Paylaş
Ama ilginin nedeni bu siyasi süreçle de ilgili değil.
Show Radyo’daki programında Murat Güloğlu da sordu.
“İzmir’e bu ilgi niye? Son dönemde kent çok göç alıyor, İzmirliler bundan şikayetçi mi?” diye...
***
Şikayet edenler var elbette ama bazı şeyleri önlemek zordur, iyi yönetilmesi gerekir.
Bu da o dönemlerden biri...
Yılda 40 binden fazla göç alıyor İzmir...
Bunun 17 bininin İstanbul’dan olduğu söyleniyor. İstanbul’un giderek daha kalabalık olması, kentin altyapı problemleri, yaşam kalitesi gibi nedenlerden dolayı İzmir en fazla tercih edilen kent haline geldi.
Peki bu sürdürülebilir bir şey midir; İstanbul’un başına gelenler İzmir için de geçerli değil midir?
İşte bu soruları yanıtlamamız lazım.
***
Benim görüşüm şu, Murat’ın programında da anlattım.
İzmir’i bir cazibe merkezi haline getirebiliriz. Bunu seçilmiş sektörle de yapabiliriz. Eğitim, sağlık, teknoloji, turizm ve hizmet sektöründe İzmir’in önü çok açık...
Buna sanatı ve sporu da eklediğimizde karşımıza harika bir İzmir çıkar...
Bunları da ancak merkezi hükümetle yerel yönetimlerin ortak çalışmasıyla yapmak mümkün...
Merkezi planlar yerel dokunuşlar, bazen de tam tersi yerel düşünüp genel uygulamalar lazım.
İzmir’in bu potansiyeli var.
Yani İzmir’i Akdeniz’in en parlak kenti yapmamız mümkün.
CHP’li adaylara bir eleştiri
SON Parti Meclisi’nden sonra CHP’de bazı istifalar yaşandı. Aslında bu tavırları CHP’de daha önceleri de gördük. Siyasetin içinde bunlar da var elbette... Bazıları alınan kararlardan memnun olur, bazıları da eleştirir.
Ama CHP’de bu refleksler siyahla beyaz kadar net oluyor.
Siyaseti yakından takip ediyorum. Ama sevmediğimi her fırsatta söylüyorum.
Nedeni şu...
Siyaseti bir meslek olarak değil; bir hizmet yarışı olarak görüyorum.
Ve mutlaka süreli yapılması gerektiğini düşünüyorum.
Ucu açık değil; önceden belirlenen sürelerle görev alınması taraftarıyım.
Bakıyoruz, istifalar var.
Neymiş; “Aday gösterilmemiş...”
Ama üç dönemdir, dört dönemdir belediye başkanlığı yapıyor; bir kez daha gösterilmedi diye ya istifa ediyor ya da istifa edip aday gösterileceği başka partiye gidiyor.
Hangi partiden olunuyorsa olunsun bu davranışları anlamakta zorlanıyorum.
Ama CHP’yi anlamakta gerçekten zorlanıyorum.
CHP yönetimine bir eleştiri
ARTIK ne söylediğiniz kadar nasıl söylediğiniz de önemli..
Artık düşündüğünüz kadar yapabildikleriniz de önemli...
Artık değişim istemek kadar değişime hazır olmak da önemli...
Neden bunları söylüyorum.
Algıyı yönetmek diye bir şey de var.
Her seçimde aynı aday adaylarıyla yola devam etmek elbette mümkün değil.
Ve her seçimde kadrolarda, aday listelerinde değişimler de yapmak gerekir.
Ama bunu yaparken tartışmak, anlatmak, ikna etmek, gelişmelere göre teşkilatları hazırlamak, ya da yeni hedefler göstermek gerekir.
Bunlar yapılmayınca kırılan, dökülen, darılan çok oluyor.
Ben sadece CHP’yi değil, her partide bu tür gelişmeleri eleştiriyorum gerçi ama CHP’de bunlar gerçekten çok sık yaşanıyor.
Hiçbir seçim garanti değil
BANA en sık sorulan sorulardan biri...
“İzmir’de kim kazanır?”
Şöyle cevap veriyorum.
Hiçbir seçim garanti değildir. Üstelik şimdiden bir tahminde bulunmak seçmenin iradesine de saygısızlık olur.
31 Mart gecesi sandıktan çıkan o kentin belediye başkanı olur, meclis üyeleri, muhtarları olur.
Paylaş