Paylaş
Dünya genelinde yasama (parlamento) ve yürütme (hükümet) arasındaki ilişkiler bakımından üç ayrı hükümet sistemi öne çıkıyor. ABD’de başkanlık, İngiltere’de parlamenter sistem, Fransa’da ise yarı başkanlık sistemini örnek verebiliriz.
Bu sistemlerin en önemli ayırt edici özelliği parlamento ile hükümet arasındaki ilişkidir. Başkanlık sisteminde bu iki güç birbirini dengeleyecek şekilde belirgin ayrılır. Parlamenter sistemde ise yasama ve yürütmenin yoğun bir işbirliği söz konusudur.
‘BEYAZ’ BAŞKANLIK, ‘KAHVERENGİ’ PARLAMENTER SİSTEM
Referandumda bize siyasi görüşümüzü ya da hangi lideri desteklediğimizi sormayacaklar. ‘Hükümet sistemi’ konusunda bir tercih yapmamızı isteyecekler.
Başkanlık isteyenler beyazı, mevcut sistemin devamını isteyenler kahverengiyi seçecek. Sonucuna göre ya mevcut parlamenter sistemi sürdüreceğiz ya da başkanlık sistemine geçeceğiz.
OLMAZSA OLMAZ: DENGE VE DENETLEME
Sanırım halihazırda uygulanan ‘parlamento hükümeti’ sistemini anlatmama gerek yok.
‘Başkanlık hükümeti’ sisteminde, yürütmenin başı olan başkan, doğrudan halk tarafından seçilir ve yardımcılarıyla bakanlarını ve üst düzey yöneticilerini, büyükelçileri kendisi belirler. Başkanın kararname çıkarma yetkisi vardır, Parlamento ise ‘kanun yapma yetkisi’ ile başkanın karşısında güçlü bir ‘denge’ unsurudur. Aynı şekilde bütçe yapma yetkisi başkanda, bütçe kabul yetkisi ise parlamentodadır. Diğer taraftan parlamento, başkanın yargılanması yolunu açma yetkisine sahiptir ki bu da ‘denetleme’ açısından son derece kritik bir yetkidir.
TÜRK TİPİ BAŞKANLIK
‘Denge ve denetleme’ kavramının en iyi uygulandığı başkanlık sistemlerinin başında ABD gelir. Başkanlığa karşı olan Kemal Kılıçdaroğlu bile ‘ABD’dekini getirecekseniz buyurun getirin’ demişti.
Şansımıza, bizdeki başkanlık tartışması ile ABD’deki başkan değişim süreci denk geldi ve eyalet sistemi dışında ABD tipi başkanlık ile Türk tipi başkanlık arasındaki farkları gözlemleme fırsatı bulduk. Başkan ile yürütme arasındaki güç dengesi ve denetim bakımından şu 3 temel fark dikkatimi çekti:
1) ABD: Yasama kanadında çift meclisli yapı var. Temsilciler ve senatörler, parti disiplini açısından daha özgür. Bunu da dar bölge seçim sistemi sayesinde başkana değil seçmene karşı sorumluluk duymalarına borçlular. Cumhuriyetçi Florida Senatörü Marco Rubio’nun, Cumhuriyetçi Trump’ın Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’u senato oturumunda hayli fazla terlettiğine ekran başında hepimiz şahit olduk.
TÜRKİYE: Mevcut Siyasi Partiler Yasası ile Seçim Yasası değişmezse, başkan seçilecek kişi, partisinin TBMM grubunu da bizzat belirleyecek.
2) ABD: Başkanlık ve senato seçimleri ayrı yapılıyor. Senatörler 6 yıllığına seçiliyor ve Temsilciler Meclisi’nin üçte biri iki yılda bir yenileniyor. Bu sayede başkana destek konusunda kararını değiştiren seçmene önemli bir denetleme fırsatı sunuluyor.
TÜRKİYE: Başkanlık seçimi ile TBMM seçimi 5 yılda bir ve aynı gün yapılacağından yasama tablosu başkanın görev süresi boyunca hiç değişmeyecek.
3) ABD: Başkan, bütün üst düzey atamalarını, bakanlarını senatoya onaylatmak durumunda olduğundan, kararlarını alırken Kongre’deki güç dengesini de hesaba katmak zorunda kalıyor. Ankara Büyükelçisi John Bass, Nevada senatöründen veto edilince 1 yıl başkan kararnamesi ile görev yapmak zorunda kalmıştı.
TÜRKİYE: Başkanın atayacağı yardımcılar, bakanlar, başkan dışında hiçbir yasama onayından geçmeden göreve başlayacak. Devlet bürokrasisinin zirvesi ve büyükelçilerin atama süreçleri de başkanın tekelinde olacak.
Paylaş