Fıkra değil gerçek: 1 papaz, 1 porno yıldızı, 1 Playboy güzeli...

ABD siyaseti de, Türkiye-ABD ilişkileri de bu aralar bir porno yıldızı, bir Playboy güzeli ve bir papazın arasına sıkışmış vaziyette.

Haberin Devamı

ABD Başkanı Donald Trump, kasımda yapılacak seçimler öncesinde “iyi aile babası, muhafazakâr bir Hıristiyan” imajını korumaya çalışıyor.

Ancak üç isim bu imajı altüst ediyor.

İlki Andrew Craig Brunson, 1968 doğumlu bir papaz. İzmir’deki diriliş kilisesinde görev yapıyordu. Evanjelist bir misyoner. Kürtleri Hıristiyanlaştırmak gibi bir hedefi vardı. Faaliyetleri nedeniyle İzmir’de yakalandı ve hem casuslukla hem terör örgütlerine destek olmakla suçlandı. Halen ev hapsinde tutuluyor. Trump, kasımdan önce Brunson’ı kurtarıp Amerikaya götürerek ülkenin muhafazakâr Hıristiyanlarının desteğini yanında tutmaya çalışıyor.

İkinci isim, Stephanie Gregory Clifford, namı diğer Stormy Daniels. 1979 Louisiana doğumlu bir kadın. Ünlü Hollywood yıldızı Steve Carell’in başrol oynadığı “40 Yıllık Bekâr” filminde de bir porno yıldızını canlandırmasından olsa gerek, Amerikalı meslektaşlarımız tarafından “porno yıldızı” olarak anılıyor. 2006’da yolu Trump ile kesişti. Bir otelde buluşup yemek yediler. Sonrasında yaşadıklarını, 2018’de katıldığı “60 Dakika” isimli programda anlattı. Program, 22 milyon izleyici ile tarihi bir rekor kırdı.

Üçüncü isim ise Karen McDougal. O da 1971 doğumlu bir model. Kariyerine yüzücü mayoları mankenliği yaparak başlamış. Bir süre sonra Playboy dergisi tarafından keşfedilmiş. 1997 Aralık ayının Playboy güzeli seçilmiş. Ardından 1998’in Playboy güzeli ilan edilmiş. Dergi tarafından “90’ların en iyileri” arasına alınmış. Onun da Stormy Daniels gibi 2006’da Trump ile yolu kesişmiş. İlk buluştuklarında birlikte olmuşlar ve Trump ile ilişkileri bir yıla yakın sürmüş.

Avukatı Michael Cohen, sonunda patronu Trump’ı adeta “sattı” ve yaşadıklarını anlatmamaları için Stormy Daniels ve Karen McDougal’a para ödendiğini itiraf etti.

Öyle görünüyor ki Trump, Stormy Daniels ve Karen McDougal meselesinden kolay kolay kaçamayacak ve Brunson’ı ABD’ye götürme işine daha çok asılacak.

ABD’liler Türk muhataplarıyla görüşmelerinde bu aralar yeni anayasa ile Cumhurbaşkanı’na tanınan “yabancı birini iade etme” yetkisinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından kullanılıp kullanılamayacağını yoklamaya başlamış bile.


700 HAFTA DEYİNCE BERFO ANA'YI HATIRLADIM
HER şeyi ne çabuk tüketiyoruz değil mi?

Çok değil, 7-8 yıl önce 12 Eylül mağdurlarının, Evren cuntasının astığı gençlerin isimleri gazetelerin birinci sayfasından düşmüyordu. “12 Eylül ile hesaplaşıyoruz, yargısız infazların, kayıpların hesabı sorulacak” diye bitiyordu bütün konuşmalar. Sadece 12 Eylül cuntası mı? 90’lı yılların hak ihlalleriyle de hesaplaşacaktık.

Öyle yoğundu ki o beklenti, o tarihte 103 yaşında olan merhum Berfo Ana bile umutlanmıştı. Aldığı gibi oğlu Cemil Kırbayır’ın fotoğrafını eline, sokaklara düşmüş, hatta aynı durumdaki insanların sembolü olmuştu.

Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la görüşüp, ölmeden önce oğlunun mezarını görmek istediğini söylemişti.

Ama olmadı.

13 Eylül 1980 sabahı o tarihte Kars’ın bir ilçesi olan Göle’deki evi basılıp oğlu götürüldüğünde de yaşlıydı, 73 yaşındaydı. Birgün gelir diye başlarda kapısını hep açık bırakıyordu. 36 yıl direndi, 106 yaşına dek yaşadı ama oğlu o kapıdan bir daha hiç girmedi.

Türkiye’nin en uzun barışçıl eylemini gerçekleştiren Cumartesi Anneleri’nin 25 Ağustos 2018 Cumartesi günü (yarın) Beyoğlu’nda Galatasaray meydanında 700. kez bir araya geleceğini duyduğumda aklıma Berfo Ana geldi.

Evlat olmadan bayram geçirmek kim bilir nasıl bir duyguydu? Kaç bayram beklemişti Berfo Ana? Kaç kez gelir diye umutlanmıştı?

Ölümünden bir gün sonra, 22 Şubat 2013’te, Göle’deki toprakla kucaklaşmaya gitmeden önce, omuzlar üzerinde Galatasaray meydanına uğramış, mensubu ve müdavimi olduğu Cumartesi Anneleri’ne veda etmişti Berfo Ana. Göle’de yattığı mezarlıkta hâlâ bekliyor oğluna komşu olmayı.

Dilerim bir 700 hafta daha geçmez.

Yazarın Tüm Yazıları