Paylaş
Aslında olay öyle çok büyük bir şey değil...
Ama benim gözümde büyük bir sosyolojik anlamı var.
Olay şu...
Güney Kore’nin en büyük eğlence şirketi Big Hit Entertainment halka açılıyor...
Yaklaşık 4 milyar dolarlık bir değer bekleniyordu...
Yani bugünün eğlence dünyasında öyle çok büyük bir volüm değil...
Ancak dün bu açılışta çok önemli bir gelişme oldu.
Ama önce bu şirket hakkında biraz bilgi vereyim.
*
Big Hit Entertainment Güney Kore’de müzik konserleri, turlar düzenleyen bir şirket.
Kore’de eğlence hayatının en büyük şirketi.
Ancak şirketin elindeki en büyük aset konser turları değil...
BTS adlı bir müzik grubu...
BTS adlı müzik grubunun işletmesini bu şirket yapıyor.
*
Diyeceksiniz ki, sadece bu mu...
Çünkü şirketin geçen yılki kârı sadece 86 milyon dolar...
Evet bu...
Öyleyse nedir bu 4 milyar dolarlık halka açılma...
*
BTS son zamanlardaki moda deyişiyle bir “Boy band”...
Yani erkek çocuklarından oluşan bir rock topluluğu...
Son şarkıları “Dynamite” şu an Türkiye dahil bütün dünya listelerinde.
Madonna onlarla birlikte şarkı söylemek istiyor.
Grubun bugün Güney Kore’de yılda 3.5 milyar dolarlık bir ekonomi yarattığı hesaplanıyor.
*
Şimdi gelelim düne...
Şirketin halka açılışının ilk günü ne oldu biliyor musunuz?
4 milyar dolar değer bulması beklenen şirkete 7.6 milyar dolarlık teklif geldi...
*
Ve geleyim bu yazının asıl amacına...
Asıl amacım bir kere daha RTÜK’çülere seslenmek...
SPOTİFY VE YOUTUBE’UN YARATTIĞI BİR BOY BAND
Bu gördüğünüz fotoğrafı 3 yıl önce Seul’de çektirdim.
Burası Seul’ün en büyük caddesi ve adı “K Star Road”...
K Pop, bugün Kore’nin çok akıllı bir devlet politikası ile yarattığı en büyük asetlerinden biri...
Devlet eliyle yaratılmış, ülkeye müthiş bir gençlik enerjisi veren soft power kaynağı...
Caddenin üzerindeki bu ayıların her biri ülkenin önde gelen bir pop grubunun adına boyanmış.
Öteki de bütün dünyada ve Türkiye’de hızla yayılan Kore dizileri...
İşte dün Kore borsasında 7.6 milyar dolarlık teklif alan bu grupları dünyaya taşıyan araçlar YouTube ve Spotify gibi streaming platformlar.
RTÜK’e bir kere daha bu modern zaman realitesini hatırlatmak isterim.
Bu sosyal medya platformları kapatıldığı taktirde ülkemizin genç sanatçılarının dünyaya açılmasına yardım edecek, böyle değerler yaratacak en büyük kapı kapanacaktır.
BİR DERGİ KAPAĞI VE 24 SAAT ARA İLE 2 HABER
Dün Courier International dergisini görünce, 24 saat önce önüme gelen şu haberi hatırladım:
Rusya, Doğu Akdeniz’de Mısır’la ortak tatbikata başlamış...
Kime karşı ve ne için...
Bence belli...
Türkiye’ye karşı...
*
Bu dergi her hafta uluslararası konularda çıkmış önemli yazıları topluyor...
Kapağında fesli bir Cumhurbaşkanı Erdoğan deseni var...
Büyük manşet yazısı ise şu:
“Türkiye dünyanın geri kalanına karşı...”
*
Nasıl yorumlamak gerekir?
Bir taraftan bakarsanız gurur verici diyebilirsiniz...
Türkiye artık aynı anda birçok ülkeye kafa tutacak noktaya gelmiş...
Ama yukarıda anlattığım Rusya-Mısır ortak tatbikatı, insanın aklına o cümlenin tersini de sokuyor:
“Dünyanın geri kalan kısmı Türkiye’ye karşı...”
*
O nedenle yorumum biraz temkinli olacak.
Türkiye artık askeri ve ekonomik açıdan güçlü bir ülke haline geldi.
Ancak askeri gücümüzü göstermenin de optimal noktasına geldik...
Bundan böyle alanı diplomasinin yumuşak gücüne açmak daha akılcı bir politika olur.
EPEY ZAMANDIR BANA TÜRK DİZİSİ İZLETTİREN İLK YAPIM
ÖNCEKİ hafta benim için “Kore haftası”ydı...
Harika bir politik polisiye olan “The Lies Within”i büyük bir ilgiyle izledim.
Streaming platformlarında yeni bir şey ararken Kanal D’nin yeni yapımı “Sadakatsiz”e rastladım...
Rastladım ve takılıp kaldım...
Son yıllarda Gülse Birsel’in dizilerinden başka hiçbir Türk yapımı izleyemez haldeydim...
İtiraf edeyim, dozu iyice abartılmış tarih dizileri beni iyice soğutmuştu Türk dizilerinden. Bir de “Kurtlar Vadisi” tipi dizilerin hepsi birbirinin kopyası maço tipleri...
İlk defa merkezinde kadın olan bir dizi...
Çok çekici bir senaryo...
Ve oyuncular...
“Sadakatsiz” beni yine Türkiye’nin “Soft Power”ı olabilecek bir diziye götürdü...
Türkiye, bir zamanlar dizi filmleri ve özellikle de, “Aşk-ı Memnu”, “Muhteşem Yüzyıl” gibi dizilerle bütün dünyada büyük bir yumuşak güç olma yoluna girmişti.
Ne yazık ki bu momentumu kaybettik...
Umarım “Sadakatsiz” yeniden bu yolu açar Türk dizilerine...
ÇANKAYA’DA IŞIKLARI İLK SÖNDÜRENİ UNUTMUŞUM
DÜN Türkiye’nin “ışık” ve “aydınlatma” konularındaki siyasi psikolojisini yazmıştım ya...
Çok önemli bir şeyi unutmuşum. Bir arkadaşım hatırlattı... Ahmet Necdet Sezer Cumhurbaşkanı olduğunda aldığı ilk karar Çankaya Köşkü’nün ışıklarını kapattırmak oldu.
Gerekçesi de “tasarruf yapmak”tı...
Ben ülkemin Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün ışıklarının yanmasından değil sönmesinden korkarım...
Nitekim onun Cumhurbaşkanlığı dönemi, benim gözümde Çankaya’nın kayıp yıllarıdır...
Paylaş