Paylaş
Ve destekliyorum.
Bugün sosyal medya hesabı olan herkes bir gazeteci gibi çalışabilir, gerektiğinde eleştirebilir ya da övgülerini dile getirebilir.
Gerçi bizde alkıştan çok dayak vardır; hatta linç etme diyelim.
Sosyal medyanın bu yönünü de sevmediğimi söylemeliyim.
Facebook gibi hesaplar hepimize bir buluşma adresi sağlayabiliyor.
Birkaç işlemle bir anda, belirli bir konuda düşünen insanları bir araya getirebiliyor.
Ben yine bardağın dolu tarafına bakarak yorumlayayım.
Bunu da demokrasimizin güçlenmesi adına çok olumlu buluyorum.
İtirazım şuna...
Bu platformlar ya da kendilerine ne diyorlarsa o adresler, o sayfalar bir süre geçtikten sonra asıl ilgilendikleri konunun dışına çıkarak her şeyi eleştirmeye, her konuda söz sahibi olmak istiyorlar.
Hadi buna da itirazım yok.
Ama iş bir sonraki aşamaya; yani işleri, projeleri engellemeye, mahkemelere gitmeye, linç etmeye, suçlamaya gidince benim itirazım başlıyor.
Çünkü platform adı üstünde fikirbirliği yapan insanları bir araya gelmesiyle oluşan sanal bir topluluk...
Bu platform üyeleri sonra pankartlar açmaya, basın toplantıları yapmaya, basın bildirileri okumaya, dava açma kartını kullanmakla, sağa sola laf çarpmakla uğraşmaya başlıyor.
İtirazım buna...
Sanal gruplar sanal kalmalı; o platformlarda diledikleri gibi adam asmacaya devam etmeliler.
Arada teşekkür ederler, takdirlerini iletirler ve alkışlarlarsa elbette herkes gibi ben de mutlu olurum.
Ama demokrasilerde her şeyin bir usulü, geleneği, kuralları vardır.
Toplumu, kenti ilgilendiren konulardaki itirazları yapacak odalar, dernekler, vakıflar, sivil toplum örgütleri elbette vardır.
Sanal olan sanalda kalmalıdır.
Sosyal medyayı güçlü yapan da budur.
İsim yok, tarif var
CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CNN Türk’ün Ankara Temsilcisi Dicle Canova’nın sorularını yanıtlarken, İzmir Büyükşehir adayıyla ilgili bir soruda başkan adayını şöyle tarif etmiş.
“Başarısını ispat etmiş, İzmir’i kucaklayacak, İzmir’in sorunlarını çözecek, yapılan hizmetlerin devamını sağlayacak, ilklerin gerçekleştirildiği hizmetleri büyüterek devam ettirecek bir isim olacak.”
İsim yok, tarif var.
CHP’nin İzmir’deki sorunu da bu...
Aday adayı çok...
Bir de gönlünden başkan olmayı geçirip de; “Son dakika piyango bana çıkar mı” diyenler var.
Onların sayısı da mevcut aday adaylarından fazla...
Öyle anlaşılıyor ki; CHP İzmir’deki tansiyonu düşürmemek için yasal takvimi sonuna kadar kullanmayı planlıyor.
Aralık değil, Ocak başına bile kalabilir.
Torun’un tarifi kime uyuyor, düşünün bakalım.
Turuncuya boyuyor muyuz?
GEÇEN sene bu kampanyayı İzmirliler çok güzel yaptı. İşyerlerinde, evlerinde turuncu bayraklar açarak kadına uygulanan şiddeti protesto ettiler. Yine yapalım.
Ve bence sürekli yapalım.
Belirli bir süre için değil, sürekli hale getirelim.
Çünkü şiddet bitmiyor, giderek artıyor.
Öldürülen kadınlarımızın sayısı da maalesef artıyor.
Turuncu bayraklarımız hazır mı?
Hadi İzmir, göster kendini...
Yakın takipteyiz
NETFLİX’te bir diziyi bitirdiğimin ertesi gün mail kutuma mesaj geliyor.
“Şu diziyi bitirdiniz, şunları da izleyebilirsiniz” diye...
Yakın takipte olduğumu anlıyorum.
Ben de Netflix’in yöneticilerine diyorum ki...
Bizim de güzel dizilerimiz var.
Onları da dünya izlemeli...
Sizin ruh haliniz nasıl?
DIŞARDA yağmur var ya; biraz da soğuk...
Bu aralar ruh halim konuşma, dertleşme, biraz da hayal kurma modunda...
Aslında en uzun gece 21 Aralık’a kadar genellikle böyleyiz galiba...
Sizin ruh haliniz nasıl?
Paylaş