Paylaş
Piyasalardaki genel kanı, rezerv yetersizliği nedeniyle, Merkez Bankası’nın döviz satarak kura müdahale edemeyeceği yönünde. Yani piyasalar döviz satarak Merkez Bankası’nın doğrudan kura müdahalesini beklemiyor.
Diğer araçlarla kura müdahale konusunda ise piyasadaki görüşler farklı. Her şeyden önce kurlardaki yükselişin ekonomik dayanakları olup olmadığı, ekonomik dayanağı yoksa müdahalenin de bir anlamı olmayacağı görüşünde olanlar var. Bu nedenle de, önce kurlardaki çıkışın nedeninin siyasi mi ekonomik mi olduğunu belirlemek gerekiyor.
Piyasa uzmanları ile konuştuğumda aslında iki nedenin de var olduğunu görüyorum. Enflasyonun bu kadar yükseldiği noktada ekonomik dayanağı bulunduğu yani faizlerin düşük kaldığı açık. Bankacıların bir bölümü enflasyonu indirmek için gereken faiz oranının yüzde 15-16 olduğunu, bunun da büyümede birkaç puan düşüş getireceği için, bu dönemde faizlerin enflasyonla mücadele için gereken yerde olmasının beklenemeyeceğini söylüyorlar. Yani siyasi tercih öne çıkıyor, teknik gerekçelere baskın geliyor. Piyasalar da bu durumu kanıksamış, bir anlamda bu siyasi tercihe razı olmuş gözüküyor.
Küresel koşullara baktığımızda ise Powell’in Fed başkanlığına önerilmesiyle rahatlayan piyasaların baktığı nokta, Trump’ın vergi düzenlemelerinin orijinal haliyle geçip geçmeyeceği konusu. Olduğu gibi geçmesine ihtimal verilmediği için de bizim gibi ülkelerden döviz çıkışı konusunda çok fazla panik yapılmıyor.
Peki, o zaman 3.89 TL’ye çıkan dolar kurunun tek sebebi enflasyon mu derseniz tek başına bunun olamayacağı da ortada. Risk unsuru olarak görülen şey ise son dönemde piyasalarda çıkan ABD’deki davaların seyri ve bankalara ceza gelip gelmeyeceği haberleri. Piyasa oyuncuları ABD Hazine Bakanı’nın bu konudaki son demecini olumlu algıladıklarını, yapılan yalanlamalar nedeniyle bu konuyu gündemde tutmadıklarını söylüyorlar. Peki, bu konu hiç olmasaydı kur ne olurdu diye sorduğumda bir bankacı, “Bizimkiler değil, yetkili bir ABD’li çıkıp da kesinlikle böyle bir şey yok derse dolar kuru 3.70-3.75 TL’lere geri döner” diyor. “Peki, aynı yetkili çıkıp ceza geliyor derse ne olur?” diye sorduğumda ise “O zaman kurları tutmak pek mümkün olmayabilir” yanıtını alıyorum.
ABD’DEN OLUMLU HABER GELİR Mİ?
Yani aksini söyleseler de ABD’deki davaları, ceza söylentilerini fiyatlıyorlar. En azından bir kısmını fiyatlıyorlar, bu konunun şüphesi bile kurlara yetiyor.
Şimdi de Başbakan’ın ABD gezisinden bu konuda olumlu haber bekliyorlar.
Peki, o veya bu nedenle 3.90 TL’ye çıkacak bir dolar kuru için Merkez Bankası dolaylı müdahale edecekse, bunu nasıl yapar? Bankacılara bu konudaki tahminleri soruyorum. Yani; neredeyse zaten o sınıra yaklaşan ortalama fonlama faizini, tümüyle 12.25’dan fonlama yaparak sağlama yolunu seçer mi, karşılıklarda bir indirime gidebilir mi ya da swap işlemlerin hacim ve faizleriyle oynayabilir mi gibi, dolaylı kur müdahalelerine girişir mi, etkili olabilir mi diye soruyorum. Bir bankacının yanıtı “Yapabilir ama tüm bunlar çok geçici sonuçlar verecek yöntemler olur, örneğin yarım saat veya bir saat sonra kurlar yeniden artışa geçer” oluyor.
Özetle; kurlardaki mevcut seyir devam ederse, Merkez Bankası’nın radikal önlemler dışında, etkili olabilecek müdahale yöntemleri pek görünmüyor.
Paylaş