En etkili yöntem halka dokunabilmek

Birçok kez yazdığım gibi bu iş Yüksek Seçim Kurulu’nun takvimine doğru gidiyor.
Bir şey daha söyleyebiliriz.
Bu takvim kullanıldığına göre adayın İzmir kamuoyu tarafından bilinen bir kişi olacağı da kesin...
***
Siyasette deneyimli isimlerle konuştuğumda “Artık eski seçim kampanyalarını beklemeyin. Kampanya uzadıkça bütün partiler için bu hem yıpratıcı oluyor, hem de güçlü finansman gerektiriyor” diyorlar.
Haklılar...
Siyaset yapmak pahalılaştı.
Medyanın gücüyle birkaç ayda yapabildiğiniz propagandayı birkaç günde yapmanız da mümkün.
O yüzden adayların geç açıklanmasını bir handikap olarak görmüyorlar.
***
Ben her şeye rağmen Yüksek Seçim Kurulu takviminin biraz öne alınmasını savunuyorum.
Sosyal medya olanakları alternatifler sunsa da, medyanın yaygın ağı mesajları güçlü bir şekilde yaysa da; ben sokağın sesini, vatandaşın omzuna dokunuşları, siyasetçilerin sahada olmalarını daha çok önemsiyorum.
Teknoloji ne kadar gelişmiş olsa da; en doğru ve etkili yöntemin halkla temas olduğunu biliyorum.

 
EGİAD’da seçim heyecanı

EGE Genç İşadamları Derneği’nde (EGİAD) ocak ayında seçim olacak. EGİAD’ı kurulduğu günden bu yana takip eden gazetecilerden biriyim. Derneğin dinamizmini her zaman çok beğenmişimdir. Bu seçimde de iki liste yarışıyor. Mustafa Aslan ve Mahir Kaplan’ın listeleri... Takip ediyorum. Her iki başkan adayı da neler yapmak istediklerini anlatıyorlar. Dar kapsamlı ve tematik buluşmalarla kendilerine göre belirledikleri yol haritasını üyelere sunuyorlar. İki başkan adayının da projelerini gelecek günlerde yazacağım. Şimdiden iki başkan adayına ve kadrolarına başarılar dilerim.

 
Brexit

BİR boşanma hikayesi...
Yabancı kanalları izliyorum. Sokak röportajları yapıyorlar. Özellikle gençler Brexit’e karşılar. Avrupa’yla bütünleşmiş ilişkinin kopmasını istemiyorlar. İngiliz gençler İngiliz büyüklerine söz geçiremiyor. Aslında siyasetçiler de bin pişman... Brexit’i savunanlar ortalıklarda gözükmüyorlar. Belli ki içlerinde pişman olanlar da az değil.
Bütün dünyada aynı mesele var.
Siyaset genellikle sokağın nabzının tutamıyor. Halkından kopuk politikalar üretiyorlar. Bu dünyanın en gelişmiş demokrasisi kabul edilen İngiltere bile olsa fark etmiyor.
Bu boşanma hikayesi belli ki daha çok konuşulacak.

 
Gazetecilik de
siyaset de bırakılmıyor

GAZETECİLİK tozunu yuttun mu, bir daha girdiğin kapıdan çıkamazsın.
Gazetecilik öyledir, kopamazsın.
Aslında iyi ki öyle...
Gazetecilik bir tutkudur.
Ama anlıyorum ki; siyaset de böyle bir şey...
“Çekildim, artık yokum, dinleneceğim” diyenlerin çekilmediğine, yine sahalarda olduğuna, dinlenemediğine aksine daha çok çalıştığına şahit oluyorum.
Kabul ediyorum; halka hizmet kutsal bir vazife...
Ve gerçekten hakkıyla yapıldığında insana müthiş bir haz veriyor.
Bir insanın bile hayatını değiştirmek ömre bedel.
Siyaset de gazetecilik gibi bırakılmıyor.