Paylaş
Osman Kavala gözaltına alındıktan sonra, daha kendisine ilk soru sorulmadan onu linç eden gazeteler, köşe yazarları...
İşte sizlere kötü bir haberim var...
Hem de çok kötü...
Balyoz davasını çökerten bilim adamı Dani Rodrik, Büyükada olayına da el attı. İlk işaretini de geçen cumartesi gün New York Times’a yazdığı bir yazı ile verdi. Meğer Dani Rodrik geçenlerde tutuklanan Osman Kavala’nın sınıf arkadaşıymış.
Rodrik bir hukuki olaya el atınca, nasıl olağanüstü bir ciddiyetle çalıştığını ve Balyoz davasını bütün somut belgeleriyle nasıl lime lime ettiğini hep birlikte görmüştük.
Silivri FETÖ kumpasının çökmesinde onun çok büyük payı olmuştu.
İkinci Büyükada savcılarına da tavsiyem şu. Aman iddianamelerinizi çok dikkatli yazın. Karşınızda müthiş bir kamu avukatı var...
BİRİNCİ BÜYÜKADA OLMADI ŞİMDİ İKİNCİSİNE BAKALIM
Dün Yıldıray Oğur’un Karar gazetesindeki yazısından hareketle iktidar yanlısı bazı gazetelerde çıkan yalan haberlerin listesini vermiştim. Şimdi başka bir dava gündemimizde.
Yine, apaçık herkesin gözü önünde yapılan bir toplantı için “gizli toplantı” denilerek aynı şeyler tekrarlanıyor.
Aralarında yabancıların da bulunduğu insanlar gözaltına alındı, tutuklandı, hapislere atıldı.
Çoğu serbest kaldı ama şimdi de işadamı Osman Kavala ve ardından Dışişleri Bakanlığı’nın desteklediği bir think tank olan ORSAM’ın Başkanı Şaban Kardaş gözaltına alındı.
Birinci Büyükada masallarını uyduran gazete ve televizyonlar, bu defa Osman Kavala’yı manşetlerine taşıdılar.
ÇÜRÜK İDDİA 1
DAVA AÇILMAYAN TOPLANTININ DARBE ORGANİZATÖRÜ DEDİLER
Savcılığın tutuklamaya sevk yazısıyla ilgili gazetelerde çıkan haberlere göre Kavala’nın tutuklama sebeplerinden biri şuydu: “15 Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle ilgili 15-16 Temmuz 2016’da Büyükada Splendid Otel’de yapılan darbe teşebbüsü sürecinde darbenin organizatörlerinden Henry Jack Barkey ile yabancı uyruklu kişi ve kişilerle olağanın ötesinde yoğun irtibat kurarak darbe teşebbüsüne katılmak suretiyle anayasal düzeni cebir ve şiddet yöntemleri ile değiştirmek suçunu işlediğine dair bulgu ve delillere ulaşıldığı.”
- BİR: Büyükada’daki toplantının darbe toplantısı ve Henry Barkey’in darbenin organizatörü olduğuyla ilgili bir karar, kararı geçtik bir iddianame, hatta somut bir soruşturma bile ortada yok.
Peki bir insan, nasıl olup da “olmayan bir darbe toplantısının” organizatörü oluyordu?
- İKİ: Ayrıca Kavala, “darbe toplantısı olmadığı için dava bile açılmayan” bu toplantıya da katılmamış.
ÇÜRÜK İDDİA 2
AYNI ANDA AYNI SEMTTE OLMAK DELİL SAYILDI
Gelelim ikinci iddiaya...
Sedat Ergin’in yazdığına göre aralarındaki “olağanın ötesinde yoğun irtibatın” delilleri de 18 Temmuz 2016’da “İstanbul’da Karaköy’deki bir lokantada karşılaşıp ayaküstü sohbet etmeleri. İkinci delilse karşılaşmanın hemen sonrasında üç ayrı günde Barkey ile Kavala’nın cep telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermiş olması...”
Tesadüfen karşılaşınca ne konuşmuşlar?
Bir ortam dinlemesi mi var?
Hayır...
Peki aynı baz istasyonunda sinyal verdiklerine göre telefonla mı konuşmuşlar?
Hayır, aralarında bir telefon konuşması da yok...
Öyleyse ne var?
Sadece şu var.
İkisi Allah’ın bir günü, aynı saatlerde Karaköy’delermiş...
Deseniz ya, Allah hepimizi korumuş...
Maazallah bizler de aynı saatlerde orada olsaydık, demek ki kendimizi Büyükada davasından içeride bulacaktık.
ÇÜRÜK İDDİA 3
NE KADAR ÖRGÜT VARSA HEPSİNİN YÖNETİCİSİYMİŞ
Kavala’nın tutuklama talebindeki ikinci suçlama “Hükümeti ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye yönelik ayaklanma olan ve tüm terör örgütlerinin (FETÖ/PDY, PKK/KCK, DHKP-C, MLKP) aktif katıldığı ve destek verdikleri, kamuoyunda ‘Gezi olayları’ olarak bilinen eylemlerin yöneticisi ve organizatörü olduğu” iddiası.
Allah aşkına, sokakta rastlaşsalar birbirlerinin boğazına sarılacak bu örgütlerin hepsini birden organize etmek iddiasına hangi ciddi insanı inandırabilirsiniz...
ÇÜRÜK İDDİA 4
‘AB FONUNDAN YARARLANMAYI İSTEMEK’ DİYE SUÇ YARATILDI
Yine iktidar yanlısı basında yazılanlara bakarsak, Kavala için öne sürülen delillerden birisi, gazeteci Aydın Engin’in Kavala’ya yazdığı bir mesaj.
“Cumhuriyet gazetesi Avrupa Birliği fonlarından yararlanabilir mi” diye sormuş.
Haydaaa... Bu ülkede AB fonlarından yararlanmak ne zamandan beri suç oldu? Devletin bir sürü kurumu da onlardan yararlanıyor.
Mesela Osman Kavala’yı gözaltına alan Emniyet, mesela o iddiaları atan savcıların bağlı olduğu Adalet Bakanlığı...
- Diyeceğim...
- Dikkat edelim...
- Bu davada da Balyoz davasında yapılan hataların tekrarı ihtimali çok kuvvetli.
- İktidar medyasındaki arkadaşlara sesleniyorum.
- Geçmişte Silivri davalarında sizi çok zor duruma düşüren vahim hatalar yaptınız.
- Bunları tekrarlayıp ileride zor duruma düşmeyin.
OHHH, KORKTUĞUM BAŞIMIZA GELMEDİ
AKM binasının yeniden yapılacağını öğrendiğimde en büyük korkum, oraya kitsch bir Selçuklu mimarisinin oturtulmasıydı... Son zamanlarda gittiğim her yerde bana iğne gibi batan, “mukallit Selçuk tarzı” binalar görüyordum. Sandım ki, Taksim Meydanı’na da böyle bir şey kondurulacak...
Korktuğum gerçekleşmedi... Tabanlıoğlu Mimarlık Bürosu modern bir bina tasarlamış.
Eskisinin çizgilerini de taşıyor... Bence Taksim Meydanı’na modern görüntü verecek bir bina olmuş.
Ben beğendim...
Eski bina gerçekten iyi değildi.
Bu projeyi beğendim.
SİLİVRİ’YE GİTMEYEN KİŞİYE O DÖNEMDE NE CEZA VERİLDİ
DÜN ülkenin başbakanının önüne yazarkasa atan kişinin o dönemde Silivri’ye gönderilmediğini yazmıştım.
Bir arkadaşım, “O adama ne yaptılar” diye sordu.
Bu olay Mirgün Cabas’ın “2001” adlı kitabında var. O da mahkemeye verilmiş ceza da almış.
Cezayı tahmin edin?
Silivri’de en azından 2 yıl yatmak mı?
“Seçilmiş hükümeti devirmeye tam teşebbüs”ten 5 yıl hapis mi...
FETÖ, PDY, DHKP-C, PKK örgütüne üyeliğinden 3 kere ağırlaştırılmış müebbet iddianamesi mi...
Bilemediniz...
47 lira ceza alıp serbest bırakıldı. İsterseniz yazıyla da yazayım. “Kırk yedi Türk Lirası...”
Paylaş