Paylaş
Türkiye’nin korona günlüğü Avrupa’nın bir ay gerisinde...
Vakalar, rakamlar, datalar, grafikler hep bunu gösteriyor.
Uzmanlar da o yüzden uyarıyor.
Bu gecikme Türkiye’nin büyük avantajı olabilir; tabii kullanabilirsek...
Kullanabilirsek diyorum çünkü geçen çarşambadan bu yana Hürriyet Ege yazı işleri olarak gazeteyi evden yapmaya başladık.
Gazetede her sabah yaptığımız yazı işleri toplantısını yine aynı saatte Microsoft Teams üzerinden yapıyoruz.
Reklam servisiyle de toplantılarımızı aynı yöntemle yapıyoruz.
Gün içinde birkaç defa, bazı bölüm şefleriyle her an, bazen görüntülü, bazen de telefonlaşarak gazeteyi hazırlıyoruz.
Elbette tercihimiz gazeteyi yüz yüze yapmak, yine eskisi gibi sabahlara kadar süren bir tempoyla sahada, kalabalıkların içinde olmak...
Ama bunun geçici bir dönem olduğunu bilerek ve önlemlerimizi alarak, aksiyon planımızı gözden geçirerek evlerden çalışmanın daha doğru olduğunu düşündük.
Bu öyle bir dönem değil.
Ekonominin çarklarını yavaş da olsa döndürerek, mümkün olan herkesin evde kalarak, evden çalışarak üretmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
Özellikle önümüzdeki iki haftanın çok kritik olduğunu görerek bunları tekrar ediyorum.
İşte bu dönemde fabrikalarda çalışanların hakkını teslim ederek ve onların bu dönemde devletin de desteğiyle belki daha fazla ücretle ödüllendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ve elbette sağlık çalışanlarımız için de aynı dileklerim geçerli...
Devlet bu personele de bütün ülke adına teşekkür etmeli ve desteklemelidir.
Bu süreci kısaltmak, çıkacak faturayı hafifletmek bizim elimizde...
Lütfen evde kalın, evden çalışın.
Ve çalışmak zorunda olan insanlara da hak ettiği desteği verelim.
Koordinasyon için iyi fikir
İZMİR Büyükşehir Belediyesi kentin 30 ilçesine birer koordinatör tayin etmiş.
Bu bürokratlar salgın sürecinde bu ilçelerde görev yapacak ve büyükşehir ile köprü vazifesi yapacakmış.
Bence iyi fikir...
Bu dönemde büyükşehir belediyeleri ilçelerle daha iyi koordine olmalı.
Bizim de yeni bir büyüme
modeline ihtiyacımız var
ÖNCE bizim gazeteleri okuyarak güne başlarım.
Sonra yabancı medyada takip ettiğim, olmazsa olmaz dediğim yayınlar var.
Le Monde, New York Times, Washington Post ve Bild...
Evden çalıştığım bu günlerde yabancı medyayı daha çok ayrıntılı okumaya başladım.
New York Times şu başlığı uzun bir süre manşetlerde tuttu.
“Amerikan tarihinin en kötü işsizlik krizlerinden biri. İşsizlik oranı muhtemelen yüzde 13 civarında. Şu anda hayatımızda korkunç şeyler oluyor...”
Salgını bir şekilde kontrol altına alacağız.
Ama ilk defa dünya ekonomisi duruyor.
Yavaşlıyor demiyorum; duruyor.
New York Times çok farklı senaryoları tek tek incelemiş.
Ben Casselman ve Neil Irwin imzalı raporda bu senaryolar ele alınmış.
En iyi senaryo; V şeklinde olanı...
Aslında herkesin bildiği ve daha önceki krizlerde başımıza gelen şey...
Aşı piyasaya çıktığında, enfeksiyon oranı azalmaya başladığında, yaygın testler başka bir dalgalanmanın yakın olmadığına daha dair güvenilir bilgiler verdiğinde hayat yine normale girer.
Mağazalar, restoranlar yeniden açılır; yeni istihdam olanakları yaratılır, fabrika üretim hatları yeniden başlatılır, insanlar ekonominin durduğu dönemdeki ihtiyaçları veya satın almadıkları şeylere yeniden ilgi duymaya başlarlar.
Tüketiciler bastırılmış taleplerini serbest bıraktıkça, ekonomi bir süre normalden daha hızlı büyüyecektir.
Ekonomistler buna “V şekilli” iyileşme diyorlar. Yani büyüme azalır ve sonra filizlenir. Herkes yine aynısının olmasını istiyor, umut ediyor.
New York’tan dünyaya böyle bakmak istiyorlar bu sefer...
Ama şunu söylemem gerekir.
Dünya ilk defa böyle bir durmayla karşı karşıya kalıyor.
Biz krizleri iyi yöneten bir ülkeyiz.
Ve her seferinde başarı öyküsü yazabiliyoruz.
Bu tecrübe bize neden yeni avantajlar getirmesin.
Olabilir ama Türkiye’nin de kendine yeni bir büyüme modeli yazması gerekiyor.
Tabii UEFA bilir ama
UEFA liglerin devam edeceğini, farklı senaryolar üzerine çalıştıklarını söylüyor.
Haklı olabilirler...
Futbol endüstrisi milyarlarca dolarlık bir ekonomi...
Ama hiç kimsenin ne hevesi kaldı, ne de konsantrasyonu...
Zaten futbolcuların bir çoğu ülkelerine döndü, geri gelirler mi bilemiyorum.
Tabii UEFA bilir ama artık kimin şampiyon olduğunun bir önemi de yok.
Paylaş