Paylaş
Atlas bu ay altı yaşına giriyor.
Doğduğu günden bu yana bu iki köpek evimizin önündeki parkta yaşıyor.
Biz onlara sitemizin hemen önünde iki kulübe de yaptık.
Atlas’ı parka götürdüğüm ilk günden bu yana onu iyi tanıyorlar, Atlas da onları çok seviyor.
Atlas konuşmaya başladığı günlerde onlara isim de verdi.
Beyaz olana “peynir”, kahverengi olana “zeytin” dedi.
Fırsat buldukça ikimiz yürüyoruz, parka gidip salıncakta sallanıyoruz.
Tahterevalliye binip eğleniyoruz.
“Peynir” de, “Zeytin” de yanımızdan hiç ayrılmıyor.
Benim olmadığım günlerde de Atlas’ı koruyorlar, yanına gelip başlarını okşamasını istiyorlar.
Atlas da onlara benim aldığım kuru mamaları veriyor.
Evde köpek beslemiyoruz ama Zeytin’le Peynir bize yetiyor.
İkisi de evimizin, sitemizin, mahallemizin köpekleri; onları çok seviyoruz.
***
Neden böyle bir yazı yazdım; şundan...
Geçen hafta Kayseri’de talihsiz bir olay yaşandı.
Hacılar ilçesinde lise öğrencisi Mehmet Özer köpeklerin saldırısına uğradı.
Ve ne yazık ki; kurtarılamadı.
Evet, Mehmet öldü, artık aramızda değil.
***
Hayvanları ne kadar sevdiğimi anlatmama herhalde gerek yok.
Bir gazeteci olarak hayvan hakları konusunda yüzlerce yazı yazdım, yaptığımız haberlerin haddi hesabı yok.
Açık yazıyorum.
Hayvan hakları, çevre, kadınlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz konusunda ayrı bir hassasiyetim var.
O yüzden hem bölgemizdeki, hem de Türkiye’nin her yerindeki hayvan hakları savunucuları benim samimiyetimi bilirler.
***
Söylemem gerekir ki, Mehmet Özer’in ölümünden onlardan sonra daha güçlü mesajlar beklerdim.
Cılız açıklamalar oldu.
Sakarya’nın Sapanca’sında patileri kesilmiş yavru köpek için herkes gibi biz de çok şey yazdık.
Hayvan Hakları Dernekleri ise kıyamet kopardılar.
Haklıydılar.
Hepimizin vicdanını yaralayan bir olaydı.
***
Yine...
Papağana işkence yapan Murat Özdemir Türkiye’nin gündemine oturdu.
O olaya da haklı olarak tepki gösterdik, haberler yaptık.
***
Ama...
Elinizi vicdanınıza koyun.
Kayseri’de sokak köpeklerinin saldırısına uğrayan Mehmet için bizler yaptık, tepki vermesi gerekenler ne yaptı?
Ya da gerekli tepkiyi verdiler mi?
Kaymakam Haluk Sezen bakın ne diyor.
“Ben de zaman zaman mahallemde yürüyemiyorum. Evimden Kaymakamlığa yürüyerek gelemediğim zamanlar oluyor, bu sokak köpeklerinden dolayı...”
Söyleyen kaymakam...
***
Hayvan hakları konusunda mutlaka bir şeyler yapmamız lazım.
Ne patileri kesilmiş yavru köpekler görmek istiyoruz, ne de papağanına işkence yapan insanlar...
Ama aldığı köpeği sokağa bırakan sorumsuz insanlar da istemiyoruz.
***
Atlas’ı, Zeytin’i, Peynir’i size anlattım.
Ama anlatmadıklarım da var.
Örneğin baktığımız birçok sokak köpeğinin sayısı her geçen gün artıyor.
Siz “20...” deyin, ben “30...”; belki de daha fazla...
Çünkü tam sayıyorum, yenileri geliyor.
Ya da doğum yapıyorlar.
Gündüz pek sorun yok; ama gece bir yerden diğer yere gitmeniz için mutlaka arabayla olmanız lazım.
***
Kayseri’deki olaydan dolayı da bunları yazmıyorum.
Sürekli gündemde tutmaya çalışıyorum.
Evet; Zeytin’i, Peynir’i çok seviyoruz; diğerleri için de elimizden geleni yapıyoruz.
Ama bir sorun ve bu konuyu ciddi bir şekilde tartışmamız gerekiyor.
Kişisel çabalarla, yerel baskılarla bu konuyu halledemeyiz.
Bu yerel yönetimleri de aşan bir konu.
Türkiye’nin merkezi hükümetiyle yerel yönetimleri oturup bir çare bulmak zorundalar.
Ve hayvansever dostlarım...
Sizler de elinizi vicdanınıza koyup, gerçekçi çözümler bulmak zorundasınız.
Benzer olaylar daha önce de oldu.
Narlıdere’de bir genç kızımız, köpekten korktuğu için sokağa fırladı ve arabanın altında kaldı.
Yine cılız tepkiler geldi.
Türkiye bu konuyu tartışmalı, en doğru projeyle çözüm bulmalıdır.
Paylaş