Gazeteci cinayetinde yüzde 90 kesin bilgiler

Çünkü bir gazetecinin ağzının suyunu akıtacak bir olay bu...

Kaynaklarım her zamanki gibi açık istihbarat.

Suudi Arabistanlı muhalif gazetecinin kaybolması olayında elde ettiğim ve yüzde 90, hatta 95 kesinlikte bilgiler şunlar:

SAHNE 1: GAZETECİ KAÇTA GİRDİ KAMERA KAYDI VAR MI

Suudi Arabistanlı gazeteci Kaşıkçı ilk kez 28 Eylül günü konsolosluğa geliyor.

Kendisine 2 Ekim günü için randevu veriliyor.

İlk somut bilgi bu. Konsoloslukta kendisine tuzak hazırlanmış...

Gazeteci 2 Ekim günü konsolosluğa geliyor.

Konsolosluğa giriş saati 13.00...

Kendisine bir tuzak kurulduğundan şüphelendiği için yanındaki kişiye “Saat 17.00’ye kadar çıkmazsam polise bildirin” diyor.

Bunlar kesin bilgi...

SAHNE 2: KONSOLOSLUK ‘GÜVENLİK KAMERASI BOZUK’ DİYOR

Bir kesin bilgi de şu.

Kaşıkçı Suudi Konsolosluğu binasından kesinlikle canlı olarak çıkmadı.

Peki bu konuda kamera kaydı var mı?

Konsolosluk yetkilileri “Güvenlik kamerası bozuk” diyor...

Hiçbir şekilde inandırıcı bir açıklama değil.

SAHNE 3: KAŞIKÇI’NIN ÖLDÜRÜLMÜŞ OLMASI İHTİMALİ YÜZDE KAÇ

Şunu kesinlikle yazabilirim.

Yüzde 99.5 ihtimalle öldürüldü.

Bu da kesin bilgi.

SAHNE 4: 15 ESRARENGİZ TETİKÇİ NE GÜN GELDİ NE GÜN DÖNDÜ

Kesin bilgi...

Evet... 2 Ekim günü, yani Kaşıkçı’ya randevu verilen gün 15 tetikçi Suudi Arabistan’dan gelerek Suudi Konsolosluğu’na girdi.

Bu 15 adam konsolosluktan çıkıp aynı gün akşam saatlerinde ülkelerine döndü.

SAHNE 5: CESEDİN PARÇALANARAK ÇIKARILDIĞI İHTİMALİ NE

Bu ihtimal de var.

Yüzde 90 olmasa da kuvvetli bir ihtimal.

Bu 15 kişi bu cinayet için geldi, işini yaptı ve geri döndü.

SAHNE 6: 15 TETİKÇİNİN ŞEHİR İÇİ  KAMERA KAYDI VAR MI

Evet var.

Polis bunları tespit etti.

Bu da kesin bilgi...

SAHNE 7: POLİS KONSOLOSLUK BİNASINA GİRDİ Mİ

Kesin bilgi...

Henüz girmedi. Çünkü Suudi yetkilileri ağız kenarı ile “İzin verebiliriz” dedi.

Araştırmayı yapan polis ise “tam bir olay yeri incelemesi” istiyor.

Ancak o zaman binaya girecek.

OLAYIN İNCELEMESİNİ DİREKT ANKARA ELE ALDI

- Ankara, Türkiye toprağı üzerinde böyle bir cinayet operasyonunun düzenlenmesine çok tepkili. Olayın üzerine sonuna kadar gidilecek.

- Olay, bir Putin muhalifinin Londra’nın ortasında zehirle öldürülmesi neyse, Türkiye için de o kadar önemli görülüyor.

- Dolayısıyla İngiliz hükümeti ve medyası o olayı ne kadar mesele yaptıysa Türkiye de o kadar yapacak gibi görünüyor.

MUSTAFA KEMAL’İN EN HÜZÜNLÜ HİKÂYESİ

ÇOK mutluyum. Atatürk’ün insan yanını anlatan kitaplar art arda çıkıyor.

İpek Çalışlar’ın harika kitabı “Mustafa Kemal Atatürk, Mücadelesi ve Özel Hayatı”ndan sonra Yılmaz Özdil’in “Mustafa Kemal” adlı kitabını okudum.

Bu büyük insanın bilmediğim ne kadar çok hatırası varmış.

Hepsinde tam bir insan görüyorsunuz.

Başından bizim gibi mutluluklar, hüzünler geçen bir insan...

Kitapta bana en hüzünlü gelen hikâye, Mustafa Kemal’in Sofya’da tanıştığı Dimitrina Kovaçeva adlı genç kızla yaşadığı aşk oldu.

Kısa adı Mita’ymış...

Nasıl bir aşk ama...

Mita, komünizm döneminde çok büyük sıkıntılar yaşadıktan sonra 1966 yılında 73 yaşındayken ölmüş...

Yılmaz’ın keyifli üslubuyla okumak çok iyi geliyor insana.

.................................

- Yılmaz Özdil: “Mustafa Kemal”, Kırmızı Kedi Yay., 2018

- Ayrıca, Süleyman Bulut: “Büyük Atatürk’ten Küçük Öyküler”, Can Yay., 2018

KÜRESEL ALANDA BİRKAÇ CESUR GENÇ

- Daha önce “Kalk Git” şarkısı ile tanıdığım Eylül yeni bir şarkı çıkardı.

Yeni şarkısının adı “Çok Kalbimi Kırdın”...

Ama şarkıyı girip YouTube’dan seyredin derim. Sony harika bir video hazırlamış. Çok modern...

*

- “Belki Bir Gün”le çok parlak bir çıkış yapan Sırma da İngilizce şarkı ile küresel pazara çıkmaya devam ediyor.

İkinci İngilizce şarkısını da çıkardı.

“Coming Undone” yeni trendi iyi yakalamış bir şarkı.

*

- Serhat Durmuş, “La Calin” adlı şarkısı ile Yunanistan’ın Spotify Viral 50 listesine girdi.

Bir Türk hiphop’çısı böylece küresel pazarda.

BİRİNİ HİÇ ANLAMADIM ÖTEKİNİ ÇOK İYİ ANLADIM

HÜRRİYET Pazar’da Hakan Gence, Sanem Çelik’e soruyor:

- En klasik soruyu sorayım, hayatınızda biri var mı?

“Ben de klasik soruya, Bach’ın yüksek iznini alarak ‘Air Suite No.3, D Major’ bestesiyle cevap veriyorum öyleyse.”

Birine çok özel şifreli bir mesaj mı gönderiyor? Yoksa Bach’da hepimize verilen özel bir mesaj mı var? Anlamadım.

Hakan Gence soruyor:

- Son zamanlarda neleri kafaya takıyorsunuz?

“Hiçbir şeyi kafama takmamayı kafama takmış durumdayım.”

İşte bunu çok iyi anladım. Çünkü ben de aynı durumdayım ve bu takıntıdan dolayı bitkin vaziyetteyim.