Paylaş
Eriyen Mumlar
Hüsrev Hatemi
Dergâh Yayınları
314 sayfa
30 TL
Hüsrev Hatemi’nin ‘Eriyen Mumlar’ kitabında birçok önemli kişinin portresi yer alıyor. Yakından tanıdığı ya da tanımayıp okuduğu kişileri de bize tanıtıyor. Yazarların, şairlerin, sanatçıların portreleri onların eserleriyle bu anlatımlar arasında bağ kurmamızı da sağlar.
Kitabın girişindeki ‘Eriyen Mumlar’ yazısı bizi hem kitaba hazırlıyor hem de unuttuklarımızı hatırlatıyor. Okurlarım bilir; hatırlatmalara sevgim ve saygım vardır. Özellikle kültürümüzün eksik türüdür portre. Gözlemin ve buradan yola çıkıp ortaya konan yaratıcılığın doğru ve yaratıcı saptamalar içerdiği kanısındayım.
Neyzen Tevfik’le karşılaşma
Bazı bölümleri öne çıkarmalıyım: “Eskilerin duyguları sadece aşk ve sevdanın tekelinde değildi. Meselâ Nâzım Hikmet’in dedesi Nâzım Paşa, torununun bazı şiirlerinin habercisi gibidir:
Otuz yıl, mülkü seyrettim heman fart-ı teessürle
Sirişk-i halkı gördükçe hazin ü eşkbâr oldum
Mezalimle yazık, büldan, harab-ender-harab olmuş
Umûmen halkı aç üryan görüp girye nisâr oldum”
(Otuz yıl çok üzüntülü olarak memleketi seyrettim. Halkın gözyaşını gördükçe hüzünlendim, ağladım. Yazık ki beldeler zulümle harabe haline gelmiş. Bütün halkı aç ve çıplak görüp gözyaşı döktüm)...
Sizin inancınıza ters düşse de onun değerini tayinde objektif olmalısınız. Hatemi’nin bir karşılaşmayı anlattığı bölüm buna örnektir:
Neyzen Tevfik ile İbnülemin Mahmut Kemal Bey’i Mehmet Âkif tanıştırmış, ona ney üflemiş. Sonra münasebet şöyle gelişiyor: “1930’lu yılların başında Beyazıt’ta karşılaştılar. Neyzen Tevfik, İbnülemin’e şunları söyledi: ‘Beni bir kıvılcım bu hale koydu. Sana volkanlar bile tesir etmez.’ Bunu çok hüzünlü ve duygulu bir şekilde söyleyerek İbnülemin’i de duygulandırdı. Namazında ve orucunda bir Müslüman olan Mahmud Kemal Bey, Neyzen Tevfik’i kitabına almakta hiçbir tereddüt göstermedi. Hakkında hiçbir kötü söz yazmadı.”
İroninin dozunu çok iyi ayarlamış
Kitabın niteliğini yazar özetliyor: “‘Eriyen Mumlar’ bu nostalji duygularıyla yazıldı. Ömer Hayyam’ın dediği gibi, ‘Onlar meclisleri bilgilerinin ışığıyla aydınlattılar. Sonra onlar da bir efsane söyleyip uykuya daldılar.’ Ömer Hayyam da eriyenler arasında çoktan beri. Bu kitap eriyen mumların bir kısmını hatırlatmaya ve anmaya çalışacak.”
Kitapta 116 portre bulacaksınız. Tanıdıklarım ve tanımadıklarımdan oluşan portreler arasında kimler var: Mithat Cemal Kuntay, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Behçet Kemal Çağlar, Attilâ İlhan, Tokadizade Şekip, Celâl Sahir Erozan, Aka Gündüz, Ahmet Kutsi Tecer...
‘Mehmet Âkif’i Anlamak’ yazısını okumanızı salık veririm. Bu, sadece Âkif için değil birçok şair için geçerli ölçüleri ihtiva ediyor.
Bu portreler büyük bir ciddiyet anlayışı içinde, övgüler toplamı değil. Eleştirel portreler olduğu için çok beğendim. İnce alayın, başka deyimle ironinin yer almadığı bu tür yazılar okunma ilgisi yaratmıyor. Hüsrev Hatemi bunun dozunu çok iyi ayarlamış. Kişilerin, büyüklerin de bütün kötülüklerden, eksikliklerden münezzeh olmadığını gösterdiği için yazılış da çekicilik kazanıyor.
Orhan Seyfi Orhon’un ‘Fiske’sinden manzum edebiyatçı portrelerini okursanız bir şairin başka edebiyatçıları tasvirinden hiç şüphesiz zevk alırsınız. Ahmet Kutsi Tecer ve ‘Elcezir’ de seçtiğim yazılardan.
Edebiyatla ilgili biriyseniz, iyi bir okursanız, ‘Eriyen Mumlar’ kütüphanenin sürekli konuklarından biri olmalıdır. Zaman zaman açın kitabı, bir portre okuyun.
Paylaş