Paylaş
Geçen hafta piyasa uzmanlarına bu görüşmenin piyasa etkisini sorduğumda çoğunun önem vermediğini görmüştüm. Hafta başında konuştuğum önemli bir bankanın fon yöneticisinin ise görüşmeye dikkat kesildiğine şahit oldum. Bu görüşmemin ardından, geçtiğimiz Salı günü ABD yönetiminin açıkladığı, YPG-PYD’ye ağır silah verme kararı, hem zamanlama açısından taşıdığı sembolik değer, hem de Türkiye’nin ABD ilişkilerinin geleceği açısından piyasalar açısından bu toplantının önemini artırdı.
Durum aslında açık; ABD bölgede belirli bir planı oluşturdu ve bu plan Türkiye’nin uzun zamandır savunduğu ulusal çıkarlarına aykırı. Türkiye PKK’nın uzantısı olarak gördüğü PYD-YPG ile ABD, Rusya ve Avrupa ülkelerinin çalışmasını istemiyor ve şimdiye kadar bu konuda kesin ve sert bir dil kullandı. Buna rağmen ABD de, Rusya da bölgede bu örgütlerle yakın çalışıyor ve çalışmaya devam edeceğini açıkça gösteriyor.
Bu iradeye karşılık Türkiye ne yapacak derseniz; bence Hükümet çok zor kararların eşiğinde. Piyasa oyuncuları ile konuyu tartıştığımda beklentilerinin “ABD ile ne yapıp edilip uzlaşılacağı, Avrupa ile de ilişkilerin yeniden canlandırılmaya çalışılacağı” yönünde olduğunu görüyorum. Çünkü piyasa profesyonelleri ekonomi açısından, yabancı sermaye akışı ve büyüme açısından başka bir seçenek olmadığını görüyor. Bu nedenle Hükümetin referandum öncesi ne derse desin, uzlaşmak zorunda kalacağını, ekonominin de siyasi geleceğin de büyük ölçüde buralardaki başarıya bağlı olduğunu biliyor.
İşte bu nedenle sonuçta anlaşma sağlanacağı düşünülüyor . Ancak buna rağmen bir aksilik olur da ilişkiler kopar mı tedirginliğini de yaşıyor.
Bence de hem ABD hem Avrupa ile ilişkiler, piyasalar açısından yakından izlenmesi gereken aşamaya, gerçekten geldi. Bölge için öneminin yanında turizm ve ihracattaki büyük payı nedeniyle Rusya ile ilişkileri de buna ekleyebiliriz. Bu gelişmelerin piyasada fiyatlandığını yakında görmeye başlarız.
Dış politikada atılacak adımların, iç politikaya da ciddi yansımaları olacağı açık. Örneğin ABD ile anlaşılıp yeniden bir Kürt açılımı başlatıldığı takdirde içeride MHP’nin desteğinin çekilmesi kaçınılmaz hale gelir. Bu durumda AKP içinde ve belediyelerde yapılacağı söylenen FETÖ temizliğinin yapılamayacağı, çünkü gelecek seçimler için tüm ittifakların önemli olacağı da açık.
Hükümetin ABD ve AB’ye büyük tavizler vermesi halinde, özellikle referandum öncesi edilen sert hamasi sözlerin unutturulup, hiçbir müeyyidesi olmaması için, nasıl bir yöntem ve gündem oluşturma stratejisi izleneceği, bunların parti içinde ve siyasi iklimde yaratacağı etkiler de önemli hale gelecek.
Hükümette, gerekirse taviz vererek, ABD ve AB ile yumuşama eğiliminin hakim olduğu kesin ama tavizin sınırları nedir, ilişkileri bozma pahasına kabul edilemeyecek noktaya ulaşır mı, yakından izlenecek.
Normal bir dönem olsa; tam Erdoğan ziyaretinin öncesi, hem de gönderdiği yetkililer ön müzakere yaparken, ABD’nin böyle bir karar alması, bu ziyaretin iptalini gerektirirdi. Bu karara rağmen ziyarete devam kararı bile, Erdoğan’ın Trump ile görüşmeye ne kadar büyük önem verdiğinin, tek başına kanıtı olarak görülüyor.
Dış politikada yeniden kurulması gereken dengenin kurulup kurulamayacağı, bunun ekonomiye etkisi piyasalar açısından artık büyük öneme sahip.
Paylaş