Paylaş
Bu süre içinde piyasaların hem idari yapının detaylarını, hem de kimlerin göreve getirileceğini görmek için beklemede olduğu söylenebilir. Bence asıl beklenen ise piyasalarda eskiden geçerli olan “Ekonomide gerekenler yapılır” algısının yeniden oluşup oluşmayacağı.
Piyasalarda seçim sonrasında, beklentiye paralel olarak küresel gelişmelere ve iç haberlere bağlı dalgalı bir seyir izlendiğini, bir süre daha bunun devam edeceğini söyleyebiliriz. Faizler yüksek seyrini korurken, kurlarda küçük oranlı iniş çıkışlar yaşanıyor.
Küresel gelişmeler ve Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin önümüzdeki dönemde yaratacağı etki, ilk sinyallerini vermeye başladı. ABD’den seçim sonrası S-400 sıkıştırması başlarken, İran’la ilişkiler açısından da Türkiye’yi kritik günlerin beklediği söylenebilir. AB’nin Türkiye ile gümrük birliğinin genişletilmesine açıkca karşı çıkıp, demokrasiye ilişkin kaygıların giderilmesini istemesi, Avusturya’nın 6 aylık dönem başkanlığı ile birleşince bu alanda önemli bir gelişme yaşanamayacağı da açık.
Kısacası; seçim öncesi ertelenen dış sorunların teker teker masaya gelip, Türkiye’yi ciddi karar alma süreçlerine zorlayacağı ortada. Bu noktada zaten kırılgan olan ilişkilerin daha da kötüleşmesi yerine, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yabancı sermayenin menşei olan bu ülkelerle iyi geçinme ihtiyacı büyüyor.
Bununla birlikte önümüzdeki dönemin ekonomi açısından olumluya dönebilmesi için içeride ciddi siyasi ve ekonomik sınavlar da bizi bekliyor. Yeni idari sistemin detaylarının Cumhurbaşkanı yeminine kadar belirlenmesi gerekiyor. Önümüzdeki hafta konuyla ilgili KHK’ların çıkarılması beklenirken, piyasa hem bunu izleyecek hem de gözü yeminden sonra oluşacak Bakanlar Kurulu ve Kurum başkanlıklarında olacak.
Bu kararların, piyasaların yeni dönemin nasıl yaşanacağını görmeleri açısından önemi büyük. Ancak yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapacağı ekonomiyle ilgili yorumların piyasa algısının oluşmasında asıl belirleyici olacak.
KİM GELECEK, KİM GİDECEK?
Hükümet üyeleri ve bürokratlarla konuştuğumuzda seçim sonuçlarına ilişkin tedirgin bir sevinç yaşadıklarını gözlemledik. Ekonomiyle ilgili işin çok zor olacağının hemen herkes farkında gözüküyor. Buna karşılık hem idari yapı hem yeni atanacak isimler, hem de ekonomide kritik konumda bulunan bazı isimlerin görevden alınıp alınmayacağı konusunda kimse net bir tahminde bulunamıyor.
Konuştuğumuz bürokratların ekonomide yeniden güven sağlanmasının gereğine inandıklarını, güven için yapılması gerekenlerin belli olduğunu bildiklerini söyleyebiliriz. Yani piyasalarda, “ne yapılırsa yapılsın ekonomide gerekli olanlar nasıl olsa yapılır” biçiminde yerleşen eski algının yeniden yaratılması gerektiğini inanıyorlar.
Buna karşılık bu algının bozulmasının yersiz olduğunu belirten bazı Hükümet üyeleri, her zaman olduğu gibi yine disiplinden taviz verilmediğini, bazı uygulamaların sapma olarak algılanmasının haksız olduğunu söylüyorlar.
Haklı ya da haksız, durum ortada; piyasaların uzun yıllar koruduğu gerekenin yapılacağı konusundaki güven, daha önce bozulmaya başlamıştı, son seçim döneminde yitirildi. Şimdi Hükümetin siyasette ne yaparsa yapsın ekonomide gereken kararları alacağına piyasaları yeniden inandırmaya ihtiyacı var.
Bunun için ilk yapılması gerekenler de belli; parasal ve mali sıkılaştırma ve ileriye dönük büyüme yapısını düzeltecek yapısal reformların acilen hayata geçirilmesi.
Kısa dönemde alınacak kararlar, bu algı için hayati öneme sahip.
Paylaş