Siyasette İzmirce bir dil var

Neden mi?
Çünkü ben uzun zamandır siyasetin kullandığı dili hep eleştiriyorum.
Bu üslup toplumu geriyor, sorunların çözümünü zorlaştırıyor, geciktiriyor.
Oysa siyaset üstü konularımız var.
Her partiyi, her partiliyi ilgilendiren problemlerimiz bulunuyor.
Siyasetin o gergin hali bu buluşmalara bile izin vermiyor.
Bir şey daha var.
Ankara’dan sert rüzgarlar esse de İzmir’in imbat etkisi siyasette de etkili oluyor.
İzmirce bir dil olduğunu, kentte bu dilin kullanıldığını ve hakim olduğunu da hatırlatmak isterim.
AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli’nin daveti üzerine, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar buluştular. MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin’in rahatsızlığı olmasa o da bu karede olacaktı.
Siyasette özlem duyduğumuz karelerden biri olduğunu söylemek isterim.

Siyasette üslup
birçok şeyi çözer

AK Parti İl Başkanı Kerem Ali Sürekli’yi çok eskiden beri tanırım. Yumuşak üslubunu hep beğenmişimdir.
CHP’nin İl Başkanı Deniz Yücel de siyasetin alıştığı o profilin dışında bir görüntü hep verdi.
Yücel de sakin, soğukkanlı biri...
Olaylara yaklaşımını beğeniyorum.
İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar’ın da sakin bir yapısı var.
MHP’li Veysel Şahin’in de...
Şunu hatırlatmak isterim.
Türkiye’nin elbette büyük sorunları var.
Ama bana göre birçok konuda olağanüstü adımlar attı.
Hep yazıyorum.
Yapmamız gereken demokrasimizi güçlendirmek...
Önce bu...
Biliyorum ki diğer konular güçlü demokrasiyle aşılır.
Türkiye büyük bir ülkedir, sorunları ne kadar çok olsa da bunları çözebilecek gücü de kaynağı da var.
Bunları şundan yazıyorum.
İzmir siyaseti her zaman demokrasimiz için alternatifler sunan, yeni bakışlar getiren bir adrestir.
Sert değil yumuşak, sorun dile getiren değil çözüm öneren bir siyaset yaklaşımına ihtiyacımız var.
O yüzden İzmir’in bu sakin üslubu bir fırsattır, örnektir.

Hizmet siyaset üstüdür

Değerli başkanlara benim de birkaç önerim var.
Birincisi bu buluşmaları daha sık yapsınlar. Elbette siyasetin doğası gereği partilerin söyleyecekleri vardır. Yine söylesinler. Ama arada buluşsunlar.
İkincisi çözüm odaklı olsunlar.
Üçüncüsü siyaset üstü davransınlar.
Dördüncüsü hizmetin partisinin olmayacağını unutmasınlar.

Birkaç önemli proje

Ve aklımdaki birçok konu...
Körfez geçişi, gündemde hep tutsunlar.
İkinci çevre yolu; dün başlanması gereken bir yatırımdı.
Çiğli tramvayı; neden hala imzalanmadığını bilen var mı?
Marinalar; daha kaç seçim geçmesi gerekiyor yapılmaları için...
Yeni iskeleler; kentin birkaç yerine daha vapur iskeleleri olsa trafiğe çıkan araç sayısı biraz azalsa fena mı olur?
Statlar; Karşıyaka’nın stadı olmayacak mı? Pınar Karşıyaka’ya verilen salon sözü için bir gelişme var mı?
Listem uzun ama bunları öncelik sıralamasında ön sıralarda tutuyorum.

İnşaata değil
üretime odaklanalım

Faizlerin düşüyor olması elbette önemli... Piyasaları hareketlendireceği kesin... Ama şunu hatırlatmak isterim. Türkiye’nin inşaat odaklı bir büyümeye artık ihtiyacı yok. Aksine mevcut stokları eritmeden yeni gayrimenkul yatırımlarını biraz yavaşlatması bile gerekebilir. Türkiye’nin her yerini geziyorum. Yapmamız gereken yeni bir büyüme hikayesi yazmaktır. Bu da üreterek olmalıdır.
Faizler inince herkes yine inşaata bakıyor. Ben de diyorum ki; artık bakmayın.
Konut ihtiyacı 80 milyonluk bir ülkede hep olacaktır. İnşaatçılarımız artık akıllı projeler yapmalı. Kentlerimizi güzelleştirecek mimari yapılara imzalarını koymalılar.
Türk sanayisine güvenelim ve daha çok üretelim.
İhracat yapan bir Türkiye, demokrasisi daha güçlü bir Türkiye istiyoruz.