Paylaş
Her sarsıntı Anadolu’nun büyük bir fay hattının tam ortasında olduğu gerçeğini bizlere hatırlatıyor.
6.8’lik deprem Elazığ’da ve Malatya’da yıkımlara, ölümlere neden oldu.
41 vatandaşımızı kaybettik; tablo çok daha ağır olabilirdi.
Geçen hafta Manisa’daki ilk deprem 5.4 büyüklüğündeydi. Can kaybı yoktu ancak bazı köylerde evlerin hasar gördüğü tespit edildi.
Artçı depremler devam edince o evlerin yakıldığı haberleri geliyor.
Yani 4.8’lik bir depremle yıkılabilecek kadar çürük binalarda oturuyor vatandaşlarımız...
Türkiye’nin kaybedecek bir dakikası bile yok.
Japonlar 7 – 7.5 üzerinde bir depremden sonra endişe etmeye başlıyorlar.
Çünkü şunu biliyorlar.
“Japonya’da sık deprem olur, binalar buna uygun yapılır...”
Biz bunu söyleyebiliyor muyuz?
Hiç emin değilim.
Yine yazmak zorundayım.
İmar barışına karşı değildim.
Ancak devlet vatandaşıyla barışırken hem yeni küskünler yarattı, hem de sağlam olmayan bir bina stoğunu kabullenmiş oldu.
Bu binaların ne durumda olduğunu bilmiyoruz.
Neler yapılması gerektiğini bilmiyoruz.
Türkiye’nin önünde önemli bir süreç var.
Deprem büyük bir risk ve biz hala hazır değiliz.
EXPO adaylığını destekliyorum
İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer Ticaret Odası Meclisi’nde “2026’da bu kentte Botanik EXPO’nun düzenlenmesi, 2030’da Dünya EXPO’nun yapılması için çalışıyoruz” dedi.
Bence İzmir EXPO’ya yeniden aday olmalı.
İki yarışı bizzat gözlemlemiş biri olarak; bu sürecin İzmir’e iyi geldiğini görebiliyorum.
Kazanamadık belki ama kenti yöneten kurumlar bir araya geldi, kentin gelecek stratejilerini oluşturdu, bir araya gelerek daha fazlasını yapabileceğimizi anladık.
Ve en önemlisi kenti derleyip topladı.
Marka kentlerin geçmişlerinde uluslararası büyük organizasyonlar var.
Bu deneyimi İzmir’in yaşaması lazım.
Kaldı ki; EXPO Genel Sekreterliği için de bu bir kazanım...
Bu coğrafyada hiç yapılmamış bir organizasyonu test etmiş olacaklar.
Üstelik fuar deneyimi olan bir kentte...
O yüzden İzmir’in EXPO adaylığını destekliyorum.
Bu nasıl hız
ÇİN’i gördünüz mü?
Corona virüsüyle mücadele etmek için 2 günde hastane yaptılar.
Öyle çadır filan değil.
1000 yataklı hastane...
Boş bir araziye iki günde tam teşekküllü hastane yapıyorlar.
“Bu ne sürat” dedirten cinsten...
Bu hıza dünyanın hiçbir ülkesinin yetişebileceğini zannetmiyorum.
Ve tebrik ediyorum.
Sergen Yalçın’a başarılar
ABDULLAH Avcı Beşiktaş’ın başından gidince akla Sergen Yalçın ve Rıza Çalımbay geldi. Çalımbay, Süper Lig’in lideri Sivasspor’un başında, Sergen ise Yeni Malatya’dan ayrılmıştı. Doğal olarak Sergen’in şansı daha fazlaydı. Ve sonuçta teknik direktör Yalçın oldu. Ben sevindim. Çünkü Türk hocalarımız bu ülkenin gerçeklerini daha iyi biliyor. Gerçi takımlarımızda yabancı oyuncu sayısı daha fazla ama ben her zaman yerli teknik direktörlerden yanayım. Sergen’in de Beşiktaş’ta başarılı olmasını isterim. Gerçi Göztepe karşısında kötü bir Beşiktaş izledik, toparlanma biraz zaman alacaktır. Yine de taraftarın Sergen’e zaman tanıyacağı gerçektir.
İletişimi iyi yönetmek lazım
BİR de Arda Turan gerçeği var. Arda çok beğendiğim bir futbolcu... Galatasaray’da müthişti, Atletico Madrid’de daha da iyiydi. Barselona’ya geçişi hepimizi heyecanlandırdı. Sonraki düşüşünde özel hayatının, sosyal medyanın büyük etkisi oldu. Futbolculuğundan daha çok özel hayatı konuşulmaya başlayınca geri gidiş kaçınılmaz oldu. Yine de ben Arda’ya bir şans verilmesi gerektiğine inananlardanım. İyi sporcu her zaman kendini gösterir. Özetle...
Şunu söylemek isterim. Algıyı yönetmek kolay değildir. Ayrı bir beceri ve strateji gerektirir.
Bunu unutmamak gerekir.
Paylaş