Paylaş
DEVLET BAHÇELİ EKONOMİK KARARLAR İÇİN BÜYÜK ŞANS
Hiç kuşkusuz bu seçimin en başarılı sonuç alan liderlerinden biri Devlet Bahçeli.
Onun konumu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Türkiye için bir şanstır.
Cumhurbaşkanı’nın önünde 4.5 seçimsiz yıl var. Bu da Türkiye’nin çok ağır olan ekonomik sorunu ve Suriye meselesinin çözümünde çok önemli bir fırsat olacak.
Devlet Bahçeli 2000’li yılların başında acil ve gerçekçi ekonomik önlemlerin alınması konusunda, kendi siyasi kariyerini yakma pahasına büyük bir vatanseverlik örneği göstermişti.
Aynısını bugün de yapacağına eminim.
Ayrıca seçim gecesi yaptığı konuşmada, Türkiye’nin artık bu kutuplaştırıcı politikalardan, kırıcı ve bölücü üsluptan uzaklaşması gerektiğini söyledi.
Bu tutum, kutuplaşma sorununun aşılmasında anahtar rolü oynayabilir.
KEMAL KILIÇDAROĞLU TARZINA TAM GÜVENOYU
Bu seçimin kaybedenlerinden biri “yeminli Kılıçdaroğlu düşmanları” oldu.
CHP Genel Başkanı...
Bu seçimde, ilçe belediyelerinden çok iyi adaylar bulup onları aday gösterdi ve İzmir, İstanbul, Ankara’da başarılı bir sonuç aldı.
Sakin, barışçı, kavga etmeyen, cevap vermeyen bir üslupla çıktı ve kazandı.
MANŞETLERLE SAVAŞA SAVAŞA GELEN İKİNCİ KUŞAK SİYASET
Cumhurbaşkanı Erdoğan belediye başkanı seçildiği günlerden beri sık sık “Biz manşetlerle savaşa savaşa geldik” diyordu. Bunu da medyanın kendisine karşı oluşunu ifade etmek için söylüyordu. Bu seçimde Ankara belediye başkan adayı Mansur Yavaş da, İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu da neredeyse sıfır medya desteği ve ağır bir medya baskısına rağmen seçimi önde bitirmeyi başardı.
‘ZAFER’ VE ‘HEZİMET’ KELİMESİNİ SİLEN SEÇİM
Bu seçimde kimse için ne zafer vardı ne de hezimet.
Hezimet ve zafer kelimeleri sahneden inerken, “başarı” kelimesi sahneye çıkıyordu.
Bu açıdan bakıldığında ‘cumhur ittifakı’nın da ‘millet ittifakı’nın da başarı ve başarısızlıkları vardı.
BU ÜLKEDE KİMSE NE AZINLIK NE DE TEK BAŞINA ÇOĞUNLUK
Hani şu bazılarının büyük kibirle söylediği o söz var ya:
“Siz bu ülkede kaç kişisiniz?”
Bu seçimle birlikte bu ülkede bu lafın miadı doldu.
Ülkemizde artık kimse azınlık değil.
Gördük ki bir HDP tek başına İstanbul gibi bir ilde anahtar parti olup sonuçları değiştirebiliyor.
Ve kimse, bir başkasını ve bir partiyi yanına almadan “çoğunluk” olamıyor.
Sonuç, “çoğunlukçu” demokrasiden “çoğulcu” demokrasiye geçişin miladı oldu.
Bu da demokrasi açısından harika bir şeydir.
“NİŞANTAŞI-CİHANGİR AŞAĞILAMASI...”
HANİ bazıları var ya...
Kendilerinden farklı hayat tarzı olan insanları aşağılamak, onların ne kadar bir avuç olduğunu anlatmak için kullandıkları o sakil klişe...
Bu seçim o aşağılama sıfatının da ipini çekti.
‘CUMHUR İTTİFAKI’NDAN ‘CUMHUR KOALİSYONU’NA
Bu seçim, Cumhurbaşkanlığı seçiminde “cumhur ittifakı” şeklinde başlayan beraberliği “cumhur koalisyonu”na çevirdi.
Büyük bir ihtimalle bu beraberlik önümüzdeki seçimde Almanya’daki “Hıristiyan Demokrat-Hür Demokrat” koalisyonuna benzer bir yapılanmaya doğru gidecektir.
Bu da Türkiye için çok iyi bir şey olacak.
CHP İKİ AYRI YERDEN ANADOLU’YA DA GİRDİ
BU seçimde...“CHP Anadolu’da yok” klişesi kırıldı.
Parti, Anadolu’nun tam ortasındaki Ankara ve çevresinde 3 ayrı şehirde kazandı.
Parti, en doğusundaki illerden Karadeniz’e de girerek, “Anadolu’nun her yerinde bulunan partiler” kulübüne girdi.
‘İZMİRLİ AKP’ İLE İSTANBULLU VE ANKARALI CHP’NİN DOĞUŞU
Bu seçimden akıllarda iki fotoğraf kaldı. AKP’li Nihat Zeybekci’nin Urla şarap bağlarındaki fotoğrafı.
CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun cami önündeki pozu ve yasin okuması.
*
Bu seçimin en önemli kavramını AK Parti İzmir adayı Nihat Zeybekci attı... “İzmirli bir AK Parti’ye ihtiyaç var” dedi.
Seçilemese bile başarılı oldu. İzmir’de ilk defa AK Parti’nin sağlam bir temelini oluşturdu.
*
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş, klasik CHP’den farklı, şehrin ruhuna uygun bir siyaset anlayışı ve davranışı ile başarılı oldu.
*
Böylece katı merkezi parti sisteminden, esnek mozaik parti sistemine geçişin temelleri atıldı.
KUTUPLAŞTIRICI, BÖLÜCÜ ÜSLUBUN AZALAN VERİMİ
BANA göre bu seçim, azalan verimler kanununun, kutuplaştırıcı, bölücü, gerginleştirici siyaset üzerindeki etkilerinin görülmeye başlandığı seçim oldu. Birçok ilde sakin, kavgacılıktan uzak duran, rakiplerine cevap vermeden kendini anlatan adaylar kazandı. “Beka”, “hain” ve “terörist”...
Bu üç kavram muhalefeti itibarsızlaştırmak için cömertçe ve çok keyfi biçimde kullanıldı.
Ama seçim sonuçları üzerinde hiçbir etkisi olmadı. Hatta bazı yerlerde ters etki bile yaptı.
MERAL AKŞENER VE YENİ KADIN CESARETİ
BU seçimin hiç şüphesiz en hatırlanacak simalarından biri İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener oldu.
Performansı, duruşu, cesaretli çıkışları ile Türkiye’de yeni bir liderlik profilini çizdi.
ERDOĞAN’IN HAKKI YİNE ERDOĞAN’A
ŞURASI kesin...
17 yıldır girilen bütün seçimlerden birinci parti olarak çıkmak...
Dünyanın herhangi bir ülkesinde böyle ağır bir ekonomik kriz baştaki partiyi indirirken, AK Parti’nin oy oranını korumak...
Hiç kuşkusuz büyük bir siyasi başarıdır... Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu bir kez daha gerçekleştirdi.
Ve aldığı bu vize ile 4.5 yıl daha iktidarını rahatlıkla sürdürecektir.
LENİN MEZARINDAN KALKSA SEVİNİRDİ
DÜN sosyal medyada en çok hoşuma giden paylaşımlardan biri buydu.
Bu seçim aynı zamanda tek insanların dev kurumlara karşı tek başına başarabileceğini de gösterdi. Tunceli’de TKP’li Fatih Mehmet Maçoğlu’nun karşısındaki HDP gibi bir güce karşı kazandığı başarı, doğru iş yapan, dürüst iş yapan insanların doğru sözler söyleyerek neler yapabileceğini gösterdi.
DÜNYADAKİ POPÜLİST KASIRGA ORTASINDA BİR TÜRKİYE KLASİĞİ
AVRUPA’da, Kuzey ve Latin Amerika’da popülist kasırgalar eserken, Türkiye bu seçimle bütün dünyaya yine bir demokrasi işareti verdi. Eğer bu işaret, hapisteki aydınların ve gazetecilerin serbest bırakılması ve ekonomi ve adalet alanında reformlarla desteklenirse, Türkiye, dünyada kararan demokrasi umutlarını yeniden aydınlatacak ülke olacaktır.
Paylaş