Paylaş
Haberi okuyalım:
“Kitap 1 Dakika, Cep 179 Dakika
Dijital araştırmalar yapan İngiltere merkezli ‘We are Social’in 2017 raporuna göre Türkler cep telefonu ile günde 2 saat 59 dakika, televizyon karşısında ise 2 saat 14 dakika vakit geçiriyor.
Türkiye’de kitap okumaya ayrılan süre 1 dakika.
Kitap okumak ihtiyaç listemizde 235. sırada.”
Akıllı telefon sanırım bizi aptallaştırdı.
Teknolojinin gelişmesine karşı değilim ama teknolojinin, hele özellikle cep telefonunun dijital bir esaret olduğu kanısındayım.
Birçok kimse onu elinden bırakamıyor. Her an dünyayla bağlantıda olanları görünce komplekse kapılıyorum. Anladığım kadarıyla hepsi de hayati bir mesaj bekliyor.
Birçok ihtiyacımız onunla hallediliyor, gerekçesi bana inandırıcı gelmiyor.
Akıllı telefon gündüzleri aklımızı, vaktimizi çalarken, eve dönüşte de esaret nöbetini televizyon kumandası devralıyor.
Zappingle (Türkçesi geçgeç) zaten vakit geçiyor ve gün/gece bitiyor.
*
KİTAP okumaya ayırdığımız vakit bana biraz gerçekçi gelmiyor.
Ben gene de bu kadar karamsar değilim, yayınevlerini düşündükçe, okur sayısının arttığını umuyorum.
Kitap fuarları dolu.
Acaba belli bir kesim mi kitap okuyor? Dar bir alanda mı dönüyor kitap alışverişleri?
Fuarlar bu oranı yalanlıyor.
Hemen hemen her belediye, her belde kitap fuarı açıyor.
Gelin görün ki kaç evde kütüphane var?
Anadolu’nun yoksul bölgelerine bu sitemi yapmıyorum.
Ama kentli, büyük evlerde kütüphaneye rastlamıyorum.
İnternet var mazereti de bir kandırmacadan ibaret. Yazı sabit kaynakla doğrulanmadıkça internet bilgileri benim için her zaman şüphelidir.
Tatil yörelerinde kitap okuyanların nerdeyse sıfıra indiğini görüyorum.
Bazı kütüphaneler 24 saat açık, bunların başında Taksim’deki Atatürk Kütüphanesi geliyor.
İstanbul’da yeni bir kütüphane açılıyor mu? Ben bilmiyorum.
Başka ülkelerde aile bireylerinin hepsinin oyalanacağı kütüphanelerden biri bile bizde yok.
Akşam işinden çıkan biri bu tür donanımlı kütüphane olmadığı için kitap okumaktan yoksun kalıyor.
Bu raporu hazırlayanlar acaba e-kitap okumalarını hesaba kattı mı? Bizde henüz bu okumaların yeterince gelişmediğini araştırmalar sonucunda öğrendim.
Peki kitap okutmak için ne yapıyoruz?
Hangi televizyonumuzda kitap programı var? Kitap ekleri de olmasa medyamız kitap denilen bir maddenin varlığından haberdar değil.
Çok kararsızız. Medya olarak popülerliğin peşine mi takılacağız, yoksa okurumuzu, seyircimizi kültürel açıdan yukarıya mı çekeceğiz? Bana kalırsa birinci seçilmiş durumda.
*
KİTAP okutmak için ne yapıyoruz da okunmuyor diye yakınıyoruz.
Özeleştiriye bünyemiz dayanıklı değil, ayrıca bütünleyici kavramı bizden çok uzak.
Merak ediyorum, kaç kişi bu haberi okuyunca üzülmüştür?
Paylaş