Ben Binali Bey’in yerinde olsam o imama derdim ki
ŞU imam var ya...
İstanbul Belediyesi’nin mezarlıklarında görevli imam... Hani şu belediye önünde Ekrem İmamoğlu’na karşı gösteri yapan, “İstemezük” diyen...
*
Evet işte o imama ve onunla beraber yan yana dizilmiş belediye çalışanlarına derdim ki...
“Arkadaş bu nedir, neyin gösterisidir?”
*
Arkasından derdim ki...
“Yahu sen belediye çalışanı değil misin, nesin sen?”
*
Arkasından da derdim ki...
“Bana bak, sen galiba partiyle burayı karıştırdın. Sen İstanbul halkının hizmetindesin, partinin değil...”
*
Bunca yıldır şu ülkede yaşıyorum, belediyeciliğin bu hale getirildiğini hiç görmedim...
Şu yazdıklarımın siyasetle hiçbir ilgisi yok...
Aynı şeyi CHP’li, MHP’li, HDP’li bir başkanın yönettiği belediyede çalışanlar yapsa aynı tepkiyi aynı şiddetle verirdim.
*
Ne işi var mezarlıklarda görevli imamın orada böyle siyasi bir gösteride...
Şimdi şu yapılan eyleme bakıp düşünüyorum...
Eğer İmamoğlu seçilirse ne yapacak bu siyasi üniformayı giymiş memurlar?
Bu atanmışlar, belediye kapılarında durup seçilmiş başkanı içeri sokmayacaklar mı?
*
Bu hem devlet sistemimiz, hem de belediyecilik ve demokrasimiz için son derece tehlikeli bir gelişmenin işaretidir.
Ve en başta makul AK Partililerin böyle bir şeye karşı çıkması gerekir.
*
Çünkü Binali Bey bile seçilse, çalışamaz bu “istemezükçü” parti komiserleriyle...
REYHANLI KAYMAKAMI O MESAJI NEDEN SİLDİ
TÜRK medyasına pek yansımadı ama geçen hafta Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde çok ilginç bir cenaze töreni olmuş.
Suriye’de savaşan muhalif gruplardan birinin en önemli liderlerinden biri olan Abdülbasit Al Sarut 8 Haziran günü Suriye’nin Hama kırsalında yaralanmış ve Reyhanlı’ya getirilmiş.
Ancak kurtarılamamış ve ölmüş. Anadolu Ajansı da bunu “Devrim şehidi” olarak haberleştirmiş.
*
Sarut için ilçede çok büyük bir cenaze töreni yapılmış. Bu törende örgütün ve Suriye’nin bayrakları taşınmış.
*
Ancak o gün ilginç bir şey olmuş. Reyhanlı Kaymakamı Fatih Çobanoğlu Twitter’dan şu mesajı yayınlamış:
“Suriyeli muhaliflerin komutanlarından birinin cenazesinin konvoy şeklinde Suriye bayraklarıyla ve sloganlarıyla izinsiz gösteriye dönüştürülmesi kabul edilemez ve sorumsuz bir davranıştır.
Bu tür provokasyonlara açık eylemlere müsaade edilmeyeceğinin bilinmesini rica ederim.”
*
Bu açıklama gayet normal. Normal olmayan ise şu... Kaymakam kamu düzeni açısından son derece normal ve doğru olan bu mesajı bir süre sonra silmiş...
*
Doğrusu bu mesajın niye silindiğini çok merak ettim.
İlçedeki Suriyelilerden gelen tepki nedeniyle mi?
Yoksa Ankara’dan gelen bir talimat üzerine mi...
Konu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne de getirilmiş.
Ama ben bu sorunun cevabını öğrenemedim.
KÜRTLERİN EN ROMANTİK ŞARKICISI KİMDİR
BANA sorarsanız Xero Abbas’tır...
Onun “Westiya Bu”su bana göre Kürt müziğinin baş eserlerinden biridir.
Xero Abbas’ı şahsen de tanıyorum. Şimdi yeni albümü çıktı... Spotify’da albümün tamamını dinledim.
Abbas Almanya’da yaşıyor... Genellikle Batılı müzisyenlerle çalışıyor, Batılı enstrümanları kullanıyor.
Ama Kürt tarafının hüznü, tabiat sevgisi şarkılarının tamamına hâkim. Dilini hiç anlamasam bile, müziği ile söyleyişindeki yumuşaklık ile beni çok etkiliyor...
ALBÜMDE SEVDİKLERİM
ALBÜMÜN ilk şarkısı “Axa Welat”ı çok sevdim.
“Tu Çuyi”, “Perişan”, “Nawerz” de çok güzel şarkılar...
Xero Abbas, bizim Suriye sınırımızın hemen dibindeki Kamışlı’da doğup büyümüş bir Kürt sanatçısı...
Sık sık Türkiye’ye geliyor... Arada bir Ahmet Güneştekin’in atölyesinde buluşup sohbet ediyoruz...
Bize şarkı söylüyor... Tanımaktan dolayı gerçekten mutluluk duyduğum sanatçılardan biri...
Dinleyin... Ne demek istediğimi anlayacaksınız.
100 DOLARLIK BİR EL ÖPMENİN AİLE İÇİ HALİ
BAYRAM sırasında en çok konuşulan konulardan biri Turizm Bakanı’nın eşi Pervin Ersoy’un paylaştığı fotoğraf oldu. Fotoğrafta Pervin Ersoy yanında çalışan personele el öptürüyor ve ona bayramlık olarak 100 dolar veriyor.
*
Ortalık yıkıldı...
Kendi fikrimi açıkça söyleyeyim...
Gördüğüm an bunun espri olduğunu anladım.
Ama şunu da çok iyi biliyordum.
Bu fotoğraf onun çok aleyhine kullanılır.
*
Pervin Hanım’la bir defilede tanıştım.
Çok sosyal, çok esprili, kendini hemen sevdiren ve sempatik bir insan.
Ama olay sosyal medyada öyle abartıldı ki...
Şimdi bunu nasıl yönetecek diye merak ediyordum.
Cevabını dün Habertürk’te Sevilay Yılman’ın köşesinde aldım.
*
Öyle samimi konuşmuş ki...
İşte dedim... Bir yanlış anlama varsa...
Bunu düzeltmenin en güzel yolu samimiyettir...
*
Şimdi size Sevilay Yılman’ın köşesinden o cevapla ilgili bölümü aktarayım.
DOĞRUYU MU SÖYLEYEYİM YOKSA POLİTİK Mİ KONUŞAYIM
HABERTÜRK yazarı Sevilay Yılman, Pervin Ersoy ile yaptığı konuşmayı şöyle yazmış:
“(...) Bir-iki saniye bekledi Pervin Hanım cevap vermeden önce... Sonra dönüp bizimle beraber olan iki arkadaşına ‘Doğruyu mu söyleyeyim, yoksa politik bir cevap mı vereyim’ dedi...
Ama o kadar samimi, içten bir insan ki... Onlar daha şöyle yap, böyle yap demeden, ‘Doğruyu söylüyorum size! Çok kızdı bana! Aşırı tepki gösterdi. Ve aşmak için ben çabalarken... Sabahlara kadar uyumadan ağlarken... O yanımda olmadı. Bu da tabii beni daha çok sarstı. Tamam bizim Mehmet mükemmeliyetçidir. Bunu onu yakından tanıyan herkes bilir. O asla hata kabul etmez ama bu olayda azıcık da olsa yanımda durmasını isterdim... Çünkü o da biliyor ki olay tamamen espriydi ve tamamen benim iyi niyetim dolayısıyla meydana gelmiş bir durumdu. Hataydı yaptığım evet. Düşüncesizlikti. Onun siyasi kimliği olduğunu unutmamalıydım. Niyetim iyi de olsa, kötü niyetli insanların bunu onun siyasi itibarını zedelemek, hırpalamak için kullanabileceğini düşünmeliydim.”
*
Evet samimiyet en güzel düzeltmedir.
