Paylaş
İş alemi dünkü kongreden sonra, kabine değişikliği ve yeni ekonomi yönetimini merakla bekliyor. Kim gelirse gelsin; yeni dönemde tek patron var ve talepler bu makama iletiliyor. TÜSİAD geçen hafta Türkiye ve ekonomi için temel taleplerini Erdoğan’a iletti. Gerçi AB talebi gibi temel taleplerden birinde neredeyse tam tersi yanıtlar aldı ama yine de somut adımları bekleyecek. Bu hafta TOBB Genel Kurulu’nda da Erdoğan’a talepler iletilecek.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan’ın konuşması, küresel ve ülke gelişmeleri analiz eden, Türkiye’nin ekonomi dahil her alanda temel önceliklerini belirleyen manifesto niteliğinde bir konuşmaydı.
Küreselleşmenin tıkanması, yarattığı sıkıntıların popülist politikacıların seçimine neden olması, bunun çatışmaları artırması üzerinde duran Özilhan, son dönemde büyümenin başlamasıyla bu konuda umutlanıldığını söyledi. Dijital devrimin, yarattığı muazzam fırsatların yanı sıra yeni riskler doğurduğunu, bu risklerin başında istihdamın geldiğini kaydeden Özilhan, düşük ve orta beceri düzeylerine sahip çalışanların hem iş bulmakta hem de iş bulsalar bile tatminkar gelirler elde etmekte çoktan zorlanmaya başladıklarını, bu sürecin iyi yönetilemediği takdirde çok ciddi toplumsal sorunlara gebe olduğunu belirtti.
Referandumda sandıkların kapandığı dakikada TÜSİAD’ın bir basın bildirisi yayınlayarak, toplumsal dayanışma ve geleceğe bakma çağrısı yaptığını kaydeden Özilhan, bu açıklamada küresel ölçekte rekabetçi Türkiye için gereken reformları; demokrasi, ekonomi ve Avrupa Birliği ile ilişkiler başlıkları altında sıraladıklarını hatırlattı.
AB VE DEMOKRASİ
“Hukukun üstünlüğü, refah, teknoloji ve bilim, eğitim ve kültür gibi bir dizi alanda benzemek istediğimiz yer, Uzak Doğu ya da Orta Doğu değil; Avrupa medeniyetidir” diyen Özilhan, Türkiye’nin küresel rekabette en önemli avantajlarından birisinin AB’ye üyelik süreci olduğunu, bu sürecin sağladığı rekabet gücü, sosyal refah, teknolojik ilerleme, finans, yatırım, ihracat, turizm ve öngörülebilir bir hukuk devleti düzeni unsurlarıyla Türkiye’nin öncelikli milli çıkarı olduğunu kaydetti.
Türkiye’nin toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleyebilmesi için demokrasi başlığı altında saydıkları OHAL’in kaldırılması, yargı erkinin bağımsızlığı ve tarafsızlığı, siyasal partiler ve seçim kanunlarında reform, kamu yönetiminde liyakat, düşünce ve ifade özgürlüğü, özgür medya ve internet ortamı maddelerinin önemini vurguladı. Özilhan, ekonomi başlığı altındaki maddelerden iki tanesine; kamu ihaleleri mevzuatının AB standartlarında rekabetçi, saydam ve verimli olacak şekilde yasalaşması ve piyasaları denetleyici ve düzenleyici kurum ve kuruluşların bağımsızlığının korunmasına dikkat çekti. Özilhan, “Unutmayalım ki, kurumsallığın, hukukun üstünlüğünün, şeffaflık ve hakkaniyetin olduğu yapılarda ekonomik performans kağıt üzerinde kalmaz; halka aş ve iş sağlar. Buna karşılık yozlaşmanın, kayırmacılığın, ahbap-çavuş ilişkilerinin olduğu ülkelerde, görüntüdeki başarılar günü gelir sabun köpüğü gibi söner” dedi.
Bu taleplerin yeni dönemde yanıt bulacağından şahsen endişeliyim ama bekleyip göreceğiz..
Son dönem gördüğüm en iyi metinlerinden biri olan Özilhan’ın konuşmasından bir alıntı daha: “Daha iyi bir geleceği, endişe ve korku değil, umut kurar; özgürlük kurar.”
Paylaş