Paylaş
Leyla Zana’nın bir konuşmasıyla ilgili haber bağlantısını da onlarca kişiden WhatsApp üzerinden aldım. Belli ki hızla yayılıyordu. Mesajdan, Zana’nın başkanlık sistemine ‘evet’ dediği sonucu çıkıyordu. “Açıklama yeniyse önemli” dedim ve araştırdım. Teknoloji sağ olsun, kısa sürede buldum. 8 Mart 2015 günü, kadınlar gününde Tunceli’de konuşan Zana, başkanlık sistemi için “Biz bu sistemin devam edemeyeceğini 2000’li yılların başından beri söylüyoruz. Benim için kimin başkan olup olmaması önemli değil. Bizim için, bu halkın bütün değerleri için, bütün farklılıkları için, o sistemin içeriği önemli” demişti.
Zana’nın açıklamasından sadece 19 gün sonra, 27 Mart 2015 günü, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Sayın Erdoğan’a “Seni Başkan yaptırmayacağız” diye seslenmişti.
Zana ile Demirtaş arasındaki bu görüş ayrılığı, aslında ‘başkanlık’ konusunda Kürt siyasi hareketindeki görüş ayrılıklarını da yansıtıyordu.
* * *
Zana’nın açıklamasıyla ilgili haberi okuyup bitirmiştim ki, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin aradı. Son bir haftada Şanlıurfa, Batman, Diyarbakır ve Kahramanmaraş’ı ziyaret etmiş.
“İzlenimleriniz nedir” dedim.
“Sahada kimse yok. Ne HDP, ne AKP” dedi.
Tekin’e göre Diyarbakır ve Batman’da yüksek bir ‘hayır’ oranı söz konusu. ‘Evet’çilerin güçlü olduğu Maraş ve Şanlıurfa’da da beklediği coşkuyu görmediğini söyleyen Tekin, bölgede en büyük ‘evet’in kırsaldan, yani köylerden çıkacağını ifade etti. Bunun nedenini sorduğumda ise “Devlet baskısı” dedi. Bölge halkının, siyasetçilere, medyaya, devlete sitemkâr olduğunu savunan Tekin’in son tespiti ise Mesud Barzani ile ilgili oldu. Tekin’e göre, Barzani’nin ‘evet’i desteklemesi pek de etkili olmayacak.
* * *
Gürsel Tekin’i dinledikten sonra, madalyonun diğer yüzüne bakmak için bölgenin önemli siyasetçilerinden Haşim Haşimi’yi aradım. “Diyarbakır’daydım 2 aydır. Bölgeyi geziyordum. Biraz önce Ankara’ya geldim” dedi.
Haşimi, sözlerine şöyle başladı: “Bölge halkı referandumla ilgilenmiyor. Kimse kampanya falan da yapmıyor. Hem ‘evet’çi kararsızlar, hem ‘hayır’cı kararsızlar sandığa gitmeme eğilimindeler.”
Haşimi, hendek olayları sonrasında halkın HDP’ye kırmızı kart gösterdiğini anımsattı.
Bu tespitin sağlamasını yapmak için 2015 seçim sonuçlarına bakmak yeterli:
7 Haziran 2015 seçimlerinde Doğu Anadolu’da HDP yüzde 43, AK Parti yüzde 36.2 oy almıştı. 1 Kasım 2015’te AK Parti oylarını yüzde 48’e çıkarırken, HDP’nin oyu yüzde 35’e düşmüştü. Güneydoğu Anadolu’da 7 Haziran’da HDP yüzde 48.4, AK Parti yüzde 33.8 oy aldı. 1 Kasım’da AK Parti oylarını yüzde 46’ya çıkarırken, HDP oyları yüzde 41.5’te kalmıştı.
7 Haziran’da HDP barajı aşsın diye sandıklara akın eden insanların, referandumda aynı ilgiyi göstermeyeceği kanaatini dile getiren Haşimi’yle sohbetimizden çıkardığım diğer bir sonuç ise şu: 1 Kasım 2015’te HDP’ye kırmızı kart gösterip AK Parti’ye dönen bölge halkı, referandum konusunda AK Parti’ye de yeşil ışık yakmamış.
* * *
Konuştuğum başka siyasetçilerle de benzer görüşler dillendirdi.
Sağduyu sahibi, objektif bir akademisyen olarak tanıdığım Doç. Dr. Vahap Coşkun’u ders arasında yakaladım. O da bölgede referandum heyecanı yaşanmadığını ve sandığa gitmeme eğilimi gözlendiğini vurguladı. Coşkun’a göre HDP’nin sahada bulunmayışında, genel başkanından ilçe yöneticisine, teşkilatların önemli bölümünün içeride olması da etkili olabilirdi.
Coşkun, Barzani gibi faktörlerin sonucu etkileyemeyeceğinin, bölgenin önemli iki dinamiğinin hâlâ AK Parti ve HDP olduğunun altını çizdi.
Son tespitim de şu: HDP, hendek savaşlarının kendilerine yönelik olumsuz etkisini, kayyum uygulamaları ve partililere yönelik tutuklamalar, MHP’nin değişikliğe desteği ve “Pakette Kürtler için ne var” sorusu ile kırmaya çalışıyor.
Paylaş