Paylaş
Erken seçim kararının açıklanmasından sonra kurlarda ve faizlerde düşüşler oldu. Daha sonra biraz yükselse de, bu hareket piyasaların erken seçim kararını sevdiği anlamında yorumlandı. Gerçi bu düşüşte, piyasalara el altından verilen Merkez’in faiz artıracağı mesajının etkili olduğu da söyleniyor ama iş dünyasından gelen tepkiler genellikle seçim tarihinin benimsendiği yolundaydı.
Peki, seçimlerden sonra ekonomide ne değişir, niye bu karar benimsendi?
Bence iş dünyası ve piyasalar asıl olarak, bir süredir söylentilerin artması nedeniyle oluşan seçim belirsizliğinin giderilmiş olmasını daha çok sevdi. Bu belirsizliğin giderilmiş olması, yerel seçimlere kadar seçim havasının süreceği, bu arada ekonomideki mevcut kırılganlıkların giderilmesi adına bu tarihin fazla bir şey değiştirmeyeceği gerçeğini unutturdu gözüküyor.
Bu arada piyasaların Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimleri kazanacağı varsayımıyla hareket ettiğini, başka bir adayın güçlenmesine dönük anket sonuçları ve seçimlerden çıkacak başka tabloyu dışladıklarını da gösteriyor.
Erdoğan seçimleri kazandığı takdirde mevcut ekonomik tabloda bir değişiklik olabilir mi, Türkiye ekonomisini kırılgan kılan risklere bakarak, neyin değişip değişmeyeceğini sorgulamak gerekiyor.
Kurların bu kadar yükselmesinin, makro dengelerdeki bozulmaların, yeniden reyting indirimlerinin başlamasının nedenlerini cari açık ve enflasyondaki yükseklik, dış finansman zorlukları, jeopolitik riskler, uluslararası ilişkilerdeki tablo ve Rusya-İran dışında, tüm dünyada bozulan algı olarak sayabiliriz.
Ekonomik olarak bakacak olursak; Türkiye’deki yönetimin büyüme sevdasının azalacağını buna bağlı cari açığın kalıcı biçimde düşüp, enflasyonun yeniden tek hane ve ardından yüzde 5’lere doğru geleceğini bekleyen var mı? Bakan Şimşek’in söylediği 2’inci ve 3’üncü nesil reformlar, tüm bağımsız kurumların Cumhurbaşkanına bağlanması için hazırlık yapan anlayışla, mümkün olabilir mi? Merkez Bankası’nın daha bağımsız hale gelip, gereken kararları gecikmeden verebileceğini, yönetimdeki ekonomi anlayışı ve faiz takıntısının seçimlerden sonra ortadan kalkacağını tahmin eden var mı?
Ya da Fed’in faiz artışından seçimden sonra vazgeçmesini mi bekliyoruz?
Merakım; ekonomik anlayış değişmeyeceğine göre nasıl iyileşme olacağı...
Gelelim ekonomiyi etkileyen siyasi risklere. OHAL ortamında seçime gidilmesinin Batı’dan hemen tepki çekmeye başladığını gördük, bu tepkilerin seçimler ve sonuçlarına da bağlı olarak, artması mı azalması mı beklenir?
Seçimin dışarıdaki Türkiye algısını düzeltme imkanı olur mu? Peki, seçimler öncesi veya sonrasında, zaten beklenen Batı’nın ekonomik ceza, yaptırım gibi kararlarının gelmeye başlaması ekonomiyi nasıl etkiler? Suriye’deki riskler belki İran’a dönük Batı’nın başlatacağı yeni hamle, yani Türkiye’nin Batı ile İran-Rusya arasındaki seçime daha fazla zorlanması ekonomide nasıl bir etki yaratır?
Unutmayalım ki, tüm analistler ekonomideki bozulmanın ikinci yarıda artacağını, risklerin gerçekleşmesinin bu döneme denk geleceğini söylüyorlar, bu nedenle kur ve faiz tahminleri ikinci yarı için daha yüksek yapılıyordu.
Kaçınılmaz olarak, 2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimlere kadar seçim havasının süreceğini de göz önünde tutarak soruyorum; gerçekten ekonomide seçim sonrası değişiklik beklentisi var mı, piyasanın fiyatladığı aslında ne?
Paylaş