Şimdi güçlü bir büyüme modeli şart

MERKEZ Bankası dün kritik bir karar aldı ve politika faizinde yüzde 4.25’lik indirime giderek faizi 19.75’e çekti.

Haberin Devamı

 

Bana göre bu faiz hala yüksek ama daha büyük bir indirim için hepimizin yapması gerekenler var.
Türkiye hızlı bir şekilde yeniden büyüme senaryosuna geçmeli.
Bunu yaparken mutlaka yapısal değişiklikleri de yapmalı.
Türkiye’nin birkaç sektöre bağlı hatta bağımlı büyümeyeceği de ortada...
Kabul ediyorum; inşaat lokomotif ancak Türkiye’nin üretime odaklanması gerekir.
Bunun için yeterli insan kaynağımız var.
Sanayi şirketlerimiz hem deneyimli, hem de dünyayla rekabet edebilecek kadar kaliteli üretim yapıyor.
Peki sorun nerede?
Hep yazıyorum, yeniden yazacağım.
Türkiye demokrasisini güçlendirmeli.
Doğru ve kamuoyunun ikna olduğu seçimleri yapıyor olmak elbette önemli ama demokrasiyi güçlendirecek başka unsurlar da var.
Türkiye ekonomisi çalkantılar yaşayabilir, resesyona da girebilir.
Bu da normaldir.
Büyüme sürekli olabilecek bir şey değildir.
Bazı ülkeler yedişer yılda bir, bazıları onar yılda bir bu durgunluğu yaşıyor.
Önemli olan dalga boylarının bu kadar büyük olmamasıdır.
Türkiye daha güçlü bir ekonomiye sahip olmak istiyorsa; ki istiyoruz ve iddialıyız, dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek istiyoruz.
O zaman bir süre seçimler yerine, siyaset yerine ekonomi konuşmalı. Büyümeye odaklanmalıyız.
Elbette 20 yıl öncesinin ekonomi modelleri çok farklıydı, bugün farklı...
Teknoloji üreten ve ihraç eden bir Türkiye yaratmak zorundayız.
Sanayimiz güçlenmeli, dünyanın her yerine mal satmalıyız ancak daha önemlisi bizim teknolojilerimizle şekillenen bir dünya yaratmalıyız.
Olur mu?
Olur...
Geçenlerde İzmir’e gelen, İzmirli olan Osman Kibar örneklerini çoğaltmalıyız.
Belki de bu insan kaynağımızı Türkiye’ye çekmeliyiz.
Şimdilik çekemiyorsak en azından bir Türkiye ayağı yaratmalıyız.
Bu beyinlerimizden yararlanmalı ve geleceğe yatırım yapmalıyız.
Her şey bir günde olmuyor ama karar verdiğinizde, ısrarlı olduğunuzda ve ne yapmak istediğinizi bildiğinizde bir şeyler değişebiliyor.

 

Haberin Devamı

 
EXPO’yu hayal etmek

İYİ tanıdığım, tanıdığımız bir ismi daha bugün uğurluyoruz.
Selami Gürgüç ile tanışıklığım gazeteciliğim kadar eskidir. Aydın milletvekilliği yapmıştı, İZFAŞ’ın kurucu Genel Müdürlüğü görevini yürütmüştü ve EGS’nun kurucu başkanıydı.
EXPO’yu ilk onun ağzından duydum.
İzmirliler fuarı, fuarcılığı bilirdi ama EXPO daha büyük bir organizasyondu.
EXPO’yu daha sonra İzmir kamuoyunun gündemine İzmir Ticaret Odası’nın eski başkanı Ekrem Demirtaş soktu ve gerçekten büyük mücadele verdi.
İzmir’in EXPO yarışına ben de destek verdim. Çünkü İzmir gibi marka olmak isteyen şehirlerin uluslararası büyük organizasyonlara imza atması gerektiğine hep inandım.
EXPO da bunların başında geliyordu.
Olmadı, iki kere yarıştık, rakipler güçlüydü.
Yine de ben bu deneyimin önemli olduğunu düşünüyorum.
Ve İzmir’in yeniden EXPO’ya aday olması gerektiğini düşünüyorum.
Selami Gürgüç de, nurlar içinde uyusun.
İzmir’e katkıları çoktu.

 

Haberin Devamı

 
EGS’nin sonu böyle olmamalıydı

BİRKAÇ yıl önce Selami Gürgüç ile konuşuyorduk.
“EGS Bank bütün hayallerimizi yarım bıraktı” demişti. Çok ortaklı şirket modellerini yönetmek zordur. Gerçekten de iyi bir yönetim, çokça sabır ve iyi hamleler ister. EGS bunların hepsini başlangıçta yaptı. İyi yönetildi, zaten kurgusu iyiydi, sektörel bir kümelenme yaratmıştı ve tekstilcilerin pazar payını büyüten bir organizasyondu.
Yıllar içinde banka kurmak gerekti.
Ama Türkiye hızla 2001 krizine sürüklendi, bankalar yerle bir oldu.
Tabii EGS Bank da bu bankalar arasında yer aldı. Ortaklar zarar gördü.
Çok başarılı başlamış, örnek de olan EGS modeli böylece sona erdi.
Banka olmasaydı, EGS devam eder miydi?
O da ayrı bir konu ama böylece İzmir’de çok ortaklı şirket modeli bitmiş oldu.
Bir daha olur mu?
Yaşayıp göreceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları