Paylaş
Yazar olmak için doğuştan yeteneğin şart olduğuna inanıyorsanız elinize kâğıt kalem almayın. Son yıllarda yazarlık üzerine pek çok kurs açıldı, kitaplar yayımlandı. Bu çalışmalarla iyi yazar olunacağına inananlardan değilim. Ama bu çalışmaların, kitapların önemli bir yararı var: İyi bir okur kitlesi yetiştirmek.
Yazar olarak doğmanın, tartışılmaz bir gerçek olmadığını söylüyor ‘Genç Yazarlar için Hikâye Anlatıcılığı Kılavuzu’nda iyi polisiye yazarı Celil Oker. Çalışarak, okuyarak herkesin bir şeyler yapabileceğini örneklerle gösteriyor, okura umut veriyor. Ama hemen defterinizin ya da bilgisayarınızın başına geçip yazar olduğunuzu sanmayın. Önce dünyadaki ve Türkiye’deki iyi örnekleri okuyacaksınız, ülkenizin edebiyat tarihini bileceksiniz.
Genç Yazarlar için Hikâye Anlatıcılığı Kılavuzu Celil Oker Altın Kitaplar Yayınevi
Onlara saygı duyarız
Birçok meslek sahibinin söylediği, en bilinen örnek, Şinasi Nahit Berker’in “Gazeteci olunmaz gazeteci doğulur” sözü, bu işi yapanların kendilerine tanıdığı ayrıcalıktır.
Peki biz yazarlara nasıl bakarız? “Yazarlarımıza saygı gösteririz. Tamam, onları suçlar, hapse atar, haklarında dedikodu çıkarır ama yine de saygı duyarız.”
Bu tanıtım, yazmaya başlayacakları düşündürmez mi? “Yazar olmak, doğuştan yazar olmak, yazar kumaşı taşımak diye bir şey yoktur. Yazarsan yazar olursun ancak.” Bu kuralın istisnasını unutmayın: Mozart.
Her gün bir sayfa yazma kuralı
Tavsiye Attilâ İlhan’dan geliyor: “Her gün bir sayfa yaz. Yani yazmayı sürdüreceğine önce kendini inandır.” Çehov’un aynı mealdeki sözünü anımsadım, aşağı yukarı özeti şu: “Her gün yaz, yazacak bir şeyin yoksa, yazacağın bir şey olmadığını yaz.”
Oker’e göre üç tür insan var bu dünyada:
Editörler
Eleştirmenler
Okurlar.
Bu işe yeni başlayanlar mutlaka bir yeniliği ortaya koymalılar. Bunu nasıl yapacaklar? İşte uzun bir çalışma dönemi başlıyor. “O alanın tarihini iyi bilmek gerekiyor. Yani edebiyat tarihini.”
Oker; yazdıkarını, söyledikerini edebiyat tarihinden örneklerle destekliyor. ‘Külkedisi’nin, ‘Hobbit’in serüveni, Orhan Kemal’in ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’ kitabından ve Orhan Pamuk’un ‘Kar’ından seçmeler...
Çalışmalarda bütünlük kavramını da unutmamamız gerektiğini vurguluyor.
Ya çatışma? Mutlaka bir çatışma olmalı.
Hatırlanma konusunda Türkan Şoray ile Orhan Gencebay’ın aynı üründeki reklamlarına eğiliyor. Önemli bir örnek. Kitabı okuyunca öğreneceksiniz.
Bilgileri verdikten sonra okuru alıştırmalara da yönlendiriyor.
Karakter konusunda Kemal Tahir’in söylediklerini aktarıyor. “Diyalog elbette anlatıların olmazsa olmazıdır.”
Olayın geçtiği yeri, mekânı da işlemeyi unutmayın. Yazara göre, sadece yazımız için değil, hayatımızın her aşamasında üslup vardır, dikkat etmeliyiz. Yazınızı bitirdikten sonra bir gerçeği unutmamanızı istiyor yazar: “Yazdıklarınıza âşık olmayın. Gereksiz her şeyi gözünüzü kırpmadan atın gitsin.”
Alçakgönüllü bir üslupla kaleme alınmış, gençler için yararlı bir kitap.
Paylaş