Paylaş
Sadece özel sektör yetkilileri değil, AKP’li bazı politikacı ve bürokratlar bile bu erozyon nedeniyle, işlerin yürümemesinden, hatalı kararlardan şikayetçiler. Geçen ay sohbet ettiğimiz üst düzey bir bürokrat, “Yanlış yaptık; hep bürokratik devletten yakınıp duruyorduk ama şimdi bürokrasinin güçlü olmasının önemini anladık” dedi. Bakanlar Kurulu değişiminden sonra bakanların yetkinliklerinin de azaldığını belirten aynı bürokrat, “Şimdi bakan bürokrata bakıyor iş yapsın diye, işi bilmeyen bürokrat da bakana bakıyor. Sonuçta sorunlar rasyonel biçimde çözülemiyor, önemli işlerin içinden çıkılamıyor” yorumunu yaptı.
Aynı bürokrat yetkilerin tek elde toplanmasının da etkisine değinerek, “Eski yönetim sistemiyle işler hızlı yürümüyordu ama yeni sistem de, sayısı çok azalsa bile, iş yapmak isteyen bürokratların da inisiyatif almasını engelliyor. Bürokrat risk almıyor, sorunu çözmek yerine en üstten gelecek kararı bekliyor” dedi.
Özetle; iktidarın liyakatı hiçe sayan atamalarını adım adım artırması sonucu devlet bürokrasisinde, ekonomi yönetiminde nitelik iyice azaldı. AKP ile büyüyen özel sektörün yetkilileri bile, uzun zamandır nitelik sorunu olduğunu ama artık işlerin yürümez hale geldiğinden yakınıyorlar.
Bu yakınmaların son dönemde daha sık dile getirilmesinin nedenlerinden biri de Kalkınma Bakanlığı’nca yeni 5 yıllık program kapsamında başlatılan özel ihtisas komisyonu toplantıları. Son günlerde yoğunlaşan bu toplantılar hem kamunun ilgili birimleri, hem de özel sektörden şirket ve ilgili birlik yöneticilerinin katılımıyla gerçekleştiriliyor.
Toplantılara katılan özel sektör temsilcilerinin bürokratların niteliği ve vizyonları konusunda yoğun yakınmalarına şahit oluyoruz. “Böyle bir anlayışla 5 yıllık plan yapılsa bile sonuç alınması mümkün değil” diyorlar. Ya da ileride bu planlara hiç uymadan, gerekli kararların alınmasıyla ancak işin içinden çıkılabileceği fikri daha yakın gelmeye başlıyor.
GÜCÜNÜ ARTTIRIP NİTELİĞİNİ AZALTIRSANIZ
Bence sorunun en önemli ayaklarından biri, özellikle günlük kararlarda devletin ve hükümetin etkisinin azaltılması gerekirken, bu amaçla atılan adımların bile son dönemde geri alınmasından oluşuyor. Tümüyle Hükümete bağlı bir ekonomik işleyişin yeniden oturtulması sorunu büyütüyor. Böyle bir işleyişte kamu yöneticilerinin çok yeterli olması, işi iyi bilip, iyi yönetmelerinin önemi bir kat daha artıyor.
Hem kamu yöneticisi yetersiz olur, hem onların sözüne daha fazla bakılır hale gelirse işler kilitlendiği gibi, ileriye dönük olarak hem ülkenin hem ekonominin gücünü kendi elinizle azaltmış oluyorsunuz.
Bir düşünün; eğer uzman ve kendine güvenen bürokratlarınız olsaydı; son KHK’larla Varlık Fonu’na kamu kuruluşlarının borçlanıp da finansman aktarması, Vakıfbank’ın kamulaştırılması, hem de bütçe dışına çıkarılan kamu kağıtlarıyla bunun yapılması mümkün olabilir miydi? Siyasi iktidar ne kadar istese de bürokrasi ülkenin ve ekonominin geleceğini nasıl tehlikeye atıldığını görür, bu kararları engellerdi. Bence bu kararların ne kadar vahim olduğunu gördükleri, görseler bile bunu siyasi otoriteye karşı dile getirdikleri bile şüpheli.
Bu anlayış ve kadrolarla Türkiye’nin teknolojik gelişmelere ayak uydurup, güçlü bir ekonomi dolayısıyla siyasi güce sahip olmasının, bence imkanı olamaz.
Paylaş