Paylaş
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) hafta sonunda yayımladığı “Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Raporu” tabloyu ortaya koyuyor. Uluslararası doğrudan sermaye girişi 2016’da küresel daralmanın çok ötesinde, yüzde 30 daralmış. Net doğrudan uluslararası yatırım girişindeki düşüş yüzde 44 olmuş. İlk üç aylık veriler de aynı eğilimi gösteriyor; Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişi azalmaya devam ediyor. Bunun siyasi ve ekonomik nedenleri belli, bunların değiştirilmesi iradesi de gözükmüyor.
Buna karşılık son 10 yılda Türkiye’ye giren 110.7 milyar dolarlık doğrudan yatırımın yüzde 72’si, neredeyse her gün kavga ettiğimiz Avrupa ülkelerine ait. Stok sayı olarak Almanya sermayesi, son 10 yılda en fazla yatırımda Hollanda açık ara önde. Bu veri de kavgaların nelere yol açabileceğini gösteriyor...
TÜRMOB Başkanı Masis Yontan tarafından sunulan raporda, 2011’den sonra özelleştirme portföyünün hız kesmesiyle girişlerde bir azalma olduğu, düşüşte son dönemde siyasi gelişmelerin etkisinin büyük olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin doğrudan yabancı sermaye çekişinde AB çıpasının çok önemli olduğu, bu gevşedikçe girişin azaldığı kaydediliyor. Son yıllarda siyasi sistemle ilgili tartışmalar, 16 Nisan’daki referandum sonuçlarının Batı’da demokrasi ve hukuk temelinde Türkiye’ye dönük negatif algı oluşturduğunun, bunun da Türkiye’ye olan ilgiyi azaltmaya devam ettiğinin altı çiziliyor.
Komşularla yaşanan sorunlar ve bölgemizdeki sıcak savaşın yol açtığı olumsuz koşulların Türkiye’de sıfırdan yatırım konusunda yatırımcılarda caydırıcı olduğu kaydedilen raporda. “Yaşanan sıkıntıların ulusal ekonomi üzerinde yol açtığı olumsuzluklar yüzünden mali yapısı bozulan ve fiyatı ucuzlayan yerli firmalara yönelik dış alıcı talebinin canlı olduğu dikkat çekiyor” deniliyor.
ÜÇTE BİRİ GAYRİMENKULDEN
Türkiye’ye uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin dağılımına baktığınızda ise kalıcı iş yaratmayan alanlardan olan gayrimenkulün payının arttığı açıkça gözüküyor. Örneğin 2011’de 16.2 milyar dolarlık doğrudan yatırım girişinin sadece 2 milyar doları gayrimenkule ait iken, 2016’da 12.3 milyar dolarlık girişin 3.9 milyar doları gayrimenkule ait. Neredeyse toplam girişin üçte biri...
2017 ilk üç aya baktığımızda da tablo aynı. Toplam 2.8 milyar dolarlık girişin 1 milyar dolarını aşkın tutarı gayrimenkule ait.
Kısacası; yabancı sermaye girişi çok azaldı, azalan girişte tek defalık alıma dayanan gayrimenkulün payı çok arttı. Doğrudan yabancı sermayenin asıl fonksiyonu, ülkenin üretimini artırmak, milli gelirini yükseltmek, iş imkanı yaratmasıdır. Türkiye gibi tasarruf oranları düşük ülkeler için bunun hayati önemi var. Ayrıca cari açığın kalıcı olarak düşürülmesi için de kalıcı üretim yapıp, ihracata katkı yapan sanayi kuruluşlarının oluşumu önemli.
İşin özeti; Türkiye’nin kalıcı yabancı sermayeye ihtiyacı var ama mevcut tablo iş yaratan, doğrudan yatırım yapan, hele ki mevcut varlığı kelepire satın almak değil ihtiyaç duyulan sil baştan yatırıma giren yabancı sermayenin artık neredeyse sıfırlandığını gösteriyor. Bunun nedenleri zaten sayılmış; aksini söyleseler de OHAL sermaye iklimini zehirliyor, demokrasi olmadan yatırımın olmayacağı açıkca gözüküyor.
Paylaş