En sağdaki kız neyin zafer işaretini yapıyor

Bu fotoğrafı dünkü Sunday Times gazetesinde gördüm.

Haberin Devamı

İran’da parlamento seçimi için oy kullanan kadınların selfie çekişini gösteriyor.

Uzun uzun seyrettim...

*

Belli ki hepsi mutaassıp kızlar.

Yine çok belli ki hepsi hallerinden memnun.

Hepsi de oylarını kullandıkları için mutlu görünüyorlar.

En sağda, sıranın en arkasındaki ise memnuniyetini bir zafer psikolojisi haline getirmiş.

Zafer işareti yapıyor...

Bu neyin zaferidir diye düşündüm...

En sağdaki kız neyin zafer işaretini yapıyor

Bu fotoğrafın yanındaki yazı ise çok trajik bir haberle başlıyordu..

İran’ın başkenti Tahran’ın Ahmedinecad Hastanesi’nin karşısındaki duvar bir pano haline dönüşmüş.

Orada böbreğini satan insanların ilanları varmış.

*

Bunlardan biri 37 yaşında Aşgar adlı bir tektsil işçisine aitmiş.

Haberin Devamı

Aşgar şimdiden birkaç teklif almış.

En yükseği 11.800 TL...

*

Ülkenin ekonomisi çökmüş vaziyette.

Ve sandıktan yine, kendi uçağını düşürdüğünü bile halkından saklayan mollalar iktidarı çıktı...

7 binden fazla reformcu adayı seçime sokturmayarak bir zafer daha kazandı.

Yani İran halkı için umut yine başka bir bahara...

*

Times’a konuşan bir esnaf durumu çok güzel özetliyor:

“Kömür madenindeki kanarya gibiyiz. Bir yandan boğuluyoruz... Bir yandan belki güzel günler gelir diye daha çok çalışıyoruz...”

Kaç yıldan beri çalışıyorlar?

Tam 41 yıldır...

Yarım asırdır...

Ülkesini dünyadan koparan, tek başına bırakan...

Ekonomisini çökerten...

Koskoca bir
Pers uygarlığını, Devrim Muhafızları denilen İslamcı bir çetenin pençesinde tarumar eden...

Kırk bir yıldır halkına taassup ve baskıdan başka hiçbir şey vaat etmeyen bir rejim...

*

İran’da mollalar devriminden bir yıl sonra Türkiye’de de bir askeri darbe oldu.

Ama o darbeden 3 yıl sonra Türkiye yeniden demokratik bir döneme geçti.

Ve bugün bir Türkiye’nin geldiği yere bakın...

Bir de mollalar rejiminin İran’ı getirip bıraktığı yere...

Her Müslüman toplumun ibretle bakması gereken bir karşılaştırmadır bu...

Demokrasiden sapmanın, baskıcılığın, dini siyasete alet etmenin ve despotluğun ve devlet yalanlarının bir milletin hayatında nelere mal olduğunu gösteren ibret dolu bir karşılaştırma.

Haberin Devamı

MAHALLE BEKÇİSİ SİZDEN EHLİYET RUHSAT SORARSA NE YAPMALISINIZ

GEÇEN gün bir arkadaşımdan mesaj aldım.

Bir bekçi trafikte durdurup ehliyet ve ruhsat sormuş.

Arkadaşım da “Senin ruhsat sorma hakkın yok” deyince aralarında bir tartışma çıkmış.

*

Bu konuyu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya sordum.

Bakanlığın gönderdiği notta bu soruyla ilgili bölümü aynen aktarıyorum:

“Çarşı ve mahalle bekçilerinin acil durumlarda yolu trafiğe kapatan araçların kaldırılmasını sağlamak dışında bir trafik görevi yoktur.”

*

Ama arkasında şöyle bir cümle daha var:

“Fakat, çalınan araçların veya suçüstü halinde yakalanması gibi adli ve önleyici görevleri kapsamında araçları durdurup araç ruhsat bilgileri ve kimlik tespiti karşılaştırması yapmaları mümkündür.”

*

Notta bir de şu cümleler var:

Haberin Devamı

“Genel kolluğa verilen önleme araması, denetim yapma, ifade alma, adli arama ve el koyma, olay yeri inceleme, parmak izi alma, gözaltına alma, teşhis yaptırma, yer gösterme yetkileri, çarşı ve mahalle bekçilerine verilmemiştir.”

*

Görüşüm şu:

Mevzuat biraz karışık... Bir yandan yok diyor, bir yandan ise yoruma çok açık durumlarda mümkündür diyor.

Açıklık getirmekte yarar var diye düşürüyorum.

 

DEV GÜCÜNE SAHİP OLAN ONU DEV GİBİ KULLANIRSA

Perşembe gecesi Edward Norton’un yönetip oynadığı “Motherless Brooklyn” filmini seyrettim.

Sevdim mi sevmedim mi pek karar veremedim, ama filmin girişinde bir cümle vardı, çok dikkatimi çekti. Karartılmış ekran üzerinde şu yazıyordu:

Haberin Devamı

“Bir devin gücüne sahip olmak fevkaladedir...

Ama o gücü bir dev gibi kullanmak zalimliktir...”

Al nereye uygulamak istersen uygula...

En sağdaki kız neyin zafer işaretini yapıyor

ARMANİ’DEN MODACILARA: KADINA TECAVÜZ EDİYORSUNUZ

BU fotoğraf geçen hafta Milano Moda Haftası’nda çekildi.

Podyumda yürüyen ünlü manken Bella Hadid...

Üzerindeki bir Versace tasarımı...

*

Ancak bu haftaya damgasını vuran bu koleksiyonlar değil, ünlü tasarımcı Armani’nin suçlamaları oldu.

Armani modaevlerini kadınları cinsel açıdan sömüren bir anlayışla reklam yapmakla suçladı.

Ve konuşmasında iki kere “Kadınlara tecavüz ediyorsunuz” (rape) dedi.

*

Demek ki “MeToo” hareketi artık “fashion dünyasının” da kapısını çalmaya başlamış.

Haberin Devamı

En sağdaki kız neyin zafer işaretini yapıyor

BERGÜZAR KOREL’İN CAZINA TEK İTİRAZIM NEFESLİLER

BERGÜZAR Korel’in Aykut Gürel’le birlikte yaptığı caz düzenlemeleri çok tutunca ikincisi de geldi.

Birincisini sevmiştim.

İkincisini de sevdim.

Korel, Ayten Alpman geleneğini alıp çok güzel bir yere getirdi. Türkiye’nin çok sevilen pop şarkılarını o kadar güzel hale getirdiler ki, bu şarkılar yeniden doğdu.

“Son Mektup”, “Med Cezir”, “Deli Divane”, “Tam Ortasındayım”, “Suç Bende”...

Tek itirazım, nefesli sazların çok fazla dominant kullanılması... İnsan bazı şarkılarda daha az enstrümanın huzurunu arıyor.

Ama hiç önemli değil.

Bergüzar Korel herkese şunu gösterdi. Caz bir avuç insanın müziği değildir...

Bir de kapaktaki fotoğrafı çok sevdim.

Yazarın Tüm Yazıları