Paylaş
Yazının sonundaki cümle şuydu:
“Biz hazırız...”
Altındaki imza ise “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu”...
Kılıçdaroğlu bu yazıyı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için Cumhuriyet gazetesine yazmıştı.
*
Yazı CHP’nin ikinci genel başkanı İsmet İnönü’nün 1950 seçimlerini kaybedip iktidardan düştüğünde söylediği şu sözlerle başlıyor:
“Bu bir yenilgi değil, benim en büyük zaferimdir...”
Bu 8 kelime, Türk demokrasi tarihinin en önemli cümlesi haline dönüşmüştür.
*
20’nci yüzyılın en önemli siyaset bilimcisi Maurice Duverger 1950 seçimini şöyle değerlendirmişti:
“Türkiye örneği, tek parti yönetiminin, bir gün gerçek bir demokrasinin kurulmasına imkân verebileceğini gösterdi...”
*
Kılıçdaroğlu’nun yazısı şu 4 önemli cümlede özetleniyor:
“100 yıl sonra Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırma ihtiyacıyla karşı karşıyayız.”
“Demokrasiye taç olan Cumhuriyet’ti, şimdi Cumhuriyet’e taç olma sırası demokrasidedir.”
“Ülkemizi parlamenter demokrasiye ulaştıran dönem de dâhil olmak üzere tüm demokrasi tarihimizi yeni bir bakışla ele almamız zorunluluktur.”
Cumhuriyetimizin 100. yılına giderken, dogmalardan ve önkabullerden arınmış, özeleştiriden korkmayan ve hatta toplumsal mutabakata dayalı yeni bir tarih okumasına imkân tanıyan bir dönemi başlatmalıyız.”
CHP Genel Başkanı yazısını şu çağrıyla sonuçlandırıyor:
“Biz hazırız...”
*
Kimdir bu satırları yazan insan?
Seçimlerde yüzde 26 oy alan, Türkiye’nin en büyük şehirlerinin belediye başkanlıklarını kazanmış ve en önemlisi bu ülkenin iki merkez ana akımından birinin genel başkanı...
*
Merak ediyorum...
Acaba çevresinden bir insan bu yazıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a okuttu mu...
*
Bence önyargısız okunmasında büyük yarar var.
Çünkü şu an bütün dünyada Türkiye’yi yapayalnızlığa doğru hızla götüren rüzgârlar esiyor...
İyi yönetilmezse bu rüzgârlar kısa sürede büyük bir kasırgaya dönüşebilir...
*
Bu kasırgadan çıkışın tek yolu, ülkenin ana akımını oluşturan güçlerin yeni bir demokrasi mutabakatı üzerinde birleşmesidir.
*
O nedenle bu “Biz hazırız” cümlesinin altını dikkatle çizmekte yarar var.
Bakıyorum
Cem Yılmaz’a insafsız bir linç var...
Ben Cem’in yerine olsam zerre kadar takmam...
Ama öteki adamlara bir çift lafım var.
*
Bak kardeşim...
Bu ülkenin bir tane Metin Akpınar’ı var.
Hepimizi güldürüyor...
Bu ülkenin bir tane Ferhan Şensoy’u var.
Hepimizi güldürüyor...
Bu ülkenin bir tane Cem Yılmaz’ı var.
Hepimizi güldürüyor...
Bu ülkenin bir tane Yılmaz Erdoğan’ı var.
Hepimizi güldürüyor...
Bu ülkenin bir tane Ata Demirer’i var.
Hepimizi güldürüyor...
Bu ülkenin bir tane Gülse Birsel’i var.
Hepimizi güldürüyor...
*
Ne diyor Gülse Birsel bu ayki “Tuhaf” dergisinde...
“Bir milleti millet yapan şeylerden biri aynı şeylere gülebilmektir...”
*
Çok doğru diyor...
Bu insanlar hepimizi güldürüyor...
Hepimizi bir millet yapıyor... Şimdi sana bir soru soracağım...
Cevabını verebilirsen ne âlâ...
Ama veremezsen, çekil git ufkumuzdan, tebessümümüzden...
*
Niye yok senin mahallende, gazetende, televizyonunda, sinemanda bir tanecik bile Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan, Metin Akpınar, Gülse Birsel, Ata Demirer, Müjdat Gezen, Ferhan Şensoy...
*
Niye bir tanecik insanın yok bizi güldürecek, eğlendirecek, insanlığımızı hatırlatacak... Bizi bir millet haline getirecek...
SIRF BU İSİM İÇİN AÇILIŞA KATILDIM
Önceki gün Kırıkkale’de bir spor salonu açılışı vardı.
Salonu Saran Holding Başkanı Sadettin Saran yaptırmıştı.
Çok yorgun olduğum halde bu salonun açılış törenine katıldım.
*
Neden biliyor musunuz?
Sırf salona verilen isim nedeniyle...
Çünkü bu salona çocuğunun önünde kocası tarafından hunharca katledilen Emine Bulut’un adı verilmişti.
*
Kırıkkale Vali Yardımcısı Osman Akbaş açılışta beni çok duygulandıran bir konuşma yaptı.
“Böyle bir spor salonunda Emine Bulut adının yaşatılması bizleri çok memnun etmiştir. İnşallah bu tür menfur cinayetlerle ülkemiz bir daha karşılaşmaz...”
*
Bu, Saran Holding’in yaptırdığı 19’uncu spor salonu. Salona Emine Bulut adını verdiği için Saran Holding’i...
Kırıkkale’de devleti temsil eden vali yardımcısını da bu sözleri nedeniyle candan kutluyor ve teşekkür ediyorum.
Paylaş