Bir kadın istifa etti, bir erkek mektup yazdı ve yeni normal başladı

Her iki olay da önceki gün, yani salı günü oldu.

Haberin Devamı

Önce kadından başlayayım.

*

Aşağıda fotoğrafını gördüğünüz kadının adı Karen Parkin...

Dünyanın en büyük spor giyim markası Adidas’ın insan kaynakları müdürü...

2017 yılından bu yana şirketin 6 kişilik icra kurulunun tek kadın üyesiydi. Karen Parkin geçen çarşamba günü bu görevinden istifa etti...

Daha doğrusu istifa etmek zorunda kaldı...

İstifasının nedeni, çalışanlara karşı kötü muamele ve ırkçılık...

Bir kadın istifa etti, bir erkek mektup yazdı ve yeni normal başladı

Bence bu istifa, dünyanın neresinde olursa olsun, artık şirket kültürlerini, şirket içi davranış biçimlerini köklü biçimde etkileyecek yeni bir “şirket kültürü dalgasının” ilk işareti... Sakın ola bu istifayı, sadece şirket içinden gelen baskıların sonucu sanmayın...

Haberin Devamı

Asıl baskı, dışarıdan, yani Adidas ürünlerinin kullanıcıları tarafından gelecek olan baskılardı...

*

Postkorona döneminin ufukta görünen çok önemli işareti şudur:

Çalışanına kötü davranan, ırkçılık yapan şirketler artık dünyanın gözünde “çirkin şirketler” haline dönüşecektir. O markanın ürünleri de çirkinleşecektir.

 

Gelelim erkeğe... Aynı gün çok önemli bir şey daha oldu...

Belçika Kralı Philippe, Kongo Demokratik Cumhuriyeti Başkanı’na bir mektup yazarak ülkesinin geçmişte Kongo halkına yaptığı zulümden dolayı üzüntüsünü bildirdi.

Bir kadın istifa etti, bir erkek mektup yazdı ve yeni normal başladı

*

Şuraya yazıyorum... Postkorona dönemde, aynı şey ülkeler için de geçerli olacaktır.

İnsan haklarına saygılı olmayan, vatandaşına zulüm eden, çocuklara, kadınlara, hayvanlara kötü muamele eden, çevreye saygısız, saldırgan ülkeler artık bütün dünyanın gözünde “çirkin ülke”ye dönüşecektir...

Ve bu, o ülkelerin ürettiği, sattığı ürünleri de çirkinleştirecektir.

*

Ve bir de şunu aynı yere yazın...

Kötü muamele, zulüm gören, ırkçılığa maruz kalan insanların çalıştıkları şirketleri, vatandaşı oldukları ülkeleri bütün dünyaya şikâyet etmeleri en doğal insan hakkı haline gelecektir.

Haberin Devamı

İktidarlar onlara “hain” dese de, dünya onlara mazlum gözüyle bakacaktır.

“Mazlum” küreselleşirken, “hain” giderek mahallileşecek...

*

Evet işte şuraya yazıyorum...

BENİ ÇOK ŞAŞIRTAN BİR KARADENİZ ŞEHRİ

FOTOĞRAFLARI önceki gün Cumhuriyet gazetesinde Şermin Topçu’nun yazısında gördüm. Duvarda akordeon çalan bir kız portresi duruyordu.

Bana bir Avrupa şehrinde çekilmiş gibi geldi...

Ama haberi okuyunca şaşırdım.

Bir kadın istifa etti, bir erkek mektup yazdı ve yeni normal başladı

Ordu Belediye Başkanı Dr. Hilmi Güler seçildikten sonra ilk icraatlarından birini şehrin duvarlarında yapmış.

Şehirde “mural” denilen, şehir duvarlarına resim yapma çalışması başlatmış.

Fransa’nın Lyon kenti duvarlarından esinlenen projeyi hazırlayanlar kendilerine harika bir de marka isim bulmuşlar:

Haberin Devamı

“Ordu Fikir Bandosu”...

Bir kadın istifa etti, bir erkek mektup yazdı ve yeni normal başladı

Küratörlüğünü Uğurcan Ataoğlu’nun yaptığı ilk uygulamalar çok hoşuma gitti.

Hatta kendi kendime “Burası gerçekten Ordu mu” diye şüpheye düştüm ve Şermin Topçu’ya açıp sordum.

WOODY ALLEN’LA DÜET KLARNETÇİ AHMET USTA

Bu olay aslında İstanbul’un Haliç kıyılarındaki semtlerin duvarlarında başlayan kendiliğinden bir hareketin Ordu’ya yansıması.

İstanbul’daki uygulama önceleri “Şehri kirletiyor” denilerek engellendi, ama daha sonra Galata’dan başlayıp Perşembe Pazarı’na sıçradı.

Bugün şehrin en çok fotoğraf çekilen mekânları haline dönüştü.

*

Ordu’da ise bu işin öncülüğünü ise belediye yapıyor.

Çok ilginç projeler var.

Mesela bir duvarda şehrin klarnetçisi Ahmet Usta, Woody Allen’la birlikte klarnet düeti yapacak.

*

Bravo başkan...

Bravo Ordu...

Yaşasın şehir modernitesi...

Haberin Devamı

Bir kadın istifa etti, bir erkek mektup yazdı ve yeni normal başladı

BİR RAP’Çİ DESTEK VİDEOSU YAPARSA BAŞINA NE GELİR

RUSYA’nın en ünlü rap’çilerinden biri olan Timati’nin başına ilginç bir olay geldi...

Geçen yıl sonunda Putin’i desteklemek amacıyla bir video hazırladı.

Ancak bunu YouTube’dan paylaştıktan kısa süre sonra 1.4 milyon “dislike” (beğenmeme) alınca, videoyu geri çekmek zorunda kaldı.

Hep söylüyorum...

Hip hop itiraz müziğidir.

O müzik müesses nizamla uyuşamaz...

Yani rap müzik aracılığıyla gençlerle ilişki kurabileceğini sanan popülist liderlere tavsiyem...

Rap ve rap’çilerin semtine uğramayın.

Hiç denemeyin...

Hem bir şey elde edemezsiniz, hem de sizi destekleyen müzisyenleri yakarsınız.

BÜYÜK BİR AYIBIMI DÜZELTİYORUM

Haberin Devamı

Dün Osman Bey ve Salyangozları” isimli 11 dakikalık operayı yazmıştım...

Bunu bana Avustralya’da yaşayan arkadaşım gönderdi demiştim.

Yazının altındaki son bölüm gözümden kaçmış.

Meğer bu olayı Zeynep Oral yazmış...

Şu an ücra bir köyde tatilde olduğum için, Zeynep Oral’ın yazısını atlamışım.

Zeynep Oral’dan özür dileyip bu ayıbımı düzelteyim...

FERHAT GÖÇER’DEN KAYAHAN TADINDA YENİ BİR ŞARKI

İki yıldır söylüyorum.

Bana göre Ferhat Göçer kariyerinin en verimli ve güzel dönemini yaşıyor.

Son şarkısı “Ağır Yaralı” da bunu açıkça gösteriyor.

Sözleriyle, müziği ile harika bir şarkı.

Hele şarkının “Benim gelmişim geçmişim/ Aşkın ihaneti ölümcül bir tuzak/ Ah kim bilir belki de benim hikâyemde mutlu sonlar yasak” nakaratının bulunduğu bölüme dikkat...

Çook hafiften, çook ince bir Kayahan tadı verdi bana...

Şarkıyı daha da çok sevdim.

DÜN GECE BİR RÜYA GÖRDÜM

DÜNYANIN bütün ülkeleri bir araya geliyor.

Birleşmiş Milletler’de el kaldırıyor ve kabul ediyor.

Hiçbir ülke, hiçbir inanca ait kutsal mekânı, şu veya başka inancın ibadetine açmayacak...

Ne İsrail, El Aksa’ya elini dokundurabilecek...

Ne İspanya, Endülüs’ün bir camisine...

Herkesin kutsal mekânı kendine, herkesin inancı kendine... Hepsi herkesin, hepimizin ortak kültürel varlığı, mirası...

Medeniyetler ittifakı senedinin ilk maddesi bu olamaz mıydı...

Yazarın Tüm Yazıları