Paylaş
Bununla birlikte kurlar geri gelmeye başladı ama nereye kadar geri geleceği, bundan sonra yeniden artışa geçip geçmeyeceği henüz bilinmiyor. Artış kararı ardından iktidar sözcülerinin güven vermeye çalışan açıklamalar yapmaları, seçim sonrası piyasa ekonomisine ters kararlar alınmayacağını söylemeleri de olumluydu.
Bu çabaların piyasalara yeniden güven vermek için yetip yetmeyeceğini ise yakında görürüz.
Kurlardaki artış için çeşitli nedenler ileri sürülüyor. Bunların bir kısmı siyasi nedenler. İktidar partisi büyümenin çok iyi olduğunu, yeni teşvikleri çıkardıklarını aslında kurun bu kadar artmasının normal olmadığını savunuyor. O nedenle de son hareketin büyük ölçüde siyasi olduğu, dış güçlerin oyunu olduğu tezini işliyor. Bazı muhalefet sözcüleri de yine işin ekonomik nedenlerine girmeden, bunun siyasi bir olay olduğunu, hükümetin değişmesi ile bunların düzeleceğini ileri sürüyor.
Bunların ikisi de abartılı ve ekonomik nedenleri yok sayan yorumlar. Halbuki uzun zamandır büyüyen cari açık ve enflasyona dikkat çekiliyor, bunların daha da artması halinde işlerin bozulacağı, buna mali disiplinde gevşeme eklendiğinde, işlerin çığırından çıkabileceği hep söylendi. Bununla birlikte ABD başta olmak üzere büyümeye başlayan ve enflasyon üreten gelişmiş ekonomilerde faiz artışlarının hızlanacağı, bu nedenle de bizim gibi ülkelerden sermaye çıkışı olacağı da konuşuldu. Bundan en çok bizim gibi dış açık veren, büyümesini dış kaynakla yapan ekonomilerin etkileneceği de belliydi.
Bütün bunları halletmeden, yani dış bağımlılığı azaltmadan ne kadar yüksek oranda büyürsek, kırılganlığımızın da o oranda artacağı, makro ekonomide denge ve istikrarın öncelikle korunması gerektiğini de yıllardır konuşuyoruz.
GÜVEN VERİLMELİ
Bu arada iktidarın siyasi söylemlerine rağmen işin sonunda gereken ekonomik kararları aldığı, Merkez Bankası’nın gerekli para politikası tedbirlerini uyguladığı, Maliye’nin disiplin konusunda sıkı davrandığı konusunda da piyasalarda bir güven oluşmuştu. O nedenle şimdiye kadar yapılan seçimler öncesinde piyasalarda bu kadar büyük hareketler gerçekleşmemişti.
İşte mevcut durumu analiz ederken, iktidarıyla muhalefetiyle herkes bu gerçekleri göz önünde tutması, geçmişteki başarı ve başarısızlık deneyimlerinden ders çıkarması gerektiği çok açık.
Her şeyden önce iktidarın faiz kararından sonra “doğru mali ve parasal kararların alınacağı” konusunda yeniden güven vermeye ihtiyaç olduğunu görmesi olumlu bir adım. Çünkü piyasalarda oluşan gerekli parasal tedbirlerin alınamayacağı yargısının bozulması gerekiyor.
Muhalefet partilerinin dün gün içinde yaptığı açıklamalar da bu açıdan olumluydu.
Yani piyasalar bilmeli ki; Türkiye iktidarıyla muhalefetiyle ekonominin kurallarına bağlı yönetilmeye devam edecek. Bunu söyledikten sonra herkes kendine göre ekonomide ne yapacağını, projelerini açıklasın ama öncelikle herkesin bu asgari açıklamaları tekrarlaması gerekiyor.
Unutmayalım; kim seçilirse seçilsin, TL bu ülkenin milli parası ve korunması gerekiyor. Kamusuyla özel sektörüyle bu varlıklar, ülkenin varlıkları ve eğer varlık değerleri azalırsa, azaldığı ölçüde ülke fakirleşmiş demektir. Hep söyledik; zamanında faiz artışı yapılsa çok daha düşük bir oranla halledilmesi sağlanacaktı. Şimdi 3 puanlık artışın yetip yetmeyeceğini bile tartışma ihtiyacı duyuyoruz.
Özetle; piyasalara biran önce güven verilmeli, piyasaların önlerini görebilmeleri sağlanmalı ki bu kötü gidişat durdurulabilsin.
Paylaş