Paylaş
Halkımız kritik bir tercih yapacak.
Ya ‘evet’ deyip Türkiye’nin hükümet sistemini değiştirecek.
Ya ‘hayır’ deyip, mevcut hükümet sistemi ile yoluna devam edecek.
Merak edip baktım. Geçmişte kaç halkoylaması yapılmış?
Yarınkinin 7. halkoylaması olduğunu gördüm.
Önceki halkoylamalarına göz atalım:
- 9 Temmuz 1961: 27 Mayıs askeri darbesinden bir yıl 43 gün sonra yapılan bu oylamada darbecilerin hazırladığı anayasa oylandı. Yüzde 38.3 ‘hayır’, yüzde 61.7 ‘evet’ çıktı.
- 7 Kasım 1982: 12 Eylül 1980’deki askeri darbeyi yapanların anayasası oylandı. Katılım oranı yüzde 91.3’tü. Sonuç, yüzde 8.3 ‘hayır’, yüzde 91.37 ‘evet’ oldu.
- 6 Eylül 1987: 1982 Anayasası’nda bazı siyasetçilere siyaset yasağı getirilmişti. Bu yasakların kaldırılıp kaldırılmaması halka soruldu. Katılım yüzde 95’i aşarken, katılanların yüzde 50.16’sı ‘evet’, yüzde 49.84’ü ‘hayır’ dedi. ‘Evet’ cephesindeki 75 bin 66 fazla oy sayesinde ünlü siyasetçilerin yasağı kalktı.
- 25 Eylül 1988: 12 Eylül Anayasası’nın 127. maddesine göre 5 yılda bir yapılan yerel seçimlerin bir yıl öne alınmasını öngörüyordu. Merhum Turgut Özal’ın ısrarı ile yapılmıştı. Katılım oranı yüzde 88.8’di. Katılanların yüzde 65’i ‘hayır’, yüzde 35’i ‘evet’ deyince, seçim tarihi değiştirilemedi.
- 21 Ekim 2007: Yaşanan 367 krizinden sonra, TBMM’den geçen anayasa değişiklik paketinde Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi öngörülüyordu. Katılım yüzde 67’de kaldı. Yüzde 69 ‘evet’, yüzde 31 ‘hayır’ çıktı.
- 12 Eylül 2010: 1982 Anayasası’nda 26 maddelik bir değişiklik öngörülüyordu. HSYK’nın ve Anayasa Mahkemesi’nin yapısının değiştirilmesini sağlayan ünlü değişiklik de o pakette oya sunulan maddeler arasındaydı. Katılım yüzde 73.71’de kaldı. Katılanların yüzde 57.88’i ‘evet’, yüzde 42.12’si ‘hayır’ dedi.
VATANDAŞ SORUMLULUĞU
Bu halkoylamalarından sadece son ikisinde oy kullanabilecek yaştaydım.
2007’de sandığa gitmedim. İki nedeni vardı:
İlki, halkoylaması öncesinde anayasa değişikliğine gerekçe olan 367 krizinin parlamento seçimlerinden sonra çözülmüş olmasıydı. Abdullah Gül, bütün haksız engellemeleri milletin desteği ile aşarak 11. Cumhurbaşkanı olmuştu. Halkoylaması adeta unutulmuştu.
İkincisi ise terör örgütü PKK’nın halkoylaması günü Dağlıca’daki saldırısıydı. Hain pusuda 12 asker şehit olmuştu ve bu kara haberle uyandığımız o günde sandığa gitmek içimden gelmemişti. Katılım oranının yüzde 67’de kalması yalnız olmadığımı gösteriyor. Ancak 10 yıl sonra, çok kritik bir meselede vatandaş sorumluluğumu yerine getirmediğim için pişmanım ve ‘Keşke...’ diyorum.
2010’da halkoylamasına katılıp ‘hayır’ oyu kullandım. 20’den fazla maddeyi desteklediğim halde, ‘Yetmez ama evet’ diyen meslektaşlarımın safına katılmadım. Çünkü, yargı alanındaki değişikliklerin yaratacağı tehlikenin farkındaydım. Gördüğüm bu tehlikeleri, Radikal gazetesinde yayınlanan köşe yazılarımda da sıraladım. Neticede tercihi benimle aynı olanlar kaybetti. Ancak 15 Temmuz 2016 günü acı bir deneyimle gördük ki asıl Türkiye kaybetmiş. Vatandaş sorumluluğumu yerine getirdiğim için huzurluyum ama 15 Temmuz’un acı faturası ortadayken ‘haklı çıkma’ mutluluğunu yaşayamıyorum.
GELECEĞİMİZ, ÇOCUKLARIMIZ VE TÜRKİYE KAZANSIN
Yarın, Türkiye’nin 7., ‘seçmenlik’ tarihimin 3. halkoylamasına bu bilinçle gideceğim.
Size de bir vatandaş sorumluluğu içinde, oylayacağımız değişiklikleri en azından 1 kere okumanızı, okuyamıyorsanız farklı görüşteki insanlara sormanızı, ama sonunda mutlaka, ama mutlaka sandığa gitmenizi öneriyorum.
1987’de sonucu belirleyen oy sayısının sadece 77 bin 66 olduğunu da unutmayın. Üşenmeyin, gidin ve ‘tercih’ mührünü vicdanınızla vereceğiniz o kararın üzerine basın.
Hangi tercih kazanırsa kazansın, sonuçta, geleceğimiz, çocuklarımız ve en önemlisi Türkiye kazansın.
Paylaş