Paylaş
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı’nın mütevelli heyeti üyelerine hitaben gönderdiği mektubunu aldım. Önce onu okuyalım:
“Değerli Mütevelli Heyeti Üyeleri,
Türkiye’nin ilk modern ve çağdaş sanat müzesi olarak 14 yıl önce kapılarımızı açtık. Kuruluşumuzdan bu yana onlarca sergi, binin üzerinde sanatçı, 7 milyonu aşkın ziyaretçi ağırlarken, sunduğumuz ücretsiz eğitim programlarıyla da 750 bini aşkın çocuk ve genci sanatla buluşturduk. Türkiye’ye yeni ve çağdaş bir müzecilik deneyimi yaşatmanın gururunu yaşadık.
Şimdi, yeni bir başlangıç için yol alma zamanı. 14 yıl önce kuru yük deposundan dönüştürerek koleksiyonumuza, sergilerimize, sanatçılarımıza, her yaştan sanatsevere ve bizlere ev sahipliği yapan, Karaköy’ün değişiminde en büyük payı olan İstanbul Modern inanıyorum ki bir binanın çok ötesinde bir kimliğe sahip.
Dünyaca ünlü İtalyan mimar Renzo Piano’nun imzasını taşıyacak ve İstanbul için ikon olacak bir mimari yapıyla Karaköy’e en kısa sürede geri döneceğiz. Yeni müze binamıza kavuşana dek, bir süreliğine Beyoğlu’ndaki geçici mekânımızda tüm mevcut faaliyetlerimize kaldığımız yerden, aynı coşkuyla devam edeceğiz.
18 Mart Pazar Karaköy’deki son günümüz olacak.
Bu zamana kadar olduğu gibi siz değerli Mütevelli Heyeti Üyelerimizin yeni başlangıçlarda da bizimle olacağını bilmek bizlere güç veriyor.
Varlığınız ve desteğiniz için çok teşekkür ederim. Sevgilerimle.”
ÖZEL müzelerin resim/heykel sanatının gelişmesindeki işlevini belirtmeye gerek yok.
İstanbul Modern, Türk ve yabancı ressamların birçok eserini bize tanıttı, onlar hakkında çıkardığı kataloglarla sergileri kalıcı kıldı.
Öğrencileri bilgilendirdi, böylece onlar daha çocukluk çağında estetik eğitimin önemini benimsediler.
Sergiler dışında, sinema gösterileri, söyleşiler de gerçekleştirildi.
Müzede yer alan sergilerdeki sanatçıların eserlerinden esinlenerek tasarlanan hediyelik eşyanın satıldığı bir mağaza da açılarak, ayrı bir anı hazinesi oluşturuldu.
İstanbul Modern geçici olarak Union Française binasında faaliyetlerini sürdürecek.
O binada geçmiş yıllarda epey kültürel etkinliğe katıldım. Benim kuşağımın da bildiği, gittiği yerdi.
Meşrutiyet Caddesi üzerindeki bina, 1896 yılında Alexandre Vallaury tarafından, 19. yüzyılın sonunda İstanbul toplumsal hayatında önemli bir grup halini alan
Fransız kolonisi için lokal olarak projelendirilip inşa edilmişti.
18 MART’a kadar İstanbul Modern’i ziyaret edin.
Paylaş