Almanya krizinin ekonomik faturası ağır olur

TÜRKİYE’nin Almanya ile yaşadığı krizin ekonomik faturası beklenenden çok daha ağır olabilir. Çünkü Almanya’yı sadece yakın ekonomik ilişkilerimiz olan bir ülke olarak değil, AB, hatta Batı ittifakının etkili aktörü olarak görmek daha doğru olacak diye düşünüyorum.

Haberin Devamı

Almanya ile Türkiye’nin ekonomik ilişkilerinin çok yakın olduğunu hatırlatmak lazım. Örneğin Almanya ilk 6 aylık ihracatımız içinde ilk sırada bulunuyor ve ihracatımızın yüzde 10’unu tek başına bu ülkeye yapıyoruz. Türkiye’deki en eski yabancı sermayeli şirketlerin Almanya şirketleri olduğunu, bu akışın devam ettiğini, finans ilişkilerinin sıkı olduğunu, son yıllarda azalsa bile turizmde Alman turistlerin payının çok yüksek olduğunu bilmek gerekiyor.

Yani Almanya ile ekonomik ilişkilerin yavaşlamasının Türkiye ekonomisine olumsuz etkisi ağır olacaktır. Bu tabi ki aynı zamanda Almanya için de geçerli.

Ancak asıl olumsuz etkinin Almanya’nın ekonomik ve uluslararası ilişkiler alanındaki gücünün bu gerginlikte Türkiye aleyhine kullanılması halinde, bize olan etkisinin çok daha ağır olacağını söylemekte fayda var. Almanya ekonomisi çok güçlü, son dönemde dünyadaki etkinliği de buna bağlı olarak tartışılmaz biçimde arttı. Yani Türkiye’yi kaybetmekten edeceği zararın, bizim zararımızdan daha az olacağını düşünüyorum.

Haberin Devamı

Almanya’nın neredeyse tek başına AB kararlarını etkileme gücü olduğunu unutmayalım. Bu güç, diğer AB ülkelerine de pay verdiği, ekonomik konumundan kaynaklanıyor. Tek başına istediği kararı çıkaramasa bile, istediği takdirde AB’den bence çıkaramayacağı karar olamaz. Bunu şunun için söylüyorum ki; Türkiye’nin AB çıpasının devam etmesi için Almanya ile ilişkilerin zora girmemesi iyi olur.

Örneğin AB ile önümüzdeki en acil konularından biri Gümrük Birliği anlaşmasının yenilenmesi. Bunun için epeyce yol alındığını, özellikle Türkiye’deki reel sektör ve piyasaların, yenilenecek Gümrük Birliği anlaşmasından büyük umutları olduğunu biliyoruz. Olmadığı takdirde hayal kırıklığının büyük olacağı kesin. Son günlerde Almanya ile yaşanan gerginliğin derinleşmesi halinde bu anlaşmanın rafa kalkması kaçınılmaz olur.

BATI DEĞERLERİNİN HALKIN CEBİNE ETKİSİ

Yönetimin son dönemde dış ilişkiler konusunda yarattığı algı “Türkiye için Katar yeter, gerisi olmasa da olur” biçiminde. Yönetimin tam olarak bunu isteyemeyeceği açık ama kamuoyunda yaratılan hava böyle. O nedenle de geniş halk kesimlerinde dış ilişkilerin ekonomiye, halkın cebine etkisi henüz tam anlaşılamıyor. Ama bu gidişle herkes bu etkiyi anlayacak gözüküyor. Şunun tekrar edilmesi gerekiyor ki; Türkiye ekonomisi yabancı sermaye olmadan halkın refahına yetecek büyümeyi gerçekleştiremiyor. Bu durumda olan bir ülkenin de ekonomisini, halkın cebini zora sokmamak için dış ilişkilerinde dengeli, barışçı bir politika izlemesi şart.

Haberin Devamı

Eğer sermaye ittifakınız olan Batı’da ise, o ülkelerle iyi geçinmek, halkınızı düşünmeseniz bile ekonomiyi düşündüğünüz için, Batı değerlerine uygun bir yönetim anlayışı sergilemeniz gerekiyor. Bir Rusya ya da Körfez ülkesi değilsiniz. Kaldı ki o ülkeler bile, çıkarları için Batı’yla bizden daha iyi geçinmeye başladı. Biz hem Nato, hem tarih olarak yakaladığımız fırsatı pekiştireceğimize, harcıyoruz.

Bugün nihayet başlayacak Cumhuriyet Gazetesi davası örneğindeki gibi; demokrasi, basın özgürlüğü gibi temel değerlerden bu kadar uzaklaşırsanız, Batı’nın karşı tavrını görürsünüz. “Doğru haber almak vatandaşlık hakkıdır” ilkesini, soyut bir şey olarak görenlere tekrarlamak gerekir ki; bu ilkeler aynı zamanda ekonomi için, halkın cebi için de hayati öneme sahip.

Yazarın Tüm Yazıları