Paylaş
Soyer; “Kent içi ulaşım, işsizlik ve altyapı... Birlikte yaşam kültürü, kökleri ve coğrafi konumu, dinamik gençliği, donanımlı sivil toplum, meslek odası ve üniversiteleri İzmir’in öne çıkan avantajlarıdır” demişti.
Zeybekci ise “Ulaşım-altyapı, çöp ve kanalizasyon ilk 3 problem... İzmir’in kendisi her anlamda bir avantaj... Bunu kategorize etmek başta güzel İzmir’imize haksızlık olur” diye yanıtlamıştı.
Aslında iki başkan adayı da kent içi ulaşımı birinci sıraya yazmıştı. Altyapı elbette çok geniş yatırım gerektiren konu... Ama çöp, kanalizasyon elbette en başlarda geliyor.
Sadece İzmir’in değil, Türkiye genelinde başkanlığa aday olanların neler söylediğini yakından izledim.
Genellikle problemler benzerdi.
Şehirlerimiz çok hızlı büyüyor, yollar bu büyümeye yetersiz kalıyor.
Dolayısıyla ne kadar yeni alternatif yaratsanız da; bir süre sonra kent trafiği sıkışıyor.
Hele İzmir gibi kenti ikiye bölen bir körfeze sahipseniz, çözümler hiç de kolay olmuyor.
Ben en baştan bu yana körfez geçiş projesine destek veriyorum.
Çünkü bugün olmasa yarın olması gereken bir proje...
Diyorum ki; yarın yapılacaksa bugünden hazırlığına ve mümkünse imalatına başlayalım.
Doğrudur, master planlarında bazen bu büyük yatırımlar için zaman bırakılır.
Ama unutmamak gereken bir şey var ki İzmir diğer şehirlerden daha fazla büyüyecek.
Belki nüfusu bir süre buralarda kalacak ama İzmir gidilen, gezilen bir yer olacak.
İstanbul – İzmir otobanının sanılandan daha fazla bir trafik yaratacağından emin olabilirsiniz.
Siz ne kadar alternatif yaratırsanız yaratın; bu yollar yetersiz kalacaktır.
Körfez geçiş projesi Binali Yıldırım’ın önerdiği, Nihat Zeybekci’nin de desteklediği ve söz verdiği bir projeydi.
Üstelik bu sözü Cumhurbaşkanı Erdoğan da yinelemiştir.
Gelin bu konuyu yeniden masaya yatıralım.
İtirazları, endişeleri konuşalım ve projeyi yenileyip körfez geçişinin yapımına başlayalım.
Öngörüleri yenileyelim
endeksa.com’un üç büyük ildeki en gözde konut ve işyeri bölgeleri araştırmasında çarpıcı veriler var.
Konut ve işyerinde İstanbul’da Beşiktaş, Ankara’da Çankaya, İzmir’de ise Çeşme öne çıkıyor. Bu bölgelerde konuttan ziyade işyeri yatırımının daha kısa sürede kazanç sağladığı görülüyor.
İzmir’de konut metrekare satış fiyatları en yüksek ilçeler sırasıyla Çeşme, Narlıdere, Urla, Güzelbahçe ve Foça olmuş.
Gayrimenkul sektöründe bir yavaşlama var.
Rakamlara bakıldığında bu bölge krizden en az etkilenen yer gibi gözüküyor.
Yani bu bölgeye olan ilginin devam ettiği söyleniyor.
O yüzden bu süreci iyi yönetmek gerekiyor.
Altyapı planlarını, öngörülerini buna göre yapmakta fayda var.
Çeşme aşıkları ne düşünüyor
ÇEŞME’ye olan ilgi Çeşme’yi sevenleri zaman zaman korkutuyor.
Haklı oldukları yönler var.
Örneğin gürültü...
Düne kadar sakin bir Çeşme hayaliyle yazı iple çekenler, son dönemlerde kaçacak delik arıyorlar.
Özellikle Alaçatı aşıkları köy içindeki gürültüden oldukça rahatsız.
Kim ne derse desin; Alaçatı Türkiye’nin örnek gösterebileceği yerlerin başında geliyor.
O yüzden bazı kuralların yenilenmesi gerekiyor.
Belli bir saate kadar çalınan müzikten kimse rahatsız değil.
Ama müzik kalitesi de, ses yüksekliği de insanları rahatsız edecek boyutlara geldi.
Aslında Çeşme’de iki başkan adayı da seçim öncesinde bu konuda söz vermişti.
Ben bu sene Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran’ın bu konuda çok hassas davranacağını düşünüyorum.
Oran; Çeşme’yi iyi bilen bir siyasetçi...
Sezonun uzatılması konusunda da yeni projelerle geliyor.
Ben Çeşme’nin, Alaçatı’nın yine Türkiye’nin en gözde tatil adresi olacağından eminim.
Avrupa’da bu tartışma yok
SEÇİM döneminde en çok konuşulan konuların başında çöp geliyordu. Bütün dünyada çöp en çok tartışılan altyapı yatırımlarından. İtalya, Fransa ve Almanya’nın bizdeki gibi devasa tesisler yerine daha paket projeler geliştirdiklerini görüyoruz. Yani Çeşme’nin çöpünü örneğin Torbalı’ya taşımıyorlar. Daha büyük ve tek bir tesis yerine daha küçük ama daha fazla projeleri öneriyorlar. Avrupa’nın birçok yerinde ve merkezinde bu tesisler çalışıyor. Hem de kentin içinde... Bizdeki gibi tartışmalar da yapılmıyor. Bizde geçmişin kötü örnekleri hep akıllarda kaldığı için bu tür yatırımlara hep mesafeli yaklaşılıyor. Dünyadaki gerçek ise çok farklı...
Paylaş