Paylaş
Bugünkü yılın ilk yazısında, adet olduğu üzere, 2016 yılında ekonomide yaşananları ve 2017 yılındaki muhtemel ekonomik gelişmeleri özetlemek istiyordum. Cumartesi günü internet taraması yapıp, kendimce hazırlık yapmıştım. Çoğu kişi gibi dışarı çıkmadan, evde TV karşısında, her günden tek farklı iş olarak eğlence programı seyredip, yatmıştık. Sabah kalktığımda ilk iş olarak yaptığım gibi; cep telefonumdan haberlere baktığımda dondum kaldım. Tabi ki biliyordum, 2017 yılı çok farklı olmayacak, terör ve demokrasiye aykırı uygulamalar, tutuklamalar devam edecek, işler iyice zorlaşacaktı... Ama demek ki yılın ilk saatlerinde böyle bir vahşetin olmasını beklemiyordum. Bu kadarı olmaz sanıyordum herhalde.
Daha sonraki duygum ise pişmanlık ve vicdan azabı idi. Tam ben uykuya dalarken öldürülenler için hissedilen yürek ağrısı. Sanki birileri o gece içtiğim iki kadeh içkiyi, TV karşısında biraz gülmüş olmamı cezalandırıyordu. Öyle ya; böyle bir ülkede sen nasıl kendi keyfine küçük bir şeyler yapar, gülebilirsin ki...
Sağlıklı bir ruh hali değil elbette ama vatan ve insan sevgisiyle yetişmiş bir kuşak olarak, toplumsal olaylardan sorumluluk duyup kendimize pay çıkarmak da vazgeçemediğimiz bir şey.
Üstüne üstlük böyle bir dönemde gazetecilik yapıyor, sürekli olarak haksızlıklara yeterince ses çıkaramadığını, mesleğinin gereğini yapamadığını sorgularken, çocuklarımıza böyle bir dönemde yeterince sorumlu davranıp davranmadığımızın hesabını vereceğimizi, sürekli düşünürken...
Bunun ardından sosyal medyada katledilenler için söylenenleri okuyunca, içime çöken ağırlık daha da büyüdü. Yılbaşı için önceden yapılan yorumları, Diyanet’in yılbaşı kutlamaları için yaptığı açıklamaları, Noel Baba etrafında dönen ilkel boy gösterilerini, TV figürü tarikat hocalarının söylediklerini hatırladım. Farkında mısınız; tüm bunlar daha önce de bu ülkede vardılar ama bu kadar açıktan kendi gibi düşünmeyenlere karşı kin kusamıyorlardı...
Katliam sonrası insanlık dışı söylemlerine devam edenleri gördükçe de, bırakın böyle bir ülkede gazeteci olmaktan, insan olmaktan bile utanılıyor.
ŞIK’I HAPSE ATAN ANLAYIŞLA
Böyle bir vicdan muhasebesi içindeyken, 2017 yılının ekonomisi için düşünmek biraz lüks kaçıyor. Halbuki bakanların “2017’de ekonominin 2016’dan daha iyi olacağı” söyleminin içinin boş olduğunu, acil siyasi ve ekonomik önlemler alınmazsa, 2017 yılında geçen yılı nasıl arayacağımızı anlatmayı düşünüyordum.
Zaten daha 3 gün önce, FETÖ tezgahıyla hapis yatıp basılmamış kitabı toplanan Ahmet Şık gibi bir gazetecinin, dalga geçer gibi FETÖ örgütüne yardımdan tutuklanmasına şahit olmuştuk. Hem de Şık ve rekor sayıda gazeteci arkadaşımız, gazete ve sosyal medyada görüşlerini yazdıkları için yılbaşına hapiste girerken, katliamı özendirenler kin kusmaya devam ederken...
Geçmişte yaşananlardan ders çıkartmadan, toplumsal huzuru sağlamadan sağlıklı ekonomi kalabilir mi?
Çatışma ve huzursuzluğun bu kadar körüklendiği bir ortamda, terör gibi insanlık dışı bir bedel ödüyoruz. Böyle bir ortamda ekonomik sonuçlar iyi olabilir mi?
Özetle; 2017 yılına da korkunç bir katliamla girdik. Bundan bile sevinç duyanlar, hoşgörüsüz ve sağduyuyu unutmuş politikacılar varken zor olduğunu biliyorum ama; yine de herkese sağlıklı, insan olmaktan utanmayacakları, ülkeye huzur ve barışı getiren bir yıl dilerim...
Paylaş