Sonsuz teşekkürler Yaren

GAZETECİLİĞİMDE unutamadığım sayısız olay oldu.

Haberin Devamı


Minik Alperen’in minibüste unutulup hayatını kaybetmesi de işte o olaylardan biriydi.
Mahkeme süreci devam ediyor; her yeni davada ister istemez yaşananlar aklıma geliyor ve her seferinde kahroluyorum.
Bazen küçük bir dikkatsizlik, bir ihmal ya da görevin hakkıyla yapılmaması çok büyük felaketlere neden olabiliyor.
Alperen’in hikayesi de işte böyle...
***
Dün ajanslardan düşen bir haber yine gözlerimin yaşlanmasına neden oldu.
Alperen’in ablası Yaren Sakin; bir yarışmada ödül almıştı.
Üstelik bir TÜBİTAK yarışmasında...
Yaren; “Okul servislerinde güvenliğin artırılması için sürücüyü uyaran alarm sistemi” projesiyle birincilik ödülünü almıştı.
***
Tören anındaki karelere baktım, videoyu izledim.
Yaren gözyaşlarına boğuldu.
Hem geliştirdiği projenin karşılığı olarak, hem de kardeşi Alperen için o ödülü aldı.
Gururlu olmakta haklı...
Kardeşi Alperen için elinden gelen bir şey yoktu ama projesiyle belki de yaşanabilecek yeni olayların önüne geçebilecekti.
Sonsuz teşekkürler Yaren...
Başarılarının devamlı olmasını dilerim.

 
Fransa’da okul yaşı 3’e indi

SON dönemin en çok konuşulan liderlerinin başında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geliyor.
Başlattığı bazı reform paketleri kamuoyunun çok hoşuna gitmediği için Paris sokaklarında protestolar vardı.
Ancak son açıkladığı reformu ajanslar “dünyada bir ilk” olarak verdi.
Neydi bu paket?
Artık Fransa’da 3 yaşına gelen her çocuk okula gidecek.
Yani okuma başlama yaşı 6 yaşından 3’e çekildi.
Ama dikkatinizi çekmek istediğim konu şu...
Bu uygulama ülkede çocukların yalnızca küçük bir oranını etkileyecek.
Çünkü Fransa’da birçok aile, çocuklarını hali hazırda 3 yaşında okula göndermeyi tercih ediyor.
Resmi verilere göre ülkede 3 yaşındaki çocukların sadece yüzde 2.4’ü henüz eğitim hayatına başlamamış durumda.
Fransa’yı ayıran, demokrasinin merkezi yapan, hala sanatın, sosyal hayatın, fikir dünyasının başkenti haline getiren işte bu gerçeklerdir.
***
Hep söylüyorum.
Türkiye büyük bir ülke ancak problemleri de büyük...
Yapısal değişiklikleri, problemlerin çözümünü hiç başka yerde aramayalım.
Eğitime odaklanalım.
Çocuklarımızı 3 yaşından itibaren okullara yollayabilecek imkanlara kavuşalım; bakın o zaman Türkiye’yi kim tutabilir.

 
Bir yabancı dil artık yetmiyor

SÜPER güç denince akla Amerika geliyor.
Doğru; hem ekonomisi güçlü, hem de siyasi gücü...
O yüzden İngilizce’nin hakimiyetinin arttığı görülüyor.
Oysa dünyaya bakıldığında en çok konuşulan dil İngilizce değil.
İspanyolca konuşan insan sayısı daha fazla...
Örneğin Fransızca...
Büyüyen, gelişen ülkelerin çoğunda Fransızca konuşuluyor.
Afrika kıtasına da Fransızca hakim...
Dolayısıyla İngilizce’nin yanına diğer dilleri de eklemek gerekir.
Bu fotoğrafı eski Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu yollamıştı.

Haberin Devamı

Sonsuz teşekkürler Yaren

New York’ta dolaşırken dikkatini çekmiş.
Özellikle Amerika’da Fransızca’ya olan ilgi giderek artıyor.
Geleceğin dünyasında bir yabancı dil kesinlikle yetmeyecek gibi gözüküyor.

 
CV’deki referans kadar
sosyal paylaşım da önemli

İNSAN kaynaklarını yöneten çok arkadaşım var.
Diyorlar ki...
“Artık özgeçmişler kadar sosyal medya hesapları da bizim için önemli bir referans... CV’lere yazılanlar kadar paylaşılanları da dikkate alıyoruz...”
İş arayan, işinden memnun olmayıp da iş bakanlara bir uyarım var.
Artık bitirdiğiniz okullar, aldığınız eğitimler, sertifikalar, referanslar kadar sosyal medyada bıraktığınız izlerin de önemi var.
O yüzden sadece şirketlerin değil, herkesin, her bireyin güçlü bir stratejisi olan algı yönetimine ihtiyacı bulunuyor.
Aksi halde hiç beklemediğiniz anda önünüze yıllar önce paylaştığınız bir fotoğraf, bir metin, bir yorum konabilir.
Benden söylemesi...

Yazarın Tüm Yazıları