Paylaş
Bunun en önemli nedeni, iç ve dış siyasi gelişmeler ve bu nedenle oluşan tedirginliğin öne çıkmaya başlaması. Hem Ankara’da hem piyasalarda artık başlayan siyasi tedirginliğin ekonomiye de tehdit olarak görülmeye başladığını söyleyebiliriz.
Aslında iç ve dış siyasette son dönem yaşanan gelişmelerin önemli riskler barındırdığı bir çok kimse tarafından dile getiriliyordu. Ancak Almanya’dan son günlerde gelen Türkiye’ye karşı kararların somutlaşmaya başlaması ve ABD’deki mahkemelerde görülen davaların Türkiye’yi her geçen gün daha fazla etkiler hale gelmesi, artık siyasi risklerin hissedilmeye başlamasına neden oldu. İktidara yakın kaynaklar yurtdışındaki bu gelişmelerin parti ve hükümet içinde tedirginlik yarattığını yazıyorlar. Hükümete yakın medya organlarında bile, şimdiye kadar hiç olmadığı biçimde, uygulanan politikalara ilişkin ciddi eleştiriler çıkmaya başlaması artık dikkat çekiyor. Bunun yanında kamuoyu önünde Cumhurbaşkanlığı ekonomi danışmanlarının birbirleriyle atışması, eski ve yeni bakanların kavgaları hem Ankara’daki bürokrasi, hem de piyasalar tarafından yakından izlemeye alındı.
Bu arada piyasa uzmanlarının AKP yetkilileri ve bürokratlarla yaptıkları özel görüşmelerde, hem hükümet hem parti içinde çekişmelerin öne çıktığına ilişkin konuşmaları dikkat çekiyor. Tüm bu haberlerin anında piyasalara yayıldığını, bunun ileriye dönük tedirginliği artırdığı açıkça gözüküyor.
O nedenle AKP’nin il ve ilçe kurultaylarının, hükümet içindeki ve danışmanlar arasındaki tartışmaların piyasalar tarafından izlemeye alındığını görüyoruz. Ancak piyasaların ileriye dönük tedirginliğinde, bunlardan da fazla, dış gelişmelerin etkili olduğu görülüyor. ABD’deki davalarda Türk bankalarının işin içine sokulacağına dönük haberlerin gelmesi, bu durumun ileride tüm bankacılık sektörünü etkilemesi ihtimali, önemli bir gerginlik oluşturuyor. ABD’deki davaların ilerledikçe yeni boyutlar kazanıp, yeni sıkıntılar yaratmasından korkuluyor. Bununla birlikte Almanya’nın seçimleri öncesi Türkiye’ye takındığı tutum sertleşirken, piyasaların büyük bölümü seçimden sonra da bu tavrın devam etmesinden endişe etmeye başladı.
Çünkü Almanya’dan gelen finansal kaynağın kısılması, bunun uluslararası kurumlara yayılması ihtimali, önemli bir sıkıntı olarak görülüyor.
MERKEZ BANKASI’NDAN BEKLENTİ
Bu çerçevede ekonomi yönetiminin önümüzdeki dönem çok daha dikkatli olması gerektiği açıkça belirtiliyor. Sıkıntıların aşılması adına, son dönemde gevşeyen bütçe ve mali disiplini daha da bozacak kararların alınmasının, önümüzdeki döneme ilişkin tehditleri çok daha büyüteceği açık.
Bu arada bugün Merkez Bankası’nın faiz kararı alacağı Para ve Kredi Kurulu (PPK) toplantısı yapılacak. Daha önce Merkez’in faiz indirimi konuşulmaya başlamıştı ama artık piyasalarda kimsenin faiz indirim beklentisi kalmadı.
Büyüme rakamının da gösterdiği gibi, artık Merkez’in canlılığa yardım yükümlülüğünün kalmadığı gibi, asıl görevi olan enflasyonla mücadelede başarısızlık da ortada. Bu nedenle faiz indirimi neredeyse imkansız hale geliyor.
Bu arada Fed’in bu yıl için faiz artımı için azalan piyasadaki beklentilerin, son günlerde yeniden yükselişe geçtiğini de söylememiz gerekiyor.
Özetle; ekonomik koşullar Merkez’in faiz indirimini engelliyor. Kaldı ki; ekonomik koşullar uygun olsa bile, iç ve dış siyasi konjonktür ve ileriye dönük yarattığı tehditlerin, ekonomide temkinli olmayı gerektirdiği çok açık
Paylaş