Paylaş
Böyle dönemlerde en iyisi sakin kalmak, yani soğukkanlılığı korumak...
Geçmiş deneyimlerimiz bunu söylüyor.
Türkiye çok kriz yaşamış ve her seferinde güçlenerek çıkmış bir ülke...
Yine böyle olacağını düşünüyorum.
Döviz iner çıkar; ama bir yerde durulur.
O yüzden hep diyorum; biz ödevimizi yapalım.
Avrupa Birliği konusunda da benzer düşünüyorum.
İster alırlar ister almazlar; bize düşen demokrasi standartlarımızı ve piyasa ekonomimizi Avrupa düzeyine çıkarmaktır.
Sonrası...
Sonrası inanın çok önemli değil.
Türkiye dünyaya lazım...
Kendileri bilirler.
Bir şey daha var.
İhracat yapanlar kriz şartlarında en az etkilenen şirketler oluyor.
Daha çok üretmeliyiz.
Ürettiğimizi satmalıyız.
İhracat yapmalıyız.
Sadece sanayi ürünü değil, teknoloji de ihraç etmeliyiz.
İşte o zaman Türkiye güçlü olur.
Bugün güçsüz demiyorum; daha güçlü olur diyorum.
Türkiye ekonomik dalgalanmalar döneminde değil; her zaman ve daha fazla üretimi, ihracatı konuşmalı.
Ekonomi ve demokrasi gündemimizin birinci maddesi olmalı.
Dünya dengelerinin değiştiği bir süreçte Türkiye kendine her zaman iyi bir yer bulur.
Bu sıkıntılar gelip geçer; biz geleceği konuşalım.
Mehmet Kocadon ve Bodrum
GÜLBEN Ergen Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ile konuşmuş.
Keyifle okuduğum bir röportajdı.
Zaten Mehmet Kocadon keyifli bir adamdır.
Sohbet etmeye doyamazsınız.
Kendisiyle tanışıklığımız da uzun yıllara dayanır.
Aslında 20 yıllık belediye başkanlığı uzun bir süre ama Kocadon’da metal yorgunluğu göremezsiniz.
Her dönem farklı bir stratejiyle yoluna devam eder.
Yani klasik siyasetçi tipinden çok farklı bir görüntü verir.
Benim Kocadon’da sevdiğim bir özellik var.
O da vatandaşın omzuna dokunabilmesi, her kesimle iyi geçinmesi, seçildikten sonra adeta partisiz olması.
Kabul edelim; Bodrum Türk turizmi için çok önemli bir adres...
Bodrum’u ayrıştıran, farklılaştıran insanların başında da Mehmet Kocadon gelir.
Okumayanlar röportajı bulup okuyabilir, tavsiye ederim.
Bazı zorunluluk
çıkış da getirir
FENERBAHÇE Benfica’yla elendi; elemesini beklemiyordum zaten...
Aslında geçen yılki Fener’den bir farkı da yok.
Çünkü ortaya çıktı ki; mali tablo kulübü kıpırdatamaz bile...
Yine çok net ortada; bu görüntü birkaç yıl daha devam edecek.
Sadece Fener değil, birçok kulüp de benzer bir borç krizi içerisinde...
Yine Altınordu örneğini vereceğim.
Berk ve Barış bana göre Fener’in en iyi transferi...
Geçen yıl milyonlarca euroya alınan transferlerden çok daha iyiler, daha da iyi olacaklar.
Her şerde bir hayır vardır.
Belki de bu sayede kulüplerimiz altyapıya eğilecek ve yeni gençlerin yetişmesine önayak olacaklar.
Ben aynı duyguları Karşıyaka için de hissediyorum.
Karşıyaka geçmişin yanlışlarının faturasını bugün ödüyor.
Şimdi transfer yasaklarından dolayı altyapıya eğilmek zorunda...
Belki bir üst lige çıkması zaman alacak.
Ama çıktığında belki de daha istikrarlı başarı yakalayacak.
Bazı zorluklar, zorunluluklar yeni imkanları getiriyor.
9 gün iyi gelecek
UZUN tatillere hep karşıyım.
Çünkü ekonomi duruyor; herkes her şeyi erteliyor.
Bu bayram tatili belki hepimize biraz iyi gelecek.
Stresli bir 10 gün geçirdik.
Dalgalanma hala dinmiş değil ama en azından kontrol altına alınmış durumda.
9 gün biraz düşünmek, biraz sakinleşmek, biraz da gelecek planları yapmak için iyi gelecek.
Bu söylediğim biz gazeteciler ve doktorlar için değil elbette...
Biz yazmaya, çizmeye, gazete yapmaya devam edeceğiz.
Paylaş