Paylaş
Sorulardan bunalan milletvekili, her zamanki üslubuyla, “Bak yarın Erdal Sağlam barış sürecine karşı diye açıklama yaparım, sen o zaman görürsün” dedi. Hep birlikte gülüştük ama milletvekilinin şakası o dönemki havayı çok iyi yansıtıyordu.
Çünkü estirilen kuvvetli rüzgarda iyice düşünülmeden, sonuçları tartışmadan üst üste aceleyle adımlar atılıyor, kimse de sesini çıkaramıyordu.
Fetullahçıların örgütlenmesi, AKP’nin kadrolaşması için yapılan eleştiriler de göz önüne alınmadığı için bu vahim noktaya gelindi. Şimdi ise tam tersi açıdan yine aceleyle, tartışılmadan aceleyle bir çok adım atılıyor.
Bunu hem siyasi hem ekonomik kararlarda görüyoruz. Vergi affı gibi her zaman karşı olduğumuz bir uygulamayı yine eleştiriyoruz ama sanki vergi affını eleştirmek gidişata çomak sokmak gibi gösterilebiliyor. Halbuki o eleştiriler göz önüne alınsa 2 yılda vergi affı yapan noktaya gelmezdik, vergi adaleti ayaklar altına alınmazdı.
OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lar ülkenin başına büyük bela olacak. Daha ilk kararnamede asıl amaç olan 657 kapsamındaki memurların kapsam dışı bırakılması, yanlışların başlangıcı idi. KHK’larda sonradan dava konusu olacak bir sürü hata devam ediyor. Bu KHK’lar aynı zamanda amaç dışı öç almaların, hatta menfaat çekişmelerinin dayanağı olabiliyor. Belediyelerde asıl FETÖ’cüler yerine başka görevden almalar, ticari rakiplerin bu yolla elendiği konuşuluyor.
İlgili-ilgisiz gazetecilerin tutuklanması, “imzacı akademisyenler”in bu furyada açığa alınmaları en somut örnekler. Bu örneklerle ne içeriye ne dışarıya güven veremezsiniz.Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir yabancı şirket temsilcisinin belirttiği gibi, son 1.5 yıldır Türkiye güvenli ülke olmaktan çıkmış durumda. Şu anda şirketler tedarik zinciri içinde kiminle alışverişe gireceklerini, hangi ödemelerinin aksayıp aksamayacağını bile bilemiyor. Bankalar hangi kredi ve mevduat müşterisi olan şirkete, nasıl davranacaklarını bilemez halde.
HAMASET SORUNLARI ÇÖZMEZ
Bu işin hamasetle çözülmesi mümkün değil. Örneğin Erdoğan’a gitmeden TOBB’da yapılan hazırlık toplantısında bir yabancı şirket genel müdürü “Reyting önemli; bunlara çıkışılacağına, notun inmemesi için çalışılmalı” demiş.
Ekonomi yönetiminde herkes konuşuyor ama somut, rasyonel konuşan çok az; hamaset hakim, “FETÖ ile en çok ben mücadele ediyorum” havası vermekten başka bir şey yapılmıyor. Böyle bir iklimde inandırıcı olmanız da, ne tür teşvik ve af çıkarırsanız çıkarın sonuç almanız da mümkün olmayacaktır.
Türkiye yabancı sermaye olmadan büyüyemez, onun için önce dış kamuoyunu ikna etmek zorunda. Saray’a TOBB’da telefonlarını bıraktırıp, otobüsle yabancı şirket CEO’larını götürür, belediye kamyonlarının arasından Saraya sokar, o filmleri gösterirseniz; Türkiye güvenli ülke, sermaye getirin deseniz de sonuç alamazsınız. Bu tür organizasyonların panik havasını daha da büyüttüğü bile bence görülemiyor.
TBMM’ye getirip Kanun Hükmünde Kararnameleri (KHK) görüşmez, kanun çıkarmayı denemezseniz, şu anda estirilen havayı kullanıp birlik görüntüsüne zorladığınız muhalefeti de tutamazsınız. Birlik havası bozulursa dış kamuoyundaki panik daha da büyür.
Yönetime, yaptığı yanlışlar nedeniyle büyük güven kaybı var, bunu toparlaması zor olacak. Hamaseti körüklemek yerine, sağduyu, demokrasi ve batı ile birliktelik göstermeden yapması ise çok zor. Esen hava ne olursa olsun; yanlış yanlıştır, söylemezsek biz yanlış yapmış oluruz.
Paylaş