Paylaş
Konak Karataş’taki Polis Evi’nin kapısından girdiğimde saat 9.25’ti.
Akademik gecikme diye kabul edilen 15 dakikayı da geçmiştim.
Uzunkaya’dan geciktiğim için özür diledim ve yanına gittiğimde şöyle dedim.
“Sayın müdürüm yakın bir geçmişe kadar yarım saatte geldiğim yere artık bir saatte gidemiyorum. Kusuruma bakmayın, dakik olmakla övünürdüm ama neredeyse yarım saat geç geldim...”
Uzunkaya esprili bir cevap verdi ve veda için yaptığı kahvaltılı toplantıya başladı.
Önce İzmir’de görev yaptığı dönemle ilgili bir özet yaptı.
Sonra da bana dönüp “Keşke’lerim hiç olmadı. İzmir için tek keşkem trafik içindir. Keşke Deniz’i daha önce yarım saatte gelebildiği yola yine yarım saatte getirebilseydim” dedi.
Uzunkaya, geç gelmemin acısını çıkarttı, konuşması boyunca bir değil, defalarca bu meseleyi dile getirdi.
İşin şakası bir yana; Uzunkaya’nın giderek artan trafik yoğunluğuyla ilgili önemli tespitleri var.
Çünkü Emniyet Genel Müdürlüğü’nde trafikten sorumlu genel müdür yardımcısıydı ve sadece Türkiye’yi değil bütün dünya ülkelerini incelemişti.
Açıklaması netti.
“Trafikte emniyete düşen yük yüzde 17’dir. Yani polisin eksiksiz, hatasız görev yaptığı bir alanda bile etkisi maksimum yüzde 17. Emniyet’in beraber çalışması gereken diğer birimler var. Eğer önlemler alınmaz, altyapıya gerekli yatırımlar yapılmazsa gideceğimiz yerlere daha geç gideriz.”
İzmir’den Antalya’ya uğurladığımız Emniyet Müdürümüz ilginç rakamlar da verdi.
İzmir’de her gün 500 bin liralık ceza kesiliyormuş.
Ve bunların ortalama 1250 tanesi yanlış park yüzündenmiş.
Uzunkaya ekliyor.
“Bu kadar ceza yazmamıza rağmen insanlar hala trafik ışıklarının bile altına araçlarını park etmeyi sürdürüyor...”
Bence yeni açılan yollar kadar insanların trafikteki halleri de, zihniyeti de çok önemli...
Ve bunca çabaya rağmen birçok konuda olduğu gibi trafikteki bu geri gidiş de beni çok üzüyor.
23 bin ihbar mektubu
Celal Uzunkaya, toplantıda bir ayrıntı daha verdi.
FETÖ’yle ilgili yaklaşık 23 bin ihbar mektubu gelmiş.
Bunların 15 bini ayıklanmış, işleme koyulmamış.
Bazılarına bakmışlar, incelemişler.
Arkadaş arkadaşını şikayet ediyor, yardımcı müdürünü şikayet ediyor, müdür yardımcısından kurtulmak için şikayet ediyor.
Arkadaş nasıl bu hale geldik.
Odamın değişmezi
Almanya’nın önde gelen galerilerinden biri olan Frank Pages’ın sergilediği Atatürk çalışması 1980’li yıllarda “sokak sanatı” hareketini başlatan Shepard Fairey ait.
Eserlerine “Obey” imzasını atan Fairey, Obama’nın “Umut” adındaki meşhur posterini yapan sanatçı aynı zamanda... Obey, 2008 yılında Atatürk çalışmasını tamamladı.
Los Angeles’lı sanatçıyı bu eseri yapmaya ikna eden kişi ise Avrupa’nın en büyük oyuncak koleksiyonuna sahip Selim Varol...
Aynı zamanda Shepard Fairey’in Avrupa’daki en büyük koleksiyoneri olan Selim Varol halen Düsseldorf’ta yaşıyor.
Atatürk çalışması için Fairey’e babasının ofisinde duran bir Atatürk resmini iletmiş.
O isim de benim çok sevdiğim bir büyüğüm, Necip Varol...
Necip Varol, Obey pojeyi tamamladıktan birkaç gün sonra çok az sayıdaki bu özel baskıyı çerçeveletip bana getirdi.
O günden beri odamda ve hep öyle olacak.
Cumhuriyete sahip çıkalım
Bu ülkenin en önemli ortak değeri Cumhuriyet’tir.
O yüzden ben Nutuk’u yanımdan hiç ayırmam.
En sıkıntılı günlerde bile alın elinize kitabı ve bir sonraki güne daha umutla bakın.
Ne kadar zor olsa da her zaman bir çıkış yolu vardır.
Eksiklerimiz yok değil, demokrasimizde düzeltilecek çok şey var.
Ama yine de yaşadığımız coğrafyaya bakınca istikrarlı tek ülkenin yine Türkiye olduğu görülüyor.
Hiçbir zaman umutsuz olmayalım.
Cumhuriyetimize ve demokrasimize sahip çıkalım.
Paylaş