Ekonomide yeni tartışma konusu: Kur şoklarına dayanıklılık

İKTİSATÇILAR ve bankacılar bir süredir Türkiye ekonomisinin olası kur şoklarına karşı dayanıklılığını tartışmaya başladı. Kurlarda aşırı artış halinde bunun makro dengelere yapacağı etki, bu etkilerin sert kırılmalara neden olup olmayacağı tartışılıyor.

Haberin Devamı

Bu tartışmaları başlatan en önemli nedenlerden biri küresel finans sisteminde meydana gelebilecek değişiklikler. Geçen hafta ABD’deki vergi reformu, bunun ABD’de büyüme ve enflasyonda yaracağı etkiye ilişkin haberler bu tartışmaları iyice alevlendirdi. AB ve ABD’deki parasal sıkılaştırmanın başlaması, Fed faiz artışlarıyla birlikte sıcak para çıkışının hızlanacağı beklentisi, kur atağı beklentisini ciddi biçimde artırıyor.

Bu beklenti gelişmekte olan ülkelerin hepsi için risk oluşturuyor. Bazı ülkeler beklenen bu değişim için hazırlık yapmışken, yüksek enflasyon başta olmak üzere, bu sürece daha kırılgan göstergelerle giren Türkiye’nin faturasının ise daha ağır olması bekleniyor.

Kırılganlığın altında elbette ekonomik nedenler baskın ama bize özgü siyasi ve dış politika sorunlarımızdaki büyüme beklentisi, faturayı iyice şişirecek gözüküyor.

Haberin Devamı

Son hafta içinde küresel gelişmeler nedeniyle gelişmekte olan ülke para birimleri dolar karşısında değer kaybederken, aşırı bir ayrışma olmasa bile, en fazla değer kaybeden TL oldu. Bu değer kaybında sadece küresel gelişmeler vardı ama iktisatçılar ve bankacılar önümüzdeki dönemde Türkiye’ye özgü sorunların büyümesini, bunun da TL’nin değer kaybını hızlandırmasını bekliyorlar. Piyasa oyuncuları bir yandan kısa dönem kar maksimizasyonu için bize özgü riskleri gözardı ediyor gözükseler de, öte yandan gelecek bir kur atağına karşı kişisel ve kurumsal hazırlık yapmanın da telaşı içindeler.

Her yıl olduğu gibi özel sektör kuruluşları, bütçe taslağının ardından, 2018 yılı hesaplarını yapma, buna göre planlama telaşına girdiler. Şirketlerin, kamuoyuna açıklamasalar da, özellikle kurlardaki artışı resmi beklentilerin çok üzerinde baz almaları bekleniyor. Kurların yanı sıra enflasyon beklentilerinin de resmi hedeflerden epeyce ayrışacağı anlaşılıyor.

2018 PLANLAMASI ZORLAŞTI
Hem reel sektörde hem de bankacılık kesiminde, 2018 planlamasından çok, kur tahmini telaşı olduğunu söylemeliyiz. Döviz borçlusu şirketler şimdiden panik içindeler. Bankacılık kesimi daha önceden fazla borçlanarak biraz hazırlık yapmış görünüyor. Bilanço yapıları nispeten düzgün ama bankacılar da, “reel sektör borcunu ödeyemezse bunun kendi bilançolarını nasıl etkileyeceği”nin hesaplarını yapmaya çalışıyorlar.

Haberin Devamı

Bankacılık kesiminin asıl kabusu ise tüm sistemi etkileyecek özel gelişmeler olması, olası uluslararası gelişmelerle bazı dava ve ceza uygulamaları yüzünden yurtdışından kaynak akışının sekteye uğraması olasılığı. Bu takdirde ödeme sisteminin etkilenip etkilenmeyeceğini, etkilenirse bunun yaratacağı sonuçları kestirmeye çalışıyorlar. Böyle bir tehlikenin gerçek olması halinde, içeride kullandırdıkları kredilerin, KGF garantilerine rağmen, kendilerini zorlayıp zorlamayacağını şimdiden kestirmeye, buna göre plan yapmaya çalışıyorlar.

Özetle; kurlarda tüm bu unsurların bir araya gelmesiyle, önümüzdeki birkaç aylık dönemde bile, ciddi bir artış beklentisi olduğu kesin.

Haberin Devamı

Bence aynı telaş hükümette ve ekonomi yönetiminde de mevcut. Şimdiden 2018 kur hedefleri aşılmışken, ciddi bir kur atağı halinde faiz, enflasyon, büyüme üzerinde yaratacağı tahribatın çok büyük olmasından kaygı duyduklarını gözlemliyoruz. Politikacılar en çok da 2019’da yapılacak seçimler öncesi, olası kur atağının siyasi etkilerini kestirmeye çalışıyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları