Türkiye iyi yönetti ama daha başarılı olabilirdi

“Nişan törenleri, taziyeler, toplu taşıma araçları, sahiller, plajlar hala tehlikeli, kalabalıklardan uzak durun.”
Sosyal medyayla biraz ilgiliyseniz; nişanların, düğünlerin devam ettiğini, sahillerin dolu olduğunu, plajlardaki partilerin de tam gaz devam ettiğini görürsünüz.
Ben hayatın tamamen durdurulması taraftarı değilim.
Hatta, pandeminin en başında bile bu görüşteydim.
Nişanlar, düğünler olmasın mı?
Olsun ama mümkünse aile içinde olsun.
Plajlar dolmasın mı?
Dolsun ama partiler olmasın.
Bu sene biraz ara verelim.
Kalabalıklara neden olan her şeyi bu yılın sonuna kadar ertelemek gerek.
Bakan Koca’nın söylediklerine tam uyan ülkelerde başarı var çünkü...
Türkiye başarısız mı?
Bence çok başarılı bir süreç yönettik.
Vaka ve ölüm sayıları da bunu kanıtlıyor.
Ama daha iyi bir tablo da olabilirdi.
Aslında dünyadaki doğru örneklerde gördük, onlar da hayatı tam durdurmadılar.
Maskeyi takan Hong Kong bizden daha başarılı gözüküyor.
Unutmayalım, maskenin takılması virüsten tamamen korunma anlamına gelmiyor.
Biliyorum; herkes sıkıldı, herkes yazın tadını çıkarmak istiyor.
Sabrın sonu selamet diye boşuna denmiyor.
Bu ara çok sabırsızız.
Ve sonuçlarından herkes gibi ben de çekiniyorum.

 
Turizmin önemini daha iyi anladık

İSPANYA her yıl 80 milyon turist ağırlıyor. Bu sene 10 milyona razı...
Fransa da öyle... Dünyada en fazla gidilen şehir Paris, eski turizm rakamlarına dönebilmek için üç yıla ihtiyacı olduğu söylüyor.
Türkiye’de de benzer bir tablo var. Turizmin kendine gelmesi için birkaç yıla ihtiyacımız var.
Avrupa, Türkiye gibi turizmde iddialı ülkelerin önünü kesmek için iç turizmi destekliyor, gidenlere de 14 gün karantina şartı getiriyor.
Şunu söylemek istiyorum.
Turizmin Türkiye için çok önemli bir sektör olduğunu bugünleri yaşayınca daha iyi anlıyoruz.
Sektörü ayakta tutacak daha güçlü adımlar atmalıyız.
Bu yıl birçok işletme kapılarını ya açmadı ya da yarı kapasiteyle çalışıyor.
Bu gelirle sektörün ayakta kalması çok zor.
Hizmet sektöründe çalışan milyonları da unutmayalım.
Herkesi zorlu bir süreç bekliyor.

 
Oturma düzenleri de değişmeli

YAZIN ortasında, bu sıcak günlerde bile televizyonlardaki tartışma programları devam ediyor.
Siyasetteki kutuplaşma ekranlara da yansıyor.
Oturma düzeni bile böyle...
Bence katılımcılar bundan böyle karışık otursun.
Belki bu oturma düzeni tartışmanın üslubunu da değiştirir.
Ben bunu gittiğim panellerde de görüyorum.
Bir görüşü savunanlarla diğer görüşü savunanlar karşılıklı oturup bitmeyen bir tartışmaya başlıyorlar.
İş moderatörün deneyimine kalıyor o zaman...
Bence moderatörün yükünü de biraz hafifletmek gerek.

 
Çay da topladık çilek de

ÇAY hasadı için mevsimlik işçi bulamamıştık.
Tam da pandeminin ortasındaydık.
Farklı çözümler getirildi, gönüllüler destek verdi.
Çay da toplandı, kirazlar da...
Bakın Finlandiya’dan bir örnek vereyim.
Finlandiya medyası, “Yaklaşık 22 yılın ardından çilek tarlasında yeniden Finlandiyalı işçileri görüyoruz” başlıkları attı.
Bu sözler Finlandiya’nın en büyük çilek çiftliğinin sahibi Vesa Koivistoinen’e ait.
Avrupa’nın birçok yerinde benzer örnekler yaşandı.
Kovid-19’un hep olumsuz yanlarını yazdık.
Hepimizin üzerinde olumlu etkileri de oldu.
Unuttuğumuz, yarım bıraktığımız birçok şeyi yeniden hatırladık.

 
Karşıyaka mutlaka bir üst lige çıkmalı

HADİ Karşıyaka, çık bu play-off grubundan...
Çünkü senin yerin burası değil.
Arkandaki milyonları unutma, Karşıyaka’nın sadece bir spor kulübü olmadığını kanıtla.
Antalya’dan şampiyonluk kupanla gel.
Bekliyoruz...