Paylaş
Gülhane Parkı’nın cadde girişindeki eski Alay Köşkü binası daha önce müze olarak hizmet vermeye başlamıştı.
Tören saatinden önce müzeyi ziyaret ettim. Merkez müdürü Prof. Dr. Handan İnci’den bilgi alarak törene kalamadan ayrıldım.
Hiç kuşkusuz bu tür bir merkezin acilen bir yere gereksinimi var. Çünkü bu merkezden yararlanmak, çalışmak isteyenler müracaat edilecek bir mekânı ararlar.
Başta üniversite olmak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir çözüme varacaklarını umuyorum.
Hatta holdinglerin, kurumların da ilgilenecekleri kanısındayım.
Açılış konuşmasını Orhan Pamuk yapmış ve konuşmasında iki İstanbul yazarı Yahya Kemal Beyatlı ile Ahmet Hamdi Tanpınar’dan söz etmiş.
Merkezin kuruluş amacı ve çalışma başlıklarını merkez müdürü Prof. Dr. Handan İnci şöyle açıklıyor:
- Önümüzdeki süreçte yapacağı işler arasında öncelikle Tanpınar Arşivi’ni yayına hazırlamak.
- Hakkındaki çalışmalar için bilgi bankası oluşturmak.
- Yeni çalışmalar için zemin hazırlamak.
- Tanpınar Akademisi başlığı altında toplanan çeşitli seminerler ve konferanslar düzenlemek.
- Romanların ve yazarların İstanbul’u başlıklarıyla gerçekleştirilecek kültür gezileriyle İstanbul’un edebiyat coğrafyasına dikkati çekmek.
Tanpınar Arşivi ve Merkez etkinlikleri hakkında güncel bilgiler www.tanpinarmerkezi.com üzerinden takip edilebilir.
***
23 Aralık Cumartesi günü saat 17.00’de İstanbul Tanpınar Müze Kütüphanesi’nde, Gönül Paçacı’nın şefliğinde İÜ Omar Türk Müziği İcra Heyeti bir konser verecek.
Konser program yazısının başında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Yaşadığım Gibi kitabından bir alıntı var.
Onu okuyalım:
“Türk musikisi üç büyük eser etrafında gelişmesini sağlar, Abdülkadir-i Meragi’nin hiç dinleyemediğimiz Segâhkâr’ı, Itrî’nin Nevakâr’ı (isterseniz buna Mevlânâ için yazdığı Nat’ı da ilâve edersiniz, yahut birinden birini tercih edersiniz) ve Dede Efendi’nin Ferah-fezâ Âyini.
Bu üç eser yumuşak çizgiler medeniyetinin sade üç ayrı çehresini vermezler, bütün bir tarihi de verirler. Her şeyi bulmuş gibi görünen birincisinde garib bir tokluk ve arkaizm sadece bir zenginliği gösterir. Belki nağmenin şalı bulunmuştur.
Itrî’de eşyanın yerli yerine oturduğu kurulmuş ve kendisini de idrak etmiş âlemle karşılaşırsınız. Klâsik bir san’attan beklenen her şeyle beraber. Üçüncüsünde, bir inkıraz devrinin bütün acısı, batan bir güneşin son ışıklarına benzeyen, Nevakâr, bu üç eserin arasında bir merkez gibidir.”
1. Bölüm’de bu üç eser seslendirilecek.
2. Bölüm’de, Mahur Beste ve Dede Efendi’nin eserleri icra edilecek.
***
TANPINAR için yapılan bu çalışmalar, onun daha çok okunmasını, daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır.
Paylaş