Paylaş
Bazı başkanlarla konuşuyorum.
Pandemi öncesinden daha verimli çalıştıklarını söylüyorlar.
Arada ben de yazıyorum.
Sivil toplum örgütlerinde son yollarda ciddi bir üye kaybı yaşanıyor.
Bazıları maddi nedenlerden olabilir, bazılarının ise yapısal olduğunu düşünüyorum.
Birbirine çok benzeyen dernek, vakıflar aslında benzer amaçlarla çalışınca çoğu zaman çakışıyorlar.
Alternatif arayanlar yeni bir başlangıç için heyecanlanıyorlar.
Sonra bakıyorlar; aynı konular, aynı projeler, aynı konuşmacılar, aynı hedefler...
Böyle olunca o ilk heyecan yerini başka bir duyguya bırakıyor.
Önce soğuma, sonra toplantılara gelmeme başlıyor ve tamamen kopmalar oluyor.
İstisnasız bütün sivil toplum örgütlerine bir tavsiyem var.
Hepsi şapkayı masanın üzerine koyup düşünsünler.
Nasıl ayrışabileceklerini, farklı neler yapabileceklerini konuşsunlar.
Bu dönem onlar için de bir fırsat olabilir.
Yılın başında belirlenmiş takvimi değiştirme, formatlarla oynama, pilot uygulamalarla yeni hedefler belirleme şansı var.
Ben olsam; yeni normale uygun yeni sivil toplum dizaynları yaparım.
Daha proaktif, daha samimi, daha doğal, daha etkin olmalarını sağlardım.
Unutmayın...
Yeni dünyada sivil toplum örgütlerine daha çok ihtiyaç olacak.
Kamuoyunu yönetme, algıyı güçlendirme çabamız hiç bitmeyecek.
Ama bugünün STK’larıyla değil.
Kendini yenilemiş, geleceğe adapte olanlarla...
Benden de bir öneri
SİVİL toplum eleştirim sadece bu coğrafyada kök salmış olanlara değil. Dünyada yayılmış, çok başarılı bulduğum STK’lar var. Büyük organizasyonlar ve önemli işlere imza atıyorlar. Onlarda bile ben aynı şeyi hissediyorum.
Önerim şu;
Önce üye memnuniyetinizi düşünün.
Önce sürdürülebilir projelere odaklanın.
Önce evrensel değerleri hedefleyin.
‘1’e kadar iznimiz var’
diyen işletmeci kardeşim
ŞU gürültü meselesinde şöyle de bir ayrıntı var.
Bodrum’da, Çeşme’de, Marmaris’te, Alaçatı’da işletmeler “Bizim 01.00’e kadar iznimiz var” diyorlarmış.
Değerli işletmeci kardeşim...
Senin 1’e kadar müzik çalma iznin var.
Oysa ki, kanun günün hangi saati olursa olsun ses yüksekliğine sınır getirmiş.
Sen kafana göre o müziğin sesini açamazsın.
Üstelik gecenin bir vaktinde o ses öyle bir yankılanıyor ki, bırak uyumayı, oturulamıyor bile...
Denetleme izninin kimde olduğundan daha çok denetimin yapılması önemli.
Açık ve net yazıyorum.
Denetim yapılmıyor.
Yapılsa o çok bilinen işletmelerin hiçbiri açık kalamaz.
Bodrum seni de takibe aldım
ÇEŞME’den daha çok şikayet Bodrum’dan geliyor.
Mesaj kutuma yüzlerce mesaj gelmiş.
Öyle anlaşılıyor ki, Bodrumlular da Çeşmeliler kadar bu gürültü meselesinde şikayetçi.
“Zaten pandemi oldu, bari işletmeler iki ay iş yapsın” zihniyeti maalesef o kadar yanlış oldu ki...
Ve buralara giden binlerce genç, birer taşıyıcı olarak sokaklarda geziyor.
Bodrum, seni de takibe aldım.
En azından 1’ler başlamalı
MİLLİ Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Özel okullarda 8. ve 12. sınıflar hariç destekleme ve yetiştirme kursu adı altında yüz yüze eğitime izin verilmeyecek. Diğer kademelerde tek bir okul alırsa cezayı müeyyide uygulanması gerekir” diyor.
31 Ağustos’ta eğitim online açılacak, 21’inde duruma yeniden bakılacak.
Ama bu rakamlarla gerçeği söylemek gerekirse biraz zorlanırız.
Geçen gün de yazmıştım.
Eğer okullarda yüz yüze eğitim bir süre daha ertelenecekse en azından birinci sınıfları mutlaka gerekli tedbirler alınarak başlatmalıyız.
Bu dönem onlar için gerçekten zor.
Okula yeni başlayacaklar, okuma yazma öğrenecekler.
Ve bu yıl onlar için kayıp olmamalıdır.
Paylaş