Paylaş
İyi ama bu kalabalıkları nasıl açıklayacağız.
Türkiye’nin her yerinden gelen fotoğraflara bakıyorum; sanki hiçbir şey yokmuş gibi, salgın bitmiş gibi insanlar sere serpe dışarıdalar.
Geçen gün İzmir’in Kordon’unda gözlerime inanamadım.
Gençler, çocuklar kalabalıklar halinde toplanmış, oturmuş, sohbet ediyordu.
Elbette ben de kentlerin bu renkli halini çok seviyorum ve özlüyorum.
Ama ilerleyen günlerde neler olabileceğini de görüyorum.
Rakamlar böyle devam ederse üçüncü dalga kaçınılmaz.
Belki de üçüncü dalganın tam içindeyiz.
Yine evlere kapanacak olmamız değil de, okullarda eğitime ara verilecek olması beni asıl düşündüren.
Çocuklarımızı, gençlerimizi okullarından uzak tutacak hiçbir şeyi yapmamamız lazım.
İnanın bu eğitim açığını yerine koymak kolay olmayacak.
Bir de fırsat eşitsizliğinden dolayı bir yıl gibi kayıp yaşayan çocuklarımız oldu.
Kimisinin interneti yoktu, kimisinin izleyeceği televizyonu...
Şimdi o çocukların bu arayı kapatması gerekiyor, bunun için de okullarına gitmelerinden başka bir çare göremiyorum.
O yüzden bu kalabalıkları görünce içimden “Eyvah...” diyorum.
Çünkü birkaç hafta sonra tablonun daha ağırlaşacağını görüyorum.
Taylan abiyi özleyeceğim
BİR dostumuzu, yakın tanıdığımızı daha sonsuzluğa uğurladık.
Taylan Bilgel’i kaybettik.
Bazı insanların toparlayıcı, kucaklayıcı, birleştirici bir yanı vardır.
Bana göre tanıdığım en iyi ombudsmanlardan biriydi Taylan abi...
Dinler, bir analiz yapar ve somut adım atardı.
Ve mutlaka sonuç alırdı.
İyi bir dost, yakın tarihin en önemli tanıklarındandı.
Siyaseti sevmezdi ama siyasetçilerle hep iyi dost olmuştu.
Tarafsızlığı, sakinliği her zaman, herkese iyi gelmiştir.
Benim için de akil insanlardan biriydi Taylan abi...
Danışır, konuşur ve fikrini alırdım.
Nurlar içinde yatsın.
Hala aşıya karşı olanlar okumalı
GAZİ Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı, Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı, Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan’ın açıklamaları bence aşıyla ilgili kafa karışıklığını o kadar net bir şekilde bitiriyor ki...
İlhan şöyle diyor;
“İki doz koronavirüs aşısı olduktan sonra üzerinden iki hafta geçen, yani bağışık olarak tanımlayabileceğimiz 1 milyon 300 bin vatandaşımızdan sadece 852 kişi hastalık tanısı aldı. Bunların içinde de sadece 53 tanesi hastanede yattı, yoğun bakımda yatan sadece 5 kişi söz konusu. 5 kişiden 3’ü de taburcu oldu. Bunları hiçbiri entübe değil, hayatını kaybetmiş değil.”
Aşı olmak istemeyenler, aşı karşıtı olanlar bir kez daha bence bu notları okusunlar.
Restoranlar için de üzülüyorum
DİKKATSİZLİK, kurallara uymama neticesinde belli ki vaka sayıları daha da artacak.
Sadece okullara mı üzülüyorum.
Restoranların, lokantaların, kafelerin açılması için o kadar çok yazdım ki...
Hala da aynı görüşteyim.
Fatura bir sektöre çıkarılamazdı.
Ama görüyorum ki, bu gidişat yeni kapanmaları getirecek.
İstanbul’da restoranlarda da HES zorunluluğu getirildi.
Bence pandemi bitene kadar bütün Türkiye’de bu uygulama yapılmalı.
En azından caydırıcı olabileceğini düşünüyorum.
Bazı okurlar test olmamış, Kovid 19 hastası olup da bilmeyenlerin ne olacağını soruyor.
Bunu ben de biliyorum.
HES kodunun ideal bir çözüm olmadığını hep söylüyorum.
Ama elimizdeki şimdilik en iyi uygulama da bu gözüküyor.
Yemek yediğimiz, çay ve kahve içtiğimiz mekanları önemsiyorum.
Hayatımızı anlamlandıran, renklendiren mekanlar aynı zamanda.
Ve kapanmamasını diliyorum.
Pod Cast’lere taktım
BU ara müzikten daha çok Pod Cast’lere taktım. Bana o kadar iyi geliyor ki... Spor yaparken, araba kullanırken, dinlenirken beğendiğim konulardaki Pod Cast’leri açıp dinliyorum. Hem yeni şeyler öğreniyorum, hem de yeni insanları tanıyorum. Hatta tanıdığımı zannettiğim insanların farklı özelliklerini öğreniyorum. Tavsiye ederim, iyi geliyor.
Martlar böyledir
MART böyledir zaten; bir sıcak, bir soğuk... Bir saat sıcak, bir saat aşırı soğuk... Bir de İzmir’in nemi, rüzgarı eklenince fena olur. Mart üşütür, dikkatli olun.
Paylaş