Paylaş
Bir hukukçu olan Bozdağ, faizlerin aşağı çekilmesinin kendi içinde kuralları bulunduğunu kaydedip, “Faizle ilgili hususta rutinin dışında Merkez Bankası ve diğer çalışma yapanların bildikleri çerçevesinde gitmeleri olumlu sonuçlar doğurmuyor” demiş. Bakanlar Kurulu’nda konuşulmamasına rağmen Bozdağ neden teknik sayılabilecek bu konulara girdi, piyasalar bunu anlamış değil.
Piyasalar Bozdağ’ın bu açıklamasını dayanak oluşturan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta sonu bir il kongresinde Merkez Bankası’nı sert eleştiren son açıklamalarını da kaygı duyarak izlemişti. Ancak o konuşmanın ardından konuştuğum bankacıların, bu açıklamaları pek de dikkate almadıklarına şahit oldum. Dozu zaman zaman değişse de, bu tür faiz odaklı açıklamaların hep yapıldığını ama pratikte söylenen radikal adımların atılmadığını hep gördüklerini kaydeden bankacılar, o nedenle piyasanın faizle ilgili konuşmalarda kastedilen ihtimalleri satın almadıklarını söylediler.
Cumhurbaşkanı’nın haber verdiği, bu hafta başbakanın faizlerle ilgili yapacağı toplantıyı ise, radikal bir karar beklememekle birlikte, herkes merakla bekliyor.
Aslında, şimdi satın almasalar bile, piyasalardaki kaygıları biriktiren resmi açıklamalar sadece faizle sınırlı değil. Özellikle ABD’deki davalarla ilgili yapılan resmi açıklamalar, piyasada bu davanın Türkiye’nin çok aleyhine sonuçlanacağı algısının oluşmasına neden oluyor. Resmi ağızlardan, Türkiye’ye ve ekonomiye karşı büyük bir komplo hazırlandığı belirtilip, buna karşılık “hazırlıklıyız, bize bir şey olmaz” türü açıklamalar yapılması, tedirginliğin büyümesine neden oluyor.
Bunların iç politikaya ilişkin açıklamalar olduğunu piyasalar da biliyor ama oluşturulan havanın ekonomiyi çok olumsuz etkileyeceği algısı yarattığı da bir gerçek.
İÇ POLİTİKA MALZEMESİ AMA
Resmi açıklamalarla, bir yandan, örneğin “bankalara büyük cezalar geliyor” yolundaki söylentiler yalanlanıyor ama öte yandan resmi gazetede banka devirlerine ilişkin esasları değiştiren karar yayımlanınca piyasalar ister istemez tedirgin oluyor. Piyasalarda açıkça isim verilmese de, “Herkesin bildiği bir kamu bankası ile son günlerde yeniden canlandırılan eski bir kamu bankasının ceza kesilmesi sonrası yer değiştireceği” söylentileri almış başını gidiyor.
Aynı şekilde, bir yandan altında başka komplolar aranmaya başlanan, Norveç’teki NATO Toplantısı’nda Türkiye’ye karşı yapılan büyük hakaret ve buna içeriden gelen tepkiler de piyasalardaki kaygıları artıran başka bir unsur oluyor.
Gelinen noktada bir yandan iç politika kaygıları nedeniyle verilen resmi demeçlerin, öte yandan ekonomideki havayı bozucu rol oynadığı açıkça gözüküyor. Piyasa faiz açıklamalarını artık çok dikkate almıyor ama sisteme gelecek ceza ve batıdan kopuş sinyallerini gördükçe moraller bozuluyor. Bu moral bozukluğunun 3.90 TL’yi aşan dolar kuruna rağmen, hala fiyatlanmamış olduğunu da eklememiz gerekiyor.
Küresel piyasalar zaten yeterince belirsizlik gösterirken, hala azalsa da risk iştahının devam etmesi, çoğu zaman olduğu gibi, Türkiye için yine şans oluşturuyor. Ancak iç ve dış politika konularıyla, ekonominin artık birbirini çok daha derinden etkilediği bir döneme girdiğimiz kesin. Politik gelişmeler ise hiç iyi seyretmiyor.
Paylaş