Paylaş
Yazdıklarıyla yaşadıkları paralel olan kişilerden biriydi. Her sabah erkenden otomobilinin bagajına doldurduğu mamalarla, ciğerlerle kedileri doyururdu. Kocamustafapaşa’dan Samatya’ya kadar bütün kedilerle ilgileniyordu...
Ben kedi beslemedim, ama yakın, sevgili dostlarımdan kedi besleyenlerin kedilerini sevdim. Onlar da bana sokuldular, sevmeme, okşamama müsaade ettiler!
Tansu Özkök’ün kedisi onlara gittiğimde gelir kucağıma otururdu. Canan–Sedat Ergin’in edalı kedisi de ne zaman Ankara’daki evlerine gitsem benim yanıma gelirdi.
Nurcan Akad’la Gümüşsuyu’ndaki katlarımız yan yanaydı. Akad’ın kedisi onun balkonundan bizim balkona geçerdi. Ben Akad’dan daha erken eve geldiğim zamanlarda, balkonun camından beni gözlediğini fark ettiğim kedisi için kapıyı açardım. Hemen içeri girer çalışma odamda karşımda duran koltuğa otururdu. Nurcan’ın geldiğini duyar duymaz da kapıya gider, açmamı beklerdi.
Kedi tırmalamalarının yol açtığı durumların da tanığıyım. Günay–Turgut Kut çiftinin kedisi, sevgili arkadaşım Turgut’u bir keresinde öyle tırmalamıştı ki, tedavisi günlerce sürdü.
Kedilerin edebiyatta da önemli bir yeri var.
Akif Pirinççi’nin ‘Felidae’si kedinin edebiyattaki varlığının en güzel örneklerindendir. İtiraf edeyim ki, kediler üzerine kitapları okumam Bilge Karasu’nun ‘Ne Kitapsız Ne Kedisiz’ kitabından sonra başladı. Sevgili Bilge’nin toraman kedisini görmedim, o Side’ye yaz tatiline gittiğinde kedisini Ankara’da iken rahmetli Füsun Akatlı beslermiş, çünkü herkes eve girmeye cesaret edemezmiş...
*
SABİT FİKİR’in ağustos sayısında Tuğçe Isıyel’in ‘Kedili Edebiyat’ yazısı, kediseverlerin kitaplıklarını zenginleştirecek, kedileri daha yakından anlamamızı sağlayacak bilgileri içeriyor. Sabit Fikir dergisinin sevdiğim bir özelliği; hazırladıkları dosya konusunda bir bibliyografya yayınlamaları. Yazıyı okuduktan sonra, o listeden bazı kitapları seçeceğinizden hiç şüphem yok.
Isıyel, bir belgeselle bir kitabın konuyu güncelleştirdiğinden söz ediyor:
Tarkan Kaynar’ınKediatri-Kedili Tedavi başlıklı kitabı ve yönetmenliğini Ceyda Tosun’un üstlendiği İstanbul’un kedilerini konu alan Kedi filmi.
Kedinin tansiyondan kemik erimesine kadar iyileştirici, dengeleyici özeliklerini okuduğunuzda hemen bir kedi edineceğinizden kuşkum yok.
Yazar, “Kedilerin Yazarlarla Olan Benzerlikleri”nde Joyce Carol Oates’un düşüncelerine yer veriyor.
Kedilerin polisiye edebiyatın kapısından girişinin tarihi eski olsa da, 60’ların ortasında eserler yayımlayan Lilian Jackson Braun’un 25 kitaptan oluşan serisine dikkat çekiyor!
Dünya edebiyatından, edebiyat-kedi ilişkisine dair yararlanacağımız bir döküm yapıyor Isıyel. “Peki Ya Türkçe Edebiyata Baktığımızda” yazısı hiç kuşkusuz bizim için en önemli bölümlerden biri. Türkçe edebiyata konu olmuş kediler hakkında ayrıntılı bilgiyi Gökhan Akçura’nın ‘Kedi Kitabı’nda bulabilirsiniz.
Yazar ilk akla gelenleri şöyle sıralıyor: Enis Batur, Haydar Ergülen, Bilge Karasu, Ece Ayhan, Zülfü Livaneli, Vecdi Çıracıoğlu, Oya Baydar, Bülent Oran, Yavuz Erten, Tarık Sipahi. Tevfik Fikret’in Zerrişte’si ile Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Nazlı’sını da unutmayalım. Tabii bu liste bugün Buket Uzuner’den Özlem Anar’a daha da uzamış durumda.
*
YAZIMI, Haydar Ergülen’in ‘Üzgün Kediler Gazeli’nden dizelerle noktalıyorum:
“Kedim kendisini evin uysal şiiri sanıyor, şiirin aklı kısa tırnakları uzun,
Kedim kendisini bilge sanıyor, sokakların ve aşkın ısrarla özlediği.
Kedilerin kardeşiyim, inceliği ve mahcubiyeti onlardan öğrendim
Beni turnasız türkülerin, beni bir solgun kedinin kalbinde unuttular.”
Paylaş