Paylaş
“Çok beğendim, yazarın bütün kitaplarını okumak istiyorum, hepsini bulabilir miyim?”
Okur bu konuda üç açıdan zorlanır.
Birincisi, yazarın kitapları birkaç yayınevine dağılmıştır.
Bu durumu eleştiremeyiz, çünkü ekonomik nedenler bu parçalanmayı ortaya çıkarmıştır. Yazarlar transfer düzeninde bunu yaparlar.
Eskiden, yazarın bu kadar ekonomik itibar görmediği zamanlarda tek bir yayınevi basardı kitaplarını.
İkinci nedene gelince... Tükenen kitap eğer çok satanlar listesinde yer almamışsa, yayınevleri yeni baskısını yapmazlar.
Üçüncü gerekçe bence en çözülmez bir soruna gelip dayanır.
Yazarın mirasçısı ile anlaşma yapmak mümkün olmaz. Ya da o kadar çok mirasçısı vardır ki onları bulmak, bir araya getirip anlaşma sağlamak, eski deyimle deveye hendek atlatmaktan daha zor ve daha da imkânsızdır.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu soruna bir çözüm getirmesi gerekir.
Gerek edebiyat, gerek müzik dünyasında istenen telif bedeli, mantığı ve gerçeği aşar.
Eğer anlaşma yapmadan izinsiz basarsanız, bir avukatın esiri olursunuz.
Bu yüzden birçok yazarın, çevirmenin eserleri basılamamaktadır. Akrabaları onların unutulmasına göz yumarlar. Birkaç kuruş için yapılan bu haksızlığın devlet aracılığıyla düzeltilmesini öneriyorum. Bir kurul oluşturulmalı, nihai kararı o vermeli.
*
ÖNCE edebiyattan başlayalım.
Külliyat anlayışı konusunu ele alalım. Kitapları art arda basmak, eleştirel baskıyı es geçmek, yazar hakkında kısa bir biyografiyle yetinmek modası geçmiş bir külliyat anlayışıdır.
Şimdi iyi yayınevleri, toplu eserlerin hazırlanmasında bir uzman görevlendirmektedir.
Çeşitli baskılar arasındaki fark ortaya konulmalıdır.
Ayrıca ilk kitabın başına ayrıntılı bir biyografi, bir inceleme ve o kitapla ilgili başka yazarlardan alıntılar konulmalıdır.
Önsözlerin önemini ve işlevini iyi bir yayınevi ve hazırlayan ihmal etmez.
Altın Kitaplar Yayınevi’nde çalıştığım dönemde Dr. Turhan Bozkurt ile birlikte yaptığımız çalışmalarda, özellikle klasiklerde ve başta Nobel ödülü almış kitaplarda önsöz mutlaka yer alırdı.
Önsözlerin kitap üzerine okura yardımcı bilgi sunduğunu bilmeliyiz.
Hakan Sazyek’in ‘Yeni Türk Edebiyatında Önsözler’ kitabı bu alandaki önemli çalışmalardan biridir.
Külliyat hazırlanırken, yazarın kendisi de bir sunum yazabilir.
Kimi zaman da yazarın önsözüyle kitap çıkar.
Nice yazarların külliyatı bulunmuyor. Oysa bir yazarın anlaşılabilmesi, değerlendirilmesi için toplu eserlerinin okunması şarttır.
Çünkü yazarın her kitabı, onun ayrı bir görüşünün, farklı bir anlayışının, değişiminin ürünüdür. Bütünü kavramadan bırakın eleştirmeni, bir okurun bile bir yargıya varması düşünülemez, çünkü eksik bir bakış açısı olur.
Hele bazı yazarlar için bu çok geçerli bir kuraldır.
Külliyatı yapılan yazarların tam bir listesi, hatta takma adla yazdıkları bile yayınlanmalıdır.
Peyami Safa’nın kendi adıyla yayınladıklarının yanında Server Bedi adıyla yazdığı polisiyelerin de tamamlanması, bence onu değerlendiriş için bir bakış açısı sunabilir.
Külliyatı yayınlayan yayınevinin bence bir başka görevi daha vardır. O yazar hakkındaki inceleme, eleştiri kitaplarını da yayınlamaktır. Öneri gelmese bile yayınevi yetkilileri bazı yazarlara bu tür kitapların yazılmasını önerebilirler, önermelidirler.
*
MÜZİĞİN durumuna gelince. Beethoven’ın, Mozart’ın ölüm ve doğum yıldönümlerinde toplu albümleri çıkarılmaktadır.
Cumhuriyet müzik devriminin önemli adları Türk Beşleri’nin hâlâ bir albümleri yoktur.
Değişik zamanlarda, değişik firmalarca çıkmış olanları arasanız da bulamazsınız.
Adnan Saygun, Hasan Ferid Alnar, Cemal Reşit Rey, Ulvi Cemal Erkin, Necil Kâzım Akses’i isteseniz de dinleyemezsiniz.
Yalnız onlar için geçerli değil bu yakınmam.
Türk müziğinin bazı bestecileri için de söz konusu.
Muhlis Sabahattin’in ‘Ayşe’ operetinin CD’si yok.
Gene bu girişimi de mirasçıları önlüyor.
Müzik kitaplarını da yayınevleri pek basmıyor. Tek ciltlik olanları değil ama üç dört ciltlik ansiklopediler, sözlükler de ekonomik sıkıntının kurbanları.
*
BİR yazar olarak da, bir okur olarak da külliyat anlayışının gerçekleşmesini bekliyorum.
Paylaş