Paylaş
*
- Onda İsmet İnönü’nün zarafetini...
- Bülent Ecevit’in mütevazılığını... Dürüstlüğünü...
- Adnan Kahveci’nin sükûnetini...
- Simitis’in sessiz kararlılığını gördüm...
*
Onca bağırış çağırış arasında iyi geldi bana bu sükûnet...
*
Peki dünkü asabi çıkışından sonra yarın aklıma ne gelecek...
Yarın aklıma gelecek olan da budur...
Bir de şu...
- Demokratik vicdanın rahat olması için İYİ Parti’ye verilen 15 milletvekili imzasını...
- Muharrem İnce’yi Cumhurbaşkanlığı adaylığına göndermedeki demokratik fedakârlığını...
- Onun yakasına Türk bayrağını takarkenki devlet anlayışını...
İşte onları hatırlayacağım...
*
Tanıdığım Kılıçdaroğlu’nun siyasette oluşan bu yeni durumun gereğini aynı zarafetle yapacağından öylesine emindim ki... Dünkü asabi açıklamasıyla beni de şaşırttı...
Yine de bu davranışını eleştirmek yerine anlamaya çalışıyorum...
*
Acaba kendi zamanlaması ile kendi üslubu ve zarafetiyle yapmak istediği bir şeyi, parti içinde ve dışında, o zarafete uygun olmayan bir hoyratlıkla yaptırmak isteyenlere duyduğu tepkiden mi böyle davrandı?
Seçimde 7 puan, 5 milyon oy kaybeden AKP sözcüsünün, “Cambaza bak” edasıyla onun istifasını istemesine gösterdiği tepki haksız mı...
*
Arkasında bu duygu varsa anlıyorum... Çünkü bunca fedakârlığı yapan, bunca zarif davranan bir insana yapılan hoyratça ve zamansız dayatma benim de hoşuma gitmedi.
YENİ BİR AKP’LİYE GÖRE 3 EN YENİ TÜRKİYE ŞARTI
HÜSEYİN Yayman...
24 Haziran günü Hatay’dan AKP milletvekili seçildi.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcılığı yaptı.
*
Önümde Doğan Kitap’tan yeni çıkan 12’nci kitabı duruyor.
Adı şu: “Türkiye’ye Yön Veren Konuşmalar...”
Türkiye’nin sekizinci cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın çeşitli yıllarda ve çeşitli yerlerde yaptığı tarihi konuşmalarını toplamış.
Kitabın önsözünde yapılan bir alıntıdan çıkardığım kadarıyla onun en önemli konuşması olarak 16 Ekim 1992 günü İstanbul’da yaptığı Marmara Kulübü konuşmasını gösteriyor.
Mazbatasını alacak yeni AKP milletvekilinin bu konuşmaya koyduğu başlık şöyle:
“Geleceğe Bakış ve Türkiye’nin Vizyonu...”
*
Bakın, AKP’li milletvekiline göre “gerçek yeni Türkiye’nin” olmazsa olmaz 3 şartı nedir?
10 BÜYÜK ÜLKE ARASINA GİRMENİN OLMAZSA OLMAZ ÜÇ ŞARTI
ÖZAL soruyor:
“On büyük ülkenin arasına girmek için ne yapmamız lazım?”
Cevabını çok net bir dille veriyor:
*
- BİR: “Fikir ve düşünce hürriyeti. Bu prensip dışına çıkmamamız lazım. ‘Siz bunu konuşamazsınız’ gibi lafların tamamen kalkması lazım. Bu toplum kavga etmeden münakaşa etmesini, netice almasını, uzlaşmaya varmasını muhakkak bilmelidir.”
*
- İKİ: “Din ve vicdan hürriyeti. Çok geniş hürriyettir. Ve benim inancıma göre o hürriyetin olması insana huzur verir.”
*
- ÜÇ: “Teşebbüs hürriyeti. Eğer serbest pazar düşünüyorsanız, onun temelinde bir teşebbüs hürriyeti var demektir.”
*
Acaba diyorum.... Mazbatasını aldıktan sonra, Hüseyin Yayman bu düşünceleri TBMM çatısı altında da dile getirecek mi...
KAÇ CUMHURBAŞKANININ DENİZDE FOTOĞRAFINI GÖRDÜK
- Atatürk ve İnönü’yü çok gördük.
- Turgut Özal ve Adnan Kahveci’nin bu fotoğrafını çok sevmiştim.
Hâlâ severim. Hepsi bu kadar...
100 yıla yaklaşan Cumhuriyetimizde, 3 tarafı denizlerle kaplı ülkemizde hepsi hepsi 3 cumhurbaşkanı...
Bir de Demirel’in Tuzla’da gizlice çekilen paparazzi fotoğrafı...
48 SAATTİR ‘YASTIKLI ŞARKI’YA TAKTIM
EZGİNİN Günlüğü’nün o harika şarkısı “Yastıklı Şarkı”nın üzerinden 22 yıl geçmiş.
Son günlerde yine taktım
bu şarkıya...
“Sevmesen ölürdün
Ama sevdin gene öldün.”
Bu sözleriyle, ritmiyle, iddiasızlığıyla öyle iyi geliyor ki şu günlerde...
HADİ MABEL MATİZ’LE YAZA BAŞLAYALIM
- YAZIN ilk ayı geçti bile...
Hadi artık yaz moduna girelim.
Mabel Matiz’in yeni şarkısı “A Canım” tam bizi bu havaya sokacak
şarkı.
MEZARINA GİDİP KÜÇÜK İSKENDER OKUYACAĞIM
KADIKÖY Hayvan Barınağı’nda bir köşeye gömmüşler...
Gidip ziyaret edeceğim mezarını...
Elimde bir demet çiçek olacak...
*
Diyeceğim ki, acımasız bir siyasetin, kıyasıya bir seçimin ta ortasında bir öldün ki...
Hepimizi mahvettin...
*
Gideceğim bugünlerde o kimsesiz mezara...
Konuşacağım onunla... Dertleşeceğim... Kesilmiş patilerini okşayacağım...
küçük İskender’in son kitabındaki şu cümleyi fısıldayacağım kulağına...
“İnsan lüzumsuz bir eşyadır zaten...”
*
Öyle özür dileyeceğim üç haftadır unutamadığım o çaresiz bakışlardan...
Paylaş