Foggy Bottom...

FOGGY Bottom, ABD’nin başkenti Washington’ın merkezinde bir mahallenin adıdır. Ancak dış politika ile ilgilenenler, Foggy Bottom denilince tek şey anlar: Amerikan Dışişleri Bakanlığı...

Haberin Devamı

Bu durum, bakanlık binasının Foggy Bottom’da bulunmasından kaynaklanıyor. Tıpkı, bizim Dışişleri Bakanlığı’nın Balgat’ta bulunması ve diplomasi ile ilgili kişilerin sohbetlerinde bakanlıktan Balgat diye söz etmesi gibi...

Dün, bir diplomat arkadaşımın önerisi ile “The Atlantic” isimli aylık dergide ilginç bir makale okudum. Başlığı “The State of Trump’s State Department” idi. Trump dönemi başladıktan sonra ABD Dışişleri Bakanlığı’nda yaşananları özetleyen uzun bir yazıydı.

Makaleyi yazanlar ‘sessizlik’ ve ‘belirsizlik’ gibi sözcükler kullanmıştı. Ancak ben yansıttıkları fotoğraf için ‘cenaze evi’ benzetmesini tercih ederdim. Amerikan Dışişleri bürokrasisinin politikalarda radikal değişimler ihtimali nedeniyle ‘kaygılı’ ve ‘durgun’ olduğunu anlatan makaleye göre, bakanlığın girişindeki açık alanda ve koridorlardaki kalabalıktan eser yokmuş. Binanın en hareketli yeri ise kafeteryaymış.

Haberin Devamı

Yeni Dışişleri Bakanı Rex Tillerson da bakanlıkta pek bir göz dolduramamış. Makaleye göre, Tillerson’ın bakanlığa ilk gelişinde yaptığı konuşmayla ilgili bir diplomat şu yorumu yapmış: “Bir Amerika ve dünyadaki yeri konusunda bir vizyon sunmadı...”

Tillerson, zaten görevine 1-0 yenik başladı. Dışişleri bürokrasinin başına getirmek istediği Elliott Abrams, Trump’ı eleştirdiği için Beyaz Saray’dan veto edildi. Trump’ın çağrısıyla istifa eden Dışişleri üst yönetiminin yerine de atama yapılmış değil. ABD Dışişleri Sözcüsü bile uzun zamandır basın toplantısı yapamıyor. Foggy Bottom’ın sakinlerine göre, bu olaylar bile Tillerson’ın seviyesini düşürdü.

Anlayacağınız, Tillerson’ın, Thomas Jefferson, James Madison ve Henry Kissinger gibi tarihe yön veren kişiliklerin oturduğu o koltuğu doldurması pek beklenmiyor.

***

70 bin çalışanıyla dünyanın en büyük diplomatik ekibi olan ABD Dışişleri’nin, bugünlerde kendisini ‘dışlanmış’ ve ‘susturulmuş’ hissetmesinin bizim açımızdan tercümesi şu:

Yeni yönetim, özellikle bizim coğrafyaya ilişkin planlarını Pentagon, CIA ve Ulusal Güvenlik kurumuyla yapıyor. Klişe deyişiyle, ‘soft power’ (yumuşak güç) denilen diplomasi gücü yerine askeri ve ekonomik güce dayanan ‘hard power’ (sert güç) kullanmayı tercih ediyor.

Haberin Devamı

ABD’nin Suriye planı Foggy Bottom’da yapılsaydı ve diplomatlar baskın olsaydı, “Türkiye önemli bir müttefik, PYD/YPG ile ilgili taleplerini dikkate almalıyız” gibi stratejik görüşler kabul görebilirdi. Oysa, toplantılar Savunma Bakanlığı/Pentagon’da yapılıyor ve karar mekanizmasında askerler daha baskın. Onların kafası da farklı çalışıyor. Sadece askeri zafere odaklandıklarından Türkiye ile diplomatik ilişkiler konusunda ortaya çıkan “zücaciye dükkânına girmiş tank” görüntüsü umurlarında bile değil. Ankara’dan PYD/YPG konusunda bu kadar ısrarlı mesajlar gelirken, Amerikan Genelkurmayı’nın kadın militanların fotoğraflarını ‘yoğun istek üzerine’ notuyla paylaşıp, YPG için adeta PR (halkla ilişkiler) çalışması yapması başka nasıl açıklanabilir?

***

Haberin Devamı

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD ordusunun PYD/YPG’ye yönelik bütün korumacılığına rağmen YPG/PYD Münbiç’ten çekilmezse müdahale ederiz” dedi. Bu, Suriye masasına Fırat Kalkanı Harekâtı ile dönen Türkiye’nin de ‘hard power’ dilini kullanmaya başladığını gösteriyor. Bir başka işaret de Adana, Gaziantep ve Diyarbakır’da devlet görevlilerinin ABD’nin Adana Başkonsolosu Linda Stuart Specht’e verdikleri randevuları iptal etmesiydi.

Peki, Türkiye PYD/YPG konusundaki görüş ayrılığı derinleşirse hangi adımları atar? Bugüne dek Özgür Suriye Ordusu ile birlikte aldığı yerleri tutup Rakka operasyonunu uzaktan izlemekle yetinir mi? ABD’ye kızıp İncirlik’i Koalisyon faaliyetlerine kapatır mı? Bunu yaparsa ABD, Suriye topraklarında, bugüne dek 77 şehit veren TSK’ya zorluk çıkarabilir mi?

Haberin Devamı

Görüyorsunuz ya... Mesele ‘hard power’ olunca yanıtlanması zor sorular birbirini izliyor...

Yazarın Tüm Yazıları